TANITIMDAKİ ÖZELLERİMİZİN PATENT TESCİLİNDEN MARKALAŞMAYA VE KONFEDERASYONLAŞMAYA...


Dilden dile anlatılan ve tarihin hakikati olan Elazığ’ın tarihi, kültürel, folklor, coğrafi, tarım, endüstri, eğitim alanındaki özellerimiz, güzellerimiz, öğündüklerimiz var, bize ait olanlar Başkent’te görücüye çıktı, ilgi gördü, beğenildi, takdir edildi, çok da iyi oldu.
İlkti bu etkinlik. Beraberinde coşku, heyecan kaçınılmazdı. İlk olmanın getirdiği bazı eksiklikler de yok değildi. Olsun, olur da. Niyet, amaç, yapılanlar samimiydi ya!


Elbette ki geç de olsa Başkentte tanıtım günleri çok iyi oldu, Bir kere tarihi çok iyi seçilmişti, Açılışı ve katılım mükemmeldi. Bu güzel etkinlik farkındalığı, aidiyeti, birlikteliği, paylaşımı, güç birliğini, duygu ve gönüllerin birlikteliğini yaşatması adına kültürel, sosyal, ekonomik ve sosyal değerlerin sergilenmesi ve bir noktada Elazığ’a ait bir dille cevap verilmesi adına çok önemliydi.Başkentte Elazığ konuştu. Elazığ Tanıtım Günleri bitti, ama Başkentte hala Elazığ konuşuluyor. Peki, buna rağmen her şey yeterli miydi, eksiklikler yok muydu? Bir başka ifade ile satır başında belirtilenElazığ’ın tarihi, kültürel, folklor, coğrafi, tarım, endüstri, eğitim alanındaki özellerimiz, güzellerimiz, öğündüklerimiz tam anlamıyla tanıtılabildi mi?


Tanıtım Günlerini şartlı, önyargılı bir şekilde eleştirmek her şeyden önce haksızlıktır. .Uzaktan davulun sesinin hoş gelmesi misali bir de sorumluluklarının gereği yükü omuzlarında taşımakta zorlananlara sormak lazım. Ortada bir gayret var, emek var, bunu görmezlikten gelmek izah edilebilir mi? Şimdi sormak lazım. Elazığ Tanıtım Günleri faydalı oldu mu, ses getirdi mi, iz bıraktı mı diye?
Bir başka ve olması gereken ifade ile bundan sonra düzenlenecek Elazığ tanıtım günlerinin daha etkili ve verimli bir şekilde ses getirmesi, sayı ve mekân farklılıkları için neler yapılmalı, tanıtım günlerindeki etkinlikler daha nasıl etkili bir hale getirilebilir acaba?
Antrenmanlar, gözlemler, alıştırmalar, incelemeler, fikir alış verişleri, kurslar neden yapılır, düzenlenir?
Eksiklileri görmek, yanlışları far ederek daha iyi olabilmek için…


Öncelikle eğer bu işi daha iyi bir iyiye götürmek, Elazığ’a bireyler katmak isteniyorsa önerilere, eleştirilere mutlaka açık olmak lazım. Ama yıkıcı, tahrip edici eleştirilere tabi ki değil. Eleştiri yapıcı olmalı, katkı sağlamalı, değer katmalıdır.
Etkinliği dört gün sindire sindire, tekrarlı bir şekilde gezen biri olarak müşahede edilen hususlar, gözlemler elbette olmalıydı. Çok iyi oynayan takımlar bile daha iyisi için antrenmanlarını sürdürmezler mi? O halde kalıcı izler bırakmak için dönelim tanıtım günlerine…
Stantlar oldukça iyiydi. Elazığ’ın Başkentteki göz bebeği vakıf ve dernek, Elazığ Valiliği, Elazığ Belediyesi, ELİKAD, Palu standı girişte ilk göze çarpan stantlardı. Daha sonra Fırat Üniversitesi, diğer İlçelerimiz, sivil toplum kuruluşları, resmi kurum stantları, yazar stantları, özel müteşebbislere ait stantlar… geliyordu.


İlk girişteki Belediyeye ait stant çok güzeldi, Kürsübaşı da iyi düşünülmüştü, Elazığ’a ait ürünler ikram ediliyordu. Ama zaman geçtikçe Kürsübaşının sesi az gelir, ikramlar azalır oldu. Diğer illere ait stantlarda organizasyonun başından sonuna kadar bu ikramlar devam ediyordu. Değişik zamanlarda gelen insanlar hareketli stant görmeyince dolaysıyla Kürsübaşı ve yöresel ürünleri görmesi denk gelmesi ile alakalı idi. Elazığ belediyesi ve başkanı Süleyman Selmanoğlu’nun Elazığ adına hizmeti güzeldi, ancak bundan sonraki stantlarda Elazığ’ın ürünlerinin ve kültürünün kalıcı bir şekildeki etkinliği Elazığ adına daha fazla getirilere imza atacağı muhakkaktır. Çünkü birçok belediye sporu desteklemezken Elazığ Belediyesi Elazığsporu ve Elazığ Belediyesini en ciddi bir şekilde temsil etmeye çalışan bir Belediyedir.


Belediyelerden söz açılmışken Karakoçan Belediyesinin ve özellikle de stanttan ayrılmayan Belediye Başkanı Nurettin Arslan’ın güler yüzlü gömbe, bal, tulum peyniri, şakok, çekirdek, dövme ayran… İkramı Enler arasındaydı: Elazığ’ın ve Karakoçan’ın tanıtımında Belediyenin gayreti daha dikkat çekiciydi. Aynı şekilde Kovancılar Belediye başkanı Bekir Yanılmaz’ın Belediye ve Şahsı adına birlikteliği ve paylaşımı bir okadar dikkat çekiciydi.


Baskil Belediye Başkanı İhsan Akmurat da Elazığ ve Baskil Belediyesi adına aynı gayret ile tanıtımda bir o kadar görev adamıydı. Baskil standında dikkat çeken en önemli nokta ise Baskil Kaysısı isminin kullanılmasıydı.
Palu Belediyesi de bir o kadar geniş alanda dikkat çekici hizmetleri sunuyordu. Gelelim ilçe stantlarına;
Öncelikle ağın ve Maden stantlarımızın yokluğu derinden üzücüydü doğrusu. Ağın feribota mı yetişemedi, köprü olmadığı için gelemedi acaba? Hayır, tarihi bu sayfiye şirin ilçemiz suyu ile üzümü ile meşhur leblebisi ile bize ayrı bir renk sunmalıydı. Belki izah edilebilir bir gerekçe olmalıydı okuma oranı yüksek kültür ilçesi Ağınımız'ın. Bizler gibi Ankara’dakiAğınlılar da bu hüzünden olacak ki birlik ve beraberlik içeresindekendileri Ağın ismi ile stant kurup doyasıya eğlendiler, seslerini de yükseltmeye çalıştılar.


Maden bu kadar şanslı da değildi. Nerede idi kulaktan kulağa ünü türkülerle sınırları aşan Maden? Yoksa vardı da şışt! sesini biz mi duymadık. Elazığ her şeyiile ilçeleri ile bir bütündür. Bundan sonraki stantlarda gözümüz çok farklı bir ağın2ı, maden2i görmek ister.
Elazığ2ın bir başka ayağı İlçe stantları. Keban…


Medarı iftiharımız, tarihin ilk gününden beri yeraltı zenginlikleri ve cennetten gelen damlası ile Fırat ile sadece suyun değil, aynı zamanda suda yaşayan canlıların, çıtası giderek yükselen balığın, çırçırın, tarihin silinmez sayfalarındaki Nallı Ziyaretin, Ziya Paşa camisinin Kervansarayların, Sultanların ayak izlerinin silinmediği Keban bir başka canlılık katmıştı tanıtım günlerine. Güler yüzlü, misafirperver, kadirşinas, alçak gönüllü bu stant Keban’ı samimi bir şekilde tanıtmaya çalışıyordu. Alabalık pişerek gelmişti bu standa. Keban2n bir başka medarı iftiharı, Ressam Abdullah bulut, her türlü imkânsızlıklara rağmen sanatıyla, el hüneri, göz nuru ile ben buradayım diyordu. Ama Keban da sayılan bu özelliklerini tam anlamıyla yansıtabilirdi. Hani şu unutma özelliğini bir ortadan kaldırabilse, birkaç kişi ile değil, grup ruhu ile etkinlikleri yapsa bundan sonra daha etkili olacağı mutlaktır. Her ne olursa olsun çocukluğumun seneleri olan Keban ve Harput, Elazığ bir başkaydı.


Sivrice güzeldi ama Hazar Dağı, Hazar Gölü, Hazar Suyu, hele hele Azer(A.S) ile daha bir başka olabilirdi Sivrice.
Alacakaya ve Arıcak ilkin tanıtımında gayretleri takdire şayandı ama mermer ve ters lale ile Hollanda-‘ya rakip olduğunu daha sesli bir şekilde haykırabilirdi, Emin Beldelerin-Medine-Mekke ve Beyaz sarayın döşemesinin vişneçürüğünden olduğunu herkes duyamamıştı.
Palu da iyiydi ama tarihin eşsiz gizemleri daha güzel şeyler fısıldayabilirdi.
Kovancılar ve Karakoçan ilk olmalarına rağmen başarılı bir organizasyon sergilediler ama daha iyiyi neden olmasın?
Tanıtım günlerine anlam katan Pertek'i de takdir etmek lazım.


İlçeleri genel olarak ifade etmek gerekirse; her ilçenin hiçbir kaygı ve beklentiye girmeden Kaymakam ve belediye başkanları başta olmak üzere diğer katılımlar ve katılımcılarla temsil edilmesi en anlamlı ve arzu edilen bir katılımdır. Ve bu şekli ile bundan sonra daha etkili olacağı da bir gerçektir.
Belki her şey söylenebilir, şak şaklar susmayabilir, ama buna başka şey derler. Bizimkisi yapıcı bir bakış açısı ile daha iyiye katkıda bulunabilmektir. Tanıtımın diğer yüzleri ile yüzleşmek dileği ile…

BAŞSAĞLIĞI
Ebediyete göçen Elazığ Milletvekilimiz Zülfü Demirbağ’ın annelerine rahmet, kendilerine de sabırlar diliyorum.