Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 2

  • Kişisel           : 386070

  • Toplam         : 3438155

Köşe Yazarı › Yücel CAN › HARPUT ÜNİVERSİTESİ VE ÖĞRETMENLERİMİZ
6979 kez okundu
11/02/2011

Yücel CAN / HARPUT ÜNİVERSİTESİ VE ÖĞRETMENLERİMİZ


HARPUT ÜNİVERSİTESİ VE ÖĞRETMENLERİMİZ

Tarihin başlangıcından itibaren onlarca medeniyetin ayak izlerinin zamana ve şartlara inat silinmeyen Harput ilim ve kültür merkezidir. Harput ilim ve kültürün başşehirlerinden bir tanesidir. Eğitim ve kültür adına bu medeniyet neler söylemez ki duyan kulaklara, hisseden kalplere ve gerçeği gören akıl ve gönül gözüne.

Harput eğitim ve kültür adına şahsiyetli olduğu kadar meziyetli insanlar yetiştiren bir medeniyet olgusudur. Öyle ki bu medeniyet değişik milletlerin, dinlerin, kültürlerin bile bir arada yaşadığı huzur adası olmuştur. Birçok alanda eğitim ve kültür uzun yıllar hayat bulmuştur bu bereketli topraklarda. Öyle ki Harput denince akla medeniyet, kültür, maarif ve daha nice özellikler, güzellikler gelmektedir.

Çok kültürlü medeniyetin, kültürün de yaşaması, yaşatılması elbette çok önemlidir. Harput çok şeyler söylüyor yaşayan tarihe. Suskunluğu bile farklıdır Harput’un.

Harput keşfedilmiş ve keşfedilmeyi bekleyen hazine ve tılsımlarla doludur. Bunun yolu da tabii ki eski dönemlerde olduğu gibi eğitim ve kültüre verilen önemle mümkündür. Yoksa sadece belli zaman dilimlerine hapsedilen konular zihinlerin ve yatırımların ötesinde kendine yer bulur, belki zamanla unutulur. İşte Harput’u yaşamak, tanımak, mümtaz şahsiyetleri, öğretmenleri unutmamak, tarihin yolculuğunda aynı zamanda insanlığı bugünden yarına hazırlanmanın, eğitim ve kültürün yoludur Harput üniversitesi.

Daha dün Türkiye’nin her ilinde üniversite açılması hususunda tartışmalar yaşanarak karşı görüşler öne sürülüyordu. Belki de eğitim kurumları eksik bir bakış açısı ile istihdam alanıyla değerlendiriliyordu. Ama bugün yeni açılan üniversiteler; değişik fakültelerin, farklı bölümlerin açılması isteniyor, dahası ikinci üniversite istiyor. Üstelik yeni açılan üniversitelerde o ilin dokusuna ve tarihine uygun isimlerden seçiliyor.

Bu bir isim saplantısı değildir. Harput Üniversitesi bölge statüsü konumunda olan Elazığ ve komşu iller başta olmak üzere bir ihtiyaçtır, hatta zorunluluktur. Harput Kültürü ve medeniyetine sınır çizilemez. Çünkü Harput ve Kültürü, Darende’dir, Muş'tur, Tokat'tır, Bayburt’tur, Urfa'dır, Kerkük'tür. Harput ve Kültürü Sarıkamış’tır, Yemen'dir, Çanakkale'dir. Dahası Harput ve kültürü dünyaya açılan penceredir. Mesela bir başka kıtada yer alan Amerika ve diğer batılı devletlerde bir kişi de olsa Harputlu yok mudur? Almanya ve Hollanda, Elazığlıların mahalleden öte binlerce kişinin bir arada yaşadığı bir şehir hükmünde yerlerdir. Gelen mailler ve iletişimler göstertiyor ki Harput Üniversitesi istekten öte bir ihtiyaçtır. Fırat ve Harput Üniversiteleri el ele vererek ihtiyaca binaen her ilçede açılacak fakülte veya bölümlerle neden hayat bulmasın ki?

Harput Üniversitesi ve her ilçede açılacak yeni bölümler Elazığ'a aynı zamanda birçok açıdan katkı ve değer katacağı göz ardı edilmemlidir. İşte sosyal hizmetler alanı. Fırat Üniversitesi bu alanda branştaki meslek elemanı kontrolünde neler yapmaz ki Elazığ’da. Harput Üniversitesi ve her ilçede kurulacak yeni fakülte ve bölümlerin tartışılması bile çok önemli bir adımdır.

Harput'u ve kurumları tartışmasız hale getiren elbette ki insan unsurudur. Tabii ki bu insanların içerisinde de aile kadar önemli ve etkili olan sevginin, şefkatin, kardeşliğin, mutluluğun, barışın ve medeniyetin mimarı, belki toplumun harcı da muallimlerdir.

Hayat ölüme kadar bir öğrenme sürecidir. Bu sürecin değişik alanlarındaki mahir usta da öğretmendir. Öğretmen; “Ben bir muallim olarak gönderildim.” buyuran Sevgililer Sevgilisinin mükemmel vekilidir,
“ …bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.” Buyuran ilim ve kültür şehri Hz. Ali’nin bir noktada numunesidir,
“…Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” sözündeki Bilen’dir, Arif’tir,
“ Beşikten mezara kadar ilim okuyunuz.” sözüne anlam ve ahenk katandır.Dahası insana insan olduğunu öğreten, hayat ve sıra mektebinin muallimi, muarrifi olan öğretmenler anadır, babadır, kardeştir, dosttur, sosyal huzur ve kalkınmanın doğru adresidir.

Tarihe kısa bir yolculuk yapmak gerekirse; Selçukluların eğitim ve kültüründe, Anadolu'ya yerleşmesinde, Büyük Selçuklu İmparatorluğunun Veziri Nizamülmülk'ün 1068 de Bağdat'ta açmış olduğu Türk yükseköğretim tarihinde yükseköğretim kurumu olan “Nizamiye Medresesini, Osmanlının kuruluşundan itibaren eğitim ve kültürün ötesinde adeta padişahların vaz geçilmez Kalemleri, belki de Fatih Sultan Mehmet'in Silahsız Kahramanları, Hacı Bayramı Veli, Akşemsettin, Molla Gürani’yi görmezlikten gelmeyi hangi insaf kabul edebilir ki?

Evet, insanlar içerisinde en kıymetli ve farklı olan öğretmenleri belki yılın en sondan ikinci ayının son günlerine hapsetmek belki yanlış ama asıl yanlış Onlarsız planlar yapmak ve vefasız bir şekilde yılda bir kez de olsa öğretmenlerimizi unutmaktır.

Bir millet düşünün ki yapmış olduğu tüm görevlerde danışacağı değişik alanlarda hocası olsun, bir millet ki kendi doğrularının içerisinde yanlış yola sapmasın. Şöyle bir gözümüzü kapatıp ta çocukluk yıllarına döndüğünüzde ilk öğretmeniniz olan annemiz ve babamız ile beraber bir bir sıralanır öğretmenlerimiz. İlkokulun ilk sınıfından itibaren dördüncü sınıfa kadar Saadet Öğretmeni, ortaokulda ümit, güven kapısı ve arkadaşı olan Resul Şahin, Abdullah Önsaçan, Aykan Gövce, Cahit Dumludağ, Arslan Türk, Hüseyin Gönül, Adnan Dinç, Mehmet Sait Aydemir, Şevket İnce, lisedeki birbirinden kıymetli hocalarımı, hayatın ufuk kapısı İbrahim Taşel Hoca’mı, kendisi ölse bile eseriyle yaşayan Osman Hoca’mı, öğretmenliğin icrasından kanaatkâr ve huzurlu olan Gazi Kemal Ayhan İlköğretim Okulunun kadirşinas öğretmenleri olan Nizamettin, Gani, Hüseyin, Suat, Kenan, Erdal, Pervin, Fatih, Akın Öğretmenleri, bütün öğretmenlerimi ve tüm öğretmenlerimizi sevgi, saygı, muhabbet ve şükranla ve ebediyete irtihal edenleri rahmetle anıyorum.

Işık ve ısı ne kadar engellense de güneş hapsedilemez, yok edilemez. Rutinden ve mış gibiden öte güzel günlerin ve bayramların hayırlı olması, mutluluklara vesile olması dileğiyle…
yucelcan23@hotmail.com

Tüm Yazılar için Tıklayınız