Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 1

  • Kişisel           : 386037

  • Toplam         : 3436370

Köşe Yazarı › Yücel CAN › 26 TEMMUZLA SINIRLI KALMAMAK
4931 kez okundu
07/12/2010

Yücel CAN / 26 TEMMUZLA SINIRLI KALMAMAK



Hayatta yaşanılanların çıkmazı arayışlar neticesinde insanı bir noktaya götürmektedir. Hele hele Dünyanın, katliamlara sahne olan ürpertici tabloları, insanın kanını donduran sahneleri ve giderek yozlaşan değerler karşısındaki şekilden ibaret insanlık manzaraları tarihin sayfalarını karıştırarak örnek şahsiyetleri hatırlamayı zorunlu kılmaktadır. Gerçekten insanın sınır tanımaz talepleri, ihtirasları ve bencillikleri karşısındaki yalnızlıkta da, toplumların yaşadığı kaoslarda ve dünyada yaşanılan vahşet görüntülerinde de, mütevazı ama olmazsa olmaz onurlu bir hayatın yalnızlığında da bazı kişilerin varlığı, desteği, rehberliği adeta kurtuluş vesilesi olmaktadır.


Öyle hayatlar vardır ki konuşmadan çok şey anlatır insana. Hatta bu kişilerin örnek, unutulmaz hayatları reçete olur insanlık için. Ve bazı insanların isimleri ile hayatları arasındaki imrendiren uyuma şapka çıkarılır. Ezilmez insan taşıdığı ismin anlamında. Ve de çok yakışır o isim kendine. Bununla beraber insanın doğumu ile kişiye verilen isim dışında bazı güzel vasıflarla değişik statülerle yeni isimler kazanılır. Öyle ki isim ve hayatla uyumlu bu güzellikle yeni doğan çocukların bedenlerinde isim bularak gelecek adına ümit olurlar bu yavrucaklar.


Ve insanoğlu doğar, büyür, ölür. Ya sıradan bir hayat ölümle noktalanır, ya da ölüm bazı kişilerden kurtulmanın bir vesilesi olur. Bu iki ölüm çeşidinin keşkeleri de bir bir sıralanır. Ama bir başka hayat daha var ki gönül ikliminin her bir halkasında fışkıran aşk, muhabbet, hürmet, sadakat, sevgi, saygı, sadakat, samimiyet, vefa, doğruluk,…. gibi hasletler adeta neşvü nema bularak insanlığa yeni ufuklar açıyor.


İşte her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulan ismi ile hayatı uyum içerisinde olan, tarihin silinmez sayfalarında unutulmayacak Büyük Bir Komutan, Koca Bir Çınar, her zaman için ağzından düşürmediği dünyada kazandıkları ile şımarmayan- kaybettikleri ile üzülmeyen hayatı BİRinciliklerle dolu hem Gazi, hem de Şehit Unvanlı bir Asker, Samimiyet Libası ile gönül ikliminin parıldayan ışıltısı, bedenen ölse bile hayatta bıraktığı izlerle tükenmeyen bir miras, Yakupvari kokusu hissedilen bir Yusuf; Mevlana ve Yunus misali hayatını insanlığa hizmet etmekten haz alan ve Yunus’un “Bir kez gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil.” sözü ile yıllar sonra sanki aynı sözün başka bir şekilde “ Gönüllere girmek lazım, resme değil.”ifadesinin anlam kazandığı, Abi, Bey, Efendi ifadelerinin ağızlara ancak bu kadar yakıştığı, Kendilerini anlatmada kelimelerin bile zorlandığı bir isim; Merhum Albay İbrahim Hulusi Yahyagil…


Tarih önemli olmaz mı? Hangi tarihte ve nerede doğmak, tarihin ölüme kadar olan seyri nasıl kayda değer olmasın ki? Ama asıl en önemli olan hayatın içinde yaşanılanların hiçbir şekilde silinmeden ölümsüz eserler arasında yer almasıdır. İşte l895'te Elazığ’da dünyaya gelen ve 26 Temmuz l986'da Elazığ'da vefat eden adı gibi biri. Sadece Bu kadar mı?
Üstadı’nın maddi ve manevi kazançlarına sahip olabilmek acaba kaç kişiye nasip olabilir ki?


O, nefsinin kötülüklerinin düşmanı olduğu kadar, insanlığı felakete sürükleyenlerin de düşmanıydı. O, vatanperverliği gereği bu ülkeyi bölmek isteyenlerin, Bolşeviklerin, Rusların, Ermenilerin de düşmanıydı. I. Dünya Savaşında, Çanakkale’de, Anafartalar’da, Conkbayırı’nda, Kafkas Cephesinde, Gence’de, Karabağ’da, Kars’ta, G.Antep’te, Ş. Urfa’da, Sakarya’da O asker de vardı. Yani İstiklal Harbinin Kahramanlarından biriydi Elazizli Albay.


Şehadet şerbetini içebilmek mi? "Yüzümden, kolumdan, göğsümden yaralandım. Çanakkale'de yaralanmam 26 Temmuz l9l5'te Leyle-i Kadir'de oldu…” ifadeleri Kendilerine aitti. Hele Hulusi Bey’in hayatında sık sık “şehit olamadım.” diye hasretini dile getirerek Çanakkale’de yaralandığı 26 Temmuz günü vefat etmesi de adının anlamı gibi samimiyetinin bir bedeli gibiydi.


Birçok yönü olan Merhum Albay Hacı İbrahim Hulusi Yahyagil Abi ile tanışabilmek gerçekten büyük bir bahtiyarlıkmış. Ama nimet eldeyken hani pek kadir kıymet bilinmezmiş ya!
Hulusi Bey'in hayatı bir o kadar hoş ve anlamlı. Ya sanki kendimi bulduğum ve her zamankinden daha ziyade ihtiyaç duyduğumuz rehber olan hayatı gibi şu güzel sözleri…
-Ferman tozlu havada okunmaz.
- Muhabbet habbeyi de deler, kubbeyi de deler.


- Dikkat edin, eğer bir kardeşinin yüksek sıfatları var, güzel hizmetleri var, güzel hususiyetleri var da, o kardeşinin o meziyet ve kabiliyetlerinden rahatsız oluyorsan, sen çok çiğsin. Git kendini tekmil et, anlıyor musun? Kardeşinin meziyetinden, kabiliyetinden dolayı içinde bazı mikroplar nüksediyorsa senin mesleğinde, senin dünyanda nakıslık var.


- Bu asırda İslam âlemi çok perişan, iş ciddiyeti, yaşam ciddiyeti yok. Yirmi kişiden ancak bir iki kişiye itimat edilebiliyor. Yüzde doksanı itimatsız, güven yok… Doğruluk şart, hayatın bütün ünitelerinde sıdkın, doğruluğun esas alınması lazım.


Ve her yıl temmuz ayının son pazarı Hulusi Abi için bir araya gelir gönül ikliminde susayanlar. Adeta gelenekselleşen bu güzellik damla damla akar gönüllere. Bakarsınız ki Elazığlı Albay Elazığ’la sınırlı kalmamış, Türkiye’nin de ötesinde artık ismi ve hayatı ile okunmaya başlamış.


Yılda bir kez de olsa insanlık adına hatırlanması gerekenleri tefekkür edebilmek ve bu tür hizmetleri ölümsüzleştirebilmek elbetteki insana yeni ufuklar açacaktır.


Ah bir de yaşadıklarımız sadece kısa bir zamanla sınırlı kalmayıp hayatın bütün dönemlerine bu güzellikleri serpiştirebilsek…
yucelcan23@gmail.com

Tüm Yazılar için Tıklayınız