Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 1

  • Kişisel           : 386095

  • Toplam         : 3439566

Köşe Yazarı › Yücel CAN › OSMAN HOCA
6985 kez okundu
06/03/2009

Yücel CAN / OSMAN HOCA


Çoğu insanlar taşıdığı ismin anlamını yansıtırlar kişiliklerinde. İnsanlarla isimlerin ne kadar benzer olduğu ve isim ile kişi arasındaki uyuma hayretle bakılan zamanlar olmaz mı? Bazı insanlara taşıdığı isim çok yakışır çook. Kimi isimler taşıdığı ismin altında ezilmeden adeta o güzel isimle zihinlerde yer ederler. Bir isim anılınca gayri ihtiyari de olsa birçok anlam ve kalıp sıralanır zihinlerde. Öyle ki bazı isimler temsildir, simgedir, tuğradır. İsimler, kişilerin özelliklerinin özeti, resmidir sanki.

Osman ismiyle hangi güzel tarihi seyirleri yapmazsınız ki? Bir bakmışsınız ki Osman ismi sizi taa Asrı Saadete, Ahlak Abidesine götürmüş. Bir başka tarihi seyirde asırlar süren ve izleri silinmeyen koca bir imparatorluğun kuruluşunda, Osmanlı İmparatorluğunda bir Padişahın hanesinde yoğun duygu sevgi selinde ıslanmaktan zevk alırsınız. Keşke bitmesin Osman’la yapılan bu tarihi seyirler dersiniz. Bir başka tarihi seyirde başka bir Osman…

Kolay mı öyle tarihin koca sayfasında yaşayan ölmezleri temsil etmek, taşınan ismin hakkını vermek kolay mı öyle? Osman ismi güzel bir isim olduğu kadar insanın bedenini latif gösteren bir isim. Belki de güzel ve anlamlı isim koymanın sırrı burada gizli olsa gerek.

Ve tarihin en yakın zamanında beraber yaşayıp da kıymeti bilinmeyen, hep kaybedildikten sonra değeri anlaşılan ve anlatılanlar karşısında ezilmek şöyle dursun Osman isminin temsilini ancak bu kadar mükemmellikte yapabilsen başka bir Osman. Osman Hoca, Osman Abi…

Osman Hoca, isminin anlamında olduğu gibi bir ateş, soyadının anlamındaki kadar kötülüklerin başına inen topuz misali bir adam! O’nun ateşinde kin, kötülük, bencillik, kavga, düşmanlık, ihtiras, neyime lazım…gibi hayatı bitiren hasletler yaşama hakkına sahip değildi. O, bu kötü hasletler içerisindeki ateştekileri kurtarmak kadar da cesaretli, fedakar ve sevgi doluydu. Onun ateşinde aydınlık, sıcaklık, muhabbet, kardeşlik, sevgi, saygı …. gibi ölmez güzellikler vardı. O, adının anlamı gibi her şeye yetişen insanlığa hizmet için bir orada bir burada bulunan bir kuş, Hızır gibiydi. Antalya’da doğdu ama, Osman Hoca, Ankaralıların Elazığlıların, Konyalıların,Türkiye’nin; daha doğrusu şekilden öte insanlığın bir temsilcisiydi. O şekilden öte insanım diyen Benden öte Bizdi.

İklimi sorun etmezdi kendisine. Akdeniz ikliminden bir bakmışsınız ki tam ters iklimlerde yaşıyordu. Karasal iklimde doğmuşçasına yaşadığı mekanlarda zorluk çekmiyordu. O mevsimlerden, iklimlerden öte gönül ikliminin her mevsimine hitap eden bir atmosferdi.

Gerçekten kelimeler bile izahta zorlanıyor Osman Hoca’yı ifade ederken. Dünyanın bir çok zevkini erteleyerek bütün hayatını insanlığa adamıştı O. şefkat kahramanı, gönüllerin fatihi, kalplerin sevgilisiydi Osman Hoca. O, toplumun manevi hastalıklarını bilen,bu millete kendisini adayan menfaat beklenti ve kaygıların ötesinde bir insandı.Güzel sıfatların kendisine çok yakıştığı takdire şayan bir değer, kıymetli insandı Osman Hoca.

O, Antalya’da doğdu. Kan bağıyla herkes gibi annesi, babası, kardeşleri, akrabaları, memleketi vardı O’nun. Ama O, dar kalıplara, düşüncelere, mekanlara sığdırılamayacak kadar bir deryaydı. Bütün bu anlatılanlar gerçek ve bir o kadar çok güzel sıfatların kendilerine yakıştığı da doğruydu. Ama O, kan bağından öte temsiliyetinden şüphe duyulmayacak birçok kimsenin kardeşi, abisi, babası, dostuydu,. Ve O, Türkiyeliydi, Dünyalıydı. O’nun insanlık adına yaptıkları, ahlak adına ektiği tohumlar bölgelerdeki farklılıklar gibi zengin ve bir o kadar da birbirini tamamlayıcıydı. O hem de Hocaydı, Hoca!

Hayat mektebinin hocası ve bir o kadar arifti,hem de kibar ve zarifti.Gülen yüzünün içerisinde mutsuz çehreler birden yok olurdu beraberliklerinizde. Kendisini insanlığa adamış bir asker, dünyalıklar karşısında aciz, garip fani biriydi. Ancak ebedi hayat yolculuğunda bir mütefekkirdi O. Belki de bu zamanın Mevlana’sı, Yunusuydu. Aramamızda yaşayıp da fark edilmeyen sonsuzluğun gül bahçesiydi Osman Hoca.

Osman Hoca aynı zamanda çok iyi bir fen bilimciydi. İnsan kimyasının, biyolojisinin, fiziğinin, hatta metafiziğinin gerçek hocasıydı. İnsan kimyasını çok iyi bilirdi. Aynı zamanda biyolojideki hassas inceliği göz ardı etmezdi. Birçok zevkten de görünüşte mahrum kaldı belki. Ama kendisine göre ebediyeti kazanmak için bazı şeylerden kendini mahrum ediyor, bazı şeyleri de erteliyordu. Yani karlı alış veriş yapmak istiyorum diyordu. Aldatmadı bu yalancı dünyadaki cazibeler, aldanmadı O.

Evlenmedi, çocukları da haliyle yoktu. Ama okullardaki çocuklar, gençler sadece Onun öğrencisi değildi. O’nun öğrencileri, kardeşleri, evlatları bir mekana, okula, sınıfa sığdırılamayacak kadar çoktu. Galiba birçok güzelliği ve unvanı ile beraber O’na en güzel yakışan Abi, Kardeş ve Hoca tanımlamaları, isimlendirmeleriydi. Adı ve soyadı gibi; abi, kardeş, hoca hitapları çok yakışıyordu Osman Hoca’ya.

Dün başlayıp da yıllara inat değişmeyen insan ilişkilerinde gizlidir samimiyet ve gerçek insanlık. Nerede o eski fedakarlıklar, muhabbetler, kardeşlikler, sevgiler, saygılar diyerek sorgulamamalıdır arkadaşlıklar, dostluklar, kardeşlikler. Dün başlayan ilişkiler bugün de devam ediyorsa mesele yok işte. Kaç kişiye değişmemiş, başkalaşmamış, dün ne ise bugün, adam gibi adam denilebiliyor ki? Parmakla sayılabilecek kadar. Üstelik hayatınızın anlamı olan en yakınınızı bedenen ya da yaşarken kaybetmek yok mu! İnsanların sayıları artıyormuş, nüfus çoğalıyormuş kime ne? Asıl olan sayıdan çok kalitedir kalite.

Daha dün Hakkın rahmetine kavuştun ama sanki hep seninleymişiz gibi tebessüm ediyorsun bana. Mütebessim yüzünle kalbimin, ruhumun, bedenimin terk edilmezisin. Yeri gelmişken seninle dertleşmek istiyorum Hocam. Hani sizin mesleğinize de yabancı olmayan şu hormon meselesi var ya! İnsan ilişkileri de hormonlaşmış, hiçbir şey olduğu gibi görünmüyor. İlişkilerdeki ciddiyetsizlik, bencillik, menfaat, görecelik, ikiyüzlülük çok sırıtıyor. Makyajlar, rötuşlar bile hataları örtmede zorlanıyor Hocam!

O bu ülkenin, herkesin Osman Hocasıydı, Abisiydi. Ölüme kızamam, itiraz edemem, veren de Allah, alan da. Lütfu da hoş kahrı da. Hani Alemlerin Sevgilisi nerede, nerede dün yaşayanlar, dedelerimiz, ninelerimiz, sevdiklerimiz nerede? Ölüme, ölene değil; ölümle ayrılığa, yalnızlığa, kendime, yıldızların, kutupların bir bir kaybolmasına, kendime ağlıyorum aslında.

Osman Hoca zaten ölümden korkmuyordu ve ölümü mekan değişikliği olarak anlatıyordu. Hayat ölümlüdür ama geride bırakılan ise hoş bir sada ile ölümsüz eserlerle bedenen ölse bile yaşamaktır. Sen, bedenen öldün ama unutma ki insanlığa bıraktığın tohumlar baharla birlikte neşvü nema bulacaktır. Hem umutsuzluğu defterden sildirmiştin bizlere. Yarının da daha güzel olacağını, ümiti, umutu yaşatın da demiştin ya!

Ruhun şad olsun, makamın da yüce. Seninle hep kardeş olarak kalmak istiyorum Osman Abi, Osman Hocam..
yucelcan23@hotmail.com


TEBRİK: Güzelliklere imza atan ve hizmeti ölümsüzleştirenlere gönülden tebrikler. Elazığ’ımızın, Bölgemizin ve Ülkemizin ufku olacağına inandığımız yeni bir pencereden hayata yeniden merhaba diyen TV Kanal 9’u kuran Sayın Yunus Çelik ve Arkadaşlarının insanlığa ve memleketimize yapacakları hizmetleri gönülden kutluyor,başarılarının devamını gönülden diliyorum.

Tüm Yazılar için Tıklayınız