Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 1

  • Kişisel           : 386069

  • Toplam         : 3438039

Köşe Yazarı › Yücel CAN › Hayatın Cümlelerindeki
6752 kez okundu
02/11/2009

Yücel CAN / Hayatın Cümlelerindeki



HAYATIN CÜMLELERİNDEKİ İŞARETLER

Hayatın uzun cümleleri arasındaki yolculukta değişik işaretlerle karşılaşır insanoğlu. Belki de hayatın en normal anlarında en basit bir şekilde ifade edilir kurallı ve anlamlı cümleler. Öyle ki okuma yazma bilmeyenler dahi en basit bir şekilde de olsa özne ve yüklemi kullanmayı ihmal etmezler. Tabi ki sıfat ve zarfları da kullanmayı ihmal etmeden.
Bazen duyguları, talepleri ifade etme adına yazıda kuraldışı da olsa devrik cümleler kendini ifade edebilmenin bir yolu olarak çıkar karşımıza.

Ve hayatın uzun cümleleri arasındaki yolculukta karşılaşırız değişik noktalama işaretleri ile.

Yaratılanların en mükemmeli insandır cümlesinin sonuna, tamamlanmış cümle sonu diye yerleştiririz noktayı. Tabi ki anlattığımız konularda kısaltmalarda, sıra gösteren rakamlarda, tarih ve saatlerin yazılışlarında da ihmal etmeyiz noktayı.

Biyolojik, psikolojik, sosyal, duygusal bir varlık olarak tanımlanan insan misali eş görevli sözcükleri karıştırmamak, anlam kargaşasına meydan vermemek, anlama güç katmak, hitaplara giriş yapmak, yüklemden uzak kalan cümleleri de anlamlı kılmak için kullanırız virgül işaretini. İyi, doğru, güzel, şefkat, sevgi, duygu yüklü, haysiyetli ve değerlerle farklı kılarız insanı. Belki de herhangi bir kişiyi ağza almamak veya başka bir nedenle zamirlerden sonra, arasözlerde de kullanmayı ihmal etmeyiz virgülü.

En çok kullanılan noktalama işaretleridir nokta ve virgül. Tabii ki hayatın cümlelerindeki noktalı virgülleri, iki noktaları, tırnak işaretlerini, parantez, kesme… gibi işaretlerin de hayatın cümleleri arasında karşılaşılan noktalama işaretleri olduğunu unutmamak gerekir.
Her ne kadar noktalama işaretlerinden nokta ve virgül daha çok kullanılıyor olsa da herhalde soru, ünlem, sıralı-üç nokta işaretleri; hatta tırnak ve parantez işaretleri galiba son zamanlarda daha çok kullandığımız işaretler olsa gerek.
Neden mi?
Öyle ki tanımlamalar sonrasında, tanımlamaların sergiledikleri tavırlar sonrasında, sorgulamalarda, soru cümlelerinde daha çok yer almış hayatımızda soru işaretleri. Bilinmeyenlerin ötesinde şaşkınlıklarda da yer almış çengel işareti hayatın uzun cümleleri arasında. Bilinmişlerin kim, ne, nasıl, ne zaman, nerede, hangisi… gibi sor cümlelerini daha sık kullanmanın ötesinde, normal cümlelerin sonlarında bile daha çok kullanılır olmuş soru işaretleri.


Beklenmediklerin, şaşkınlıkların ifadesi olan ünlemden çok soru işaretleri, bilinmeyenler sıra sıra dizilir olmuş sanki. Öyle ki yanlış nerede, nerde yanlış yaptım, nasıl bir insanlık, bu nasıl insan, böyle mi olacaktı, senden bu beklenmezdi gibi birçok bilinmezlerin, kural hatalarının, hayretlerin bile farklı bir şekilde tezahürü olmuş soru işaretleri. Hem kelimelerin sonlarında da çok anılır olmuş mı, mu şeklinde biten cümlelerin sonlarındaki çengelli, çetrefilli işaretler, soru işaretleri.
Ya ilkokulda sadece bazı sözcüklerden sonra, merak, hayret dolu ifadelerden sonra kullanılan ünlem işareti gerçekten kullanılan alanları bakımından gerçekten sınırlı mı kalmış?


Hayır. Şekilden öte insanlığın kol gezdiği hayretengiz manzaralarda, ihtirasların ben ile sınırlandığı taleplerde, aciz ve fani bir insanın sonsuzmuşçasına akıllara durgunluk veren tablolarda, ulvi bir varlığın alçaldığı kalitesiz alış- verişlerde, liyakat ve duygudan mahrum insanların keyfi idarelerindeki garabette, bile bile bile zulüm ve haksızlıklardaki çığlıklar karşısındaki sessizliklerde, delaletin hakim olduğu körlükteki bencilliğin tatmin edildiği ihtiraslarda, ahlaki zaafiyetlerin maddi çıkarla rötuş yapıldığı fotoğraflarda, insanın madde ile sınırlandığı dar paslaşmalarda, kaypaklığın ortama göre hareket etme olarak tanımlandığı cümle yolculuğunda, aklın kalp karşısında haksız galibiyet sağladığı resimlerde, insanlığın alçaldığı yolculuklarda, ihtiraslardaki gel-gitlerdeki aşılamayan korkulu elbiselerde, kızgınlıkların hırsla kol kola gezdiği meydanlarda, heyecanların şahsi çıkarlarla canavarlaştığı bedenlerde, sevginin, hoşgörünün dışlandığı, insanlığın makam ve güçle pofpoflandığı hikâyelerde, insanların onurlarının bir hiç hükmünde algılandığı alay ve yergilerde ünlem işaretleri nasıl daha fazla kullanılmasın ki?


Tabi ki bir o kadar yanlışların, tarafgirliklerin, benzerliklerin sıralandığı kötülüklerin de sırt sırta verdiği durumlarda sıralı noktalar da nasıl daha fazla kullanılmasın ki?

Tüm Yazılar için Tıklayınız