Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 6

  • Kişisel           : 386028

  • Toplam         : 3435642

Köşe Yazarı › Yücel CAN › Tarihin Kirli Sayfaları
6665 kez okundu
01/09/2010

Yücel CAN / Tarihin Kirli Sayfaları


Varlıklar yapılan tanımlara göre adlandırılırlar, değerlendirilirler. Tanımlama yapılırken de öncelikle dış görünüş, yapı, şekil ve özelliklere göre de sınıflandırılarak varlıklar, yaratılanlar değişik isimlerle bilinirler. Canlı ve cansız varlıklar, alemdeki en küçük zerreyi, temsil edenler dahi bu şekilde isimlendirilirler. Yaratılan varlıkların en mükemmeli ise insandır.

Bir varlığa insan diyebilmek için önce şeklen insan olabilmek gerekir. Yeterli mi? Tabi ki değil. Ya başka? Diğer yaratılmış varlıklardan da farklı olması gerekir. Akıl ve ruh insanı diğer varlıklardan ayıran temel özelliklerdir. Peki yeterli mi? Yine değil. Ee başka?

Akıl tek başına her zaman işleri, sorunları çözemez, bir eli nesi misali ikinci ele ihtiyaç duyar. Yani bir elin nesi varın ikinci eli ruhtur. Nasıl bir ruh? Yaşlılık kavramından uzak, genç, dinamik, bir o kadar umutlu ve duygu yüklü bir ruh.

İnsanın ne anlama geldiğinin, yaratılış gayesinin ne anlama geldiğinin farkında olan, ilkeli, şahsiyetli, iyi, doğru, güzel, merhamet, sevgi, hak, adalet, inan ve kültürel değerlerle zenginleştirilmiş bir kişilik şekilden öte insan olmanın ta kendisidir. Yani?

Kendisini tanıyarak kendine iyi davranabilen, insanlık sarayının nimetlerinin farkında olan, her an kontrol edilirmişçesine denetleme, emniyet ve güvenlik tedbirlerine ihtiyaç duymadan insan olmanın ne anlama geldiğini bilerek suç kavramını hayatından silen, kendisi için istemediğini başkası için de istemeyen, bir insana yapılan hizmeti bütün insanlığa yapılmış gibi kabul eden, bir insana verilen zararı da bütün insanlığa yapılmış gibi düşünen bir o kadar, nazik, kibar, hassas, duygu yüklü, olmazsa olmazlarıyla, farkındalıklarıyla, yaptıkları ile insanlığı ve kendini ölümsüzleştirendir insan.

Ve insan bir araya gelen yağmurlar bereketi, bir kar tanesinin bir araya geldiği güçtür, kardelendir, hayatın zorluklarında bütün engellemelere rağmen bir bebek gibi yürümeye inat eden bir hayatın arzu edilen insan profilidir. İnsanı tek başına ele almak, insanı özelliksiz tasavvur etmek bir o kadar da yanlış bir düşüncedir. Çünkü her insan bir değerdir. İnsan aynı zamanda sosyal bir varlıktır. Toplumun vazgeçilmezidir, bir bütünün parçasıdır. Derken insan, grup, toplum, millet, devlet, dünya milletleri…

Elbetteki arzu edilen insan onuruna yakışan, huzurlu, güvenli, sevgi ve barışın hakim olduğu, hürriyet, hak ve adalet kavramlarının terazisinin bozulmadığı, merhamet dalgalarının rüzgarlarının esintisi ile insanlığın ölümsüzleştiği harikulade haller insanlığın mutluluk desenleridir.

Bu gözlüğün, bakışın dışında ya yanlışlar, suçlar, ihmaller, istismar çeşitleri, çileler, mağduriyetler, göçler, zulümler, terörler, gasplar, zorbalıklar, ihtiras mahsullü tatmin olmayan duygular, gözyaşları, akan kanlar, yaralanmalar…ve ölümlerin kol gezdiği, şiddetin adresinde şaşkınlığın yaşandığı bir insanlığın içerisindeki acziyeti, garabeti, “bu insana yakışır mı, insan olan bunu yapmaz” tarzındaki şaşkınlıklarımızı ifade eden, içimizi kanatan cümleler.

Kişinin bir arada yaşamasından tutun ta devletlerin asıl sorunudur insanın insanca yaşaması. Nasıl ki insan doğar, büyür, gelişir, değişir ve ölür. Ama yaptıkları ile ya tarihte kötülüğün temsilcisi, ya da güzellikleri ile insanlığın ölümsüz temsilcisi olarak yaşanarak minnetle anılırlar ya. Devletler de işte böyledir, insanlar gibidir.

Dünyanın Süperleri bu anlamda devletlerin kaderini belirlenmesine vesile olurlar. İşte Osmanlı! Hala insana verdiği değer, adalet ve eşitlik hakkındaki ölümsüz güzel örnekleri. Ve devamındaki Türkiye’nin yurtta ve dünyada herkesin hak ve hukukuna saygı duyan felsefesi. Diğer yandan dünyanın gücünü elinde bulunduran Batı ve ABD’nin Süper Devletlerinin kendi varlıklarını sürdürebilmek adına diğer ırkları sömürge, manda, himaye şemsiyesi ile toplumları sindirmeleri, soykırım yapmaları, ya da bir şekilde desteklemeleri…

Bu anlamda tarihe hiç de güzel not düşmeyenler, tarihin sayfalarında kan ve gözyaşının adeta temsilcileri geçen yıllara rağmen hiçbir zaman bozulan sicillerini düzeltemeyeceklerdir. İşte dün yaptıkları ile ta bugüne kadar kötülükleri ile tarihe not düşerek unutulmayanlar. İşte Baba Bush’un kolunun dünyanın dört bir yanına uzanan karanlık olayları hangi yüksek güçteki enerji örtbas edebilecek ki?

Petrol ve yeraltı kaynaklarının gizlenen yüzü ile Afganistan, Irak, Körfez Savaşı, Ortadoğu ve Balkanların insana pes dedirttirecek vahşet tabloları. Barış adına Türkiye’yi terör bataklığına atan Çekiç Güç, Kuzey Irak, Güneydoğu meseleleri, çifte standart uygulamaları ile sindirilen Filistin, zalimliklerine göz yumulan İsrail. Teröre tanınan pirimler, ağlayan Hocalı’ya, Azerbaycan’a, Kafkaslar’a, Bosna’ya yapılanlara, insanlık gözlüğünden uzak üzücü manzaralara hem de hiçbir şey olmamış gibi bakabilmek!

Ve zulümler, Ortadoğu’nun kan gölüne çevrilmesi bir noktada Baba Bush’un Başkanlığının belki de sonunu hazırlamıştır. Ya Oğul Bush? O da Babası’nın izinden gitmiştir. Hatta kötülüğü, vahşeti daha da ötelere taşımıştır. Sanki babadan kalan kötülüklerin mirasçısıydı Oğul Bush.

AB Devletlerinin Irak’a müdahaleye hayır demesine rağmen Oğul Bush, Babası gibi rotayı Ortadoğu’ya, Afganistan’a, Irak’a, Filistin’e çevirmişti. Tabi ki Afrika’yı, Balkanları ve Kafkasları da göz ardı etmeden, unutmadan. Oğul Bush’u tanımadan yakın tarihi, Baba Bush’un yaptıklarını iyi okuduktan sonra Oğul Bush’u tanımak, dolayısıyla ABD’yi tanımak daha doğru olur.

Dökülen kanlar, işlenen vahşetler, ceset kokan meydanlar, yürekleri dağlayan çığlıklar, suç işleyen askerlerin itirafına rağmen insanlığın anlamsız sessizliği, ABD’nin güç tanımayan çifte standart umursamazlığı, sonsuz özgürlüğü donsuz özgürlüğe kadar götürmenin bahanesi…

Evet. Dünyanın Süper Güçlerinin devletlere müdahalesinin aldatıcı bahanesi hep insan hakları, özgürlük, demokrasi, hürriyet kavramları olmuştur. Bu öğeler için acımasızca kimler katledilmedi, soykırım yapılmadı, çocuklar-kadınlar kahpe silahlara feda edilmedi, sivil halk göçe zorlanmadı, yerleşim merkezleri yerle bir edilmedi, dünya barışını sağlamak için hangi savaşlar yapılmadı ki. Yapılanlar ABD’nin ali menfaatleri, yeraltı kaynakları, petrol, dünyaya hakim olabilme sevdasının uygulamaları. Pardon daha fazla insan hakları, özgürlük ve demokrasi için(!)
Tarihe yapılan güzellikler de, çirkinlikler de hep kayıt altındadır. Kimilerinin sicili temiz, kimilerinin ki de bozuktur. Tıpkı Baba ve Oğul Bush Dönemlerinde yapılanlar gibi.

Tüm Yazılar için Tıklayınız