Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 1

  • Kişisel           : 386082

  • Toplam         : 3438674

Köşe Yazarı › Yücel CAN › Toplumun Mimarları
6068 kez okundu
11/07/2009

Yücel CAN / Toplumun Mimarları


Öğretmen, eğitici, muallim, hoca… Toplumun mimarları.

Kâinat bir ilimler silsilesidir. Hayatın başlangıcının ötesinden sonsuzluk yolculuğunun bilinmeyenlerini içerisine alan bir süreçtir ilim. Ve tabii ki ilk emirdir “OKU”.

“Ben bir muallim olarak gönderildim.” buyuran Sevgililer Sevgilisi ne güzel bir insan ve ne mükemmel bir örnek öğretmenmiş!

İnsani hasletlerin, sevgi bahçesinin, muhabbet sahrasının, kardeşlik duygularının, doğrular çizgisinin, estetiğin, ahlak deryasının, gönül ikliminin örnek bir öğretmen adresidir Sevgililer Sevgilisi. Onun hayatında insanları incitmek, rencide etmek, yetimi itip kalkmak bir harf olarak bile yer almazdı ki!

Sevgililer Sevgilisinin talebelerinden kimler sınıfta kalmış, kim kendisinden zarar görmüş ki? O yol ki hep adres değiştirilmeden mektup dillerden dillere ulaşmış, rivayetler, ölmeyen öğretmenlik manzaraları ta günümüze kadar gelmiş ve bugünün ötesine, ta sonsuza kadar gidecek de. İşte bir insanda yüz kötü haslet bir de iyi haslet bulunsa bile kişiyi hiçe saymayan; insanlık, aşk, sevgi bahçesinin gönül hocaları Mevlanalar, Yunuslar; bir gemide dokuz cani bir masum bulunsa bile masumun hakkını koruyan Toplumun Muallimleri, Hocaları Sevgili Sevgilisinin Öğrencileri değil mi?

“…Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” sözlerinin adresi, bu sözlere hayat kazandıranlardır öğretmenler.

İşte yıllarca ayakta kalan bir imparatorluğun uzun ömürlü olmasının belki de en büyük nedeni. Osmanlının, padişahların hocalarına verdikleri önemdir ki hep varlığını devam ettirmiş yüz yıllarca bu devlet.

Osmanlı hükümdarları içinde ilk olarak Sultan Çelebi Mehmet’in Hocası Sofu Beyazıt; Fatih Sultan Mehmet’in Şehzadeliğinde Halepli Siracettin Mehmet, İbni Temcit, Mevlana Ayas, Hacı Bayramı Veli, Akşemseddin, Molla Gürani. Yine Fatih’in Padişahlığı sırasında Molla Lütfi, Sinan Paşa, Bursalı Hocazade Muslihuddin Mustafa, Hatipzade Muhyiddin Mehmet; II. Beyazıt’ın Amasya Valiliği ve Padişahlığı sırasında hocaları; Amasyalı Hatip Kasım, Mevlana Selahuddin, Seyyit Abdullah, Hattat Mirim Çelebi; Yavuz Sultan Selim’in Şehzadeliği ve Padişahlığı sırasında Hocası Kastamonulu Halim Çelebi, Kanuni Sultan Süleyman’ın Şehzadeliğinde ve Padişahlığı döneminde Hocası Dadaylı Hayreddin Efendi… İşte Osmanlıyı ölümsüzleştiren, savaşlarda ve kalemde fütuhatlar yaptıran sır belki de öğretmenlere verdiği değerdir. Tabii ki Fatih Sultan Mehmet’in ilim ve ilim adamlarına verdiği öneme binaen Ali Kuşçu, Ali Tûsî gibi âlimlere verdiği değeri de unutmamak lazım.

O halde tarih tekerrürse, tarih ders almak ve örneklerle hareket etmekse yanlışlarımızı, eksikliklerimizi gidermek, insani hasletlerde mesafe kat etmek için haydi toplumu yeniden dirilişe hazırlamaya. Yani öğretmenlerimize hakları olan değeri, itibarı, misyonu tekrar vererek toplumsal huzuru, barışı ve kalkınmayı öğretmenlerimiz marifeti ile yeniden inşa etmeye.

Hani ilim ve kahramanlık misalinin “ …bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.” dedikleri öğretmenlerimiz var ya! Neden toplumun vazgeçilmezlerini, her alanda öğrenci yetiştiren öğretmenleri hep bir güne sığdırır, bir güne hapsettiğimiz öğretmenlerimize karşı görevlerimizi yapmayız ki?

Öğretmenler yeri geldiğinde bir anne, baba, abla, kardeş misali en yakın dayanaklarımız, olmazsa olmazlarımızdır. İşte yılda bir veya birkaç gün hatırlıyoruz yine öğretmenlerimizi. Elbette ki bir gün de olsa öğretmenleri hatırlamak güzeldir. Ama bir eser bir yaşanmaz ki. Eğitim bir günlük uğraş değil ki.

Yirmi dört kasım içimizi ıstan bir gün olsun. Ancak bugün rutinden öte bir gün olsun. Bugünün güzel süslü sözleri ve şiirleri sadece hatıralarda kalmasın. Öğretmenlerimiz toplumun en vakur önderleri olarak hep hatırlansın ve ayakta kalmaları adına gururları rencide edilmesin. Bugün krediler ve kampanyalar öğretmenleri hatırlayan kesim olmasın. Sonsuz kredileri olan öğretmenlere verilen en büyük kredi özlük haklarını iyileştirmek, onurlarını zedelememek, öğretmenleri hayatın hangi basamağında olursa olsun hep hatırlansın. Hani toplumu ayakta tutan vefa acil servislerde can çekişmesin.

Öğretmenlik sadece okula, dört duvar arsına sıkıştırılmasın. Aslında yedi yüz bin öğretmen nicelik için aza, nitelik için bir değerdir bu toplum için. Mesai mefhumu ötesinde bir gönül işidir öğretmenlik. Öğretmenlik zamanla ve mekânla sınırlı olmayan sonsuz bir insan yetiştirme sanatının mimarlarıdır.

İnsanlığın, sevginin, muhabbetin, iyinin, doğrunun, toplumsal huzurun vazgeçilmez harcıdır öğretmenler.

Hayatın şekillenmesinde gerçekten çocukluk ve gençliğe atılan ilk adımlar elbette çok ama çok önemli. Belki bizim zamanımızda teknoloji ileri değildi, yaşadığımız yer küçüktü ama bir gerçek var ki bizlere verilen önem, değer, eğitim ve hayat hazırlama belki de bugünün imkânları ile yarışacak düzeyde. Kim inkâr edebilir ki Keban’daki o güzel ve anlamlı o yılları ve öğretmenleri…

Bu anlamda bugünkü hayatımın adeta çekirdekleri hükmünde olan ilk öğretmenlerim annem ve babam başta olmak üzere, ilkokulun ilk sınıfından dördüncü sınıfa kadar bizlere hayatın da ilk harflerini öğreten Saadet Hocamı, ortaokulda hayatın harcının temelini atan Resul Şahin, Abdullah Önsaçan, Cahit Dumludağ, Aykan Gövce, Adnan Dinç, Hüseyin Gönül, Arslan Türk, Mehmet Sait Aydemir, Şevket İnce, gönüllerinde bizlere en sıcak bir şekilde konuk eden Gazi Kemal Ayhan ilköğretim okulunun güzide öğretmenlerini, bütün öğretmenlerimi ve tüm öğretmenlerimizi sevgi, saygı, muhabbet ve şükranla anıyor, Onların en büyük mirasçıları olarak evlatları ile övünecek bir nesil bırakacaklarına inanıyorum.

Çünkü öğretmenler en kutsal mesleğin temsilcileri, bir milleti ayakta tutan vaz geçilmez değerlerin teminatıdır.

Tüm Yazılar için Tıklayınız