Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 1

  • Kişisel           : 386069

  • Toplam         : 3437960

Köşe Yazarı › Yücel CAN › Ağın Ya Da Ağyurt
5820 kez okundu
04/11/2009

Yücel CAN / Ağın Ya Da Ağyurt



M.Ö. on altı-on yedi yüzyıllarda yöreye yerleşen Hurrilere kadar uzanan tarihi ile Ağın İlçesi adeta kültürler yumağı. Hangi medeniyet at sürmemiş ki Ağın’da. Hititler, Urartular, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular, Anadolu’nun kapılarının açıldığı 1071 Malazgirt Savaşı ile değişik kültürlerin ayak izleri silinmez olmuş bu topraklarda. Öyle ki sanki Harput tarihinin paraleli olara Artukoğulları, Selçuklular, Osmanlılar sanki canlı şahit ak topraklarda. Camiler, kiliseler, höyükler, sığınaklar, mezarlar, mabetler, kaleler, Ağın kültürler beşiği. Daha önceleri Arapkir ve Eğin’in bir bucağı olan Ağın, Cumhuriyetle birlikte Keban İlçesine bağlı bir bucak statüsünden 1954 yılında çıkarılan bir kanunla elli iki köyü ile Elazığ’ın yedinci ilçesi olur Ağın. Sene 1954 köy sayısı elli iki, sene iki binli yıllar köy sayısı nerede ise yarısı kadar. Yani yaklaşık köy sayısı üç kat azalmış Ağın’ın. Keban’ın, Arapkir’in, Harput’un, Eğin’in, Çemişgezek’in, Kemaliye’nin kardeşidir Ağın, Hele Keban’ın en yakın komşusudur, dert ortağı, can yoldaşı, dostudur Ağın. Sanki bir bedenin parçaları gibi Keban ile iç içedir Ağın.
Sadece tarih ve kültürel özelliklerle mi farklıdır Ağın?
Elbetteki hayır. Aynı zamanda bir eğitim merkezidir Ağın. Tıpkı Harput gibi. Dünden bugüne ilme, irfana beynini ve gönlünü açmış Ağın. Düşünsenize okuma oranı yüzde yüz desek abartı yapmayız Ağın için. Tarım denince de Ağın’ın kendine has özellikleri akla gelir. Ta çocukluğumdan bilirim. Ağın üzümünün şerbetinin tadını, ya gecelerin, sohbetlerin koyuluğuna tat katan Ağın Leblebisinin elde ve ağızdaki raksını. İyi olur diye hep Ağın’da alırdı babam nohudu.

İstenilen düzeyde olmasa da anlattıkları ile deri fabrikası da haykırır ötelerden.

Çocukluğumun süsüdür, küçük seyahatlerin ümide döndüğü yolculuklarda feribotla tanışmadır Ağın. Ağın en yakın komşusu olan Keban’ın bile elini Ağın’a uzatamayarak Fırat engeline takılmadır. Çocukluğumun Ağın’ı cazipti, güzeldi, renkliydi. O zamanlar bile Ağın, kendisine kucak açan Elazığ’a uzaktı. Belli saatler takip edilirdi Ağın’a gitmek, Ağın’dan geleni almak için. Ağın Postası, Şoför Kadir ve Süleyman Ağabeyler, hatta zekâm beni yanıltmıyorsa Yentur Başkan, Babam Nurettin, Kebanlı Şoför Abdullah, Kazım, Zülfü, Hüseyin Amcalar… Ağın’ın özlemlerine son veren mektuplardı, istasyonlardı sanki. Ama bu altın beyaz topraklar, Fırat’ın yapılması ile topraklarını, köylerini sulara verince bir bir uçan kuşlar gibi terk ettiler Ağın’ı hemşerilerimiz. Keban, Arapkir, Eğin, Elazığ, Malatya, İstanbul derken hızlandı nüfus ve nüfuz göçü, boşalmaya başladı sanki Ağın. Tarihe şahitlik eden Koca Çınar terk edilişe isyan ediyordu sanki. Ağın’a dönmeyen, Ağın’a sevdalardan öte yatırımlarını aktarmayanlara inat ben Ağın’ı yalnız bırakmayacağım inadı ile yaşıyordu Koca Çınar.

Ve Ağın büyümek yerine giderek küçülüyor, varlık içinde yokluk, zenginlik içinde fakirlik yaşıyordu sanki. Ağın’ın asıl sahipleri Ağın’ı terk etmiş, kamu görevlileri canlılık katmaya çalışıyordu bu beyaz topraklara. Köylünün dostu, Ağınım sevdalıları Yılmazlar bile yıllar sonra Elazığ’a dönmek zorunda kalıyordu. Ağınlı olmadıkları halde Fahri Ağınlı olarak, tıpkı diğer kamu görevlileri gibi onlar terk etmek zorunda kalıyordu Ağın’ı.

Kastamonu, Safranbolu, Ankara evleri unutulmuyor yaşatılmaya çalışılıyor. Ya yalnızlığa terk edilen Ağın ve Harput evleri neden tarihi ile barışık değil?

Çorum Leblebisi, tadı ve rengi ile kendine özgü Ağın Leblebisinin yokluğundan piyasalarda adeta cirit atıyor.

Geç de olsa Ağın için tek tek de olsa haykırışlar ümit oluyor. Çünkü Ağın giderek küçülüyor, çünkü Ağın’a sadece “ … orada bir köy var uzakta, gitmesek de gelmesek de o köy bizim köyümüzdür…” mantığı ile bakılıyor. Bu da karın doyurmuyor, yeterli olmuyor. Ağın için yeniden dirilişler için çırpınıyor Belediye Başkanı, Kamu Görevlileri, duyarlı Ağınlı Hemşerilerimiz. Tek tek gelen bu ses grupla daha ritim kazanıyor sanki. Ve; Ağın`a öğretmen lojmanı yapılmaya başlanıyor, Ağın’da içme suyu sevinci yaşanıyor, Asırlık çınar ağacı koruma altına alınıyor. Belediye Başkanı çırpınıyor Ağın’a ne yapsam, kimse Ağın’ı terk etmesin diye! Sigarayı bırakana “50 ton su” hediye, Ağın Belediyesi'nden bedava arsa, çocuk yap, altını kap kampanyaları, projeleri ile Ağın’ın kan kaybetmesi önlenmeye çalışılıyor. Bunlar Ağın için çırpınışlar, ne yapabilirimlerin uğraşı.

Keban’a yaklaşık otuz kilometre, Elazığ’a da seksen kilometre uzaklıkta Ağın. Ama Ağın, nedense ırak. Ağın’ı bilmeyen Ağınlılar, Elazığlılar var. Yani bir noktada kendi kendimizden haberimiz yok diyebiliriz Ağın için.

Ağın özel ve güzel, birçok alanda adata bir merkez, aması var. Ağın’ın mevcut hali bizleri çok üzüyor. Peki bu konuda çaresizlik içerisinde miyiz?

Öncelikle bu alanda gayret gösterenleri tebrik etmek, takdir etmek, motive etmek lazım. Bu anlamda Ağın’ı kendine dert edinenlerle beraber öncelikle bir araya gelmek, sorunu tanımlamak, ne yapabilirimi özverili ve yapıcı bir şekilde ele almak lazım. Sonra bir plan dahilinde kısa, orta ve uzun vadede projeler hazırlamak, Ağın için organizasyonlar, etkinlikler, tanıtımlar yapmak lazım. Tabii ki işbirliği ile ortak hareket etmek de güce güç katar. Mesela benzer sıkıntıları yaşayan Keben ile iş birliği yaparak, Ağın Kaymakamlığı ve Belediye başkanlığı, Elazığ Valiliği ve Belediye Başkanlığı ile ortak etkinlikler, geziler-turlar düzenlense, uluslar arası fonlardan- hibelerden yararlanılsa, sivil toplum kuruluşlarının desteği, medyanın yüzü Ağın’a çevrilebilse, dernekler ortak hareketle seslerini İstanbul’a, Başkent’e, bütün Ağınlılara duyurabilse ve önce Ağınlı, Ağınlı olduğunun farkına varabilse neler değişmez ki Ağın’da, neler yapılmaz ki Ağın’a.

Bu anlamda Ağın Kültür ve Yardımlaşma Derneğinin kurulması önemli bir aşamadır. Ve Ağınlılar Gecesinin de bu anlamda güzel şeylere vesile olacağı ümidiyle gönül olarak bu gecede ben de Ağınlı Hemşerilerimi destekliyor ve onları alkışlıyorum. Çünkü Ağın ‘ın yaşadıkları silinmez, değiştirilmez bir yazgı değildir. Ağın; Akdeniz’de, Ege’de olamamanın dezavantajını yaşamamalıdır. Ağın da suyu ile Marmaris’imiz, Bodrumumuz, Fethiye’miz, Çeşmemiz; evleri ile Kastamonu’muz, Safranbolu’muz, Ankara’mız, leblebisi ile de Çorum Leblebisinin rakibi. Tarihi, kültürü, tarımı, ılıman iklimi; plato, vadi, yarımada gibi coğrafi özellikleri ile bizim Ağyurdumuz, akımızdır Ağın…
yucelcan23@hotmail.com

Tüm Yazılar için Tıklayınız