Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 1

  • Kişisel           : 386069

  • Toplam         : 3438029

Köşe Yazarı › Yücel CAN › Sesli Düşünebilmek
5386 kez okundu
04/04/2009

Yücel CAN / Sesli Düşünebilmek



Elazığ ismi ile kulaklara Harput’u fısıldayan meltem esintisidir.

Elazığ, canlı olan Harput’un tarihi devasa mirasını taşıyan zengin bir kültürel servettir.

Elazığ; eğitim, kültür, sanat, tarım, sanayi, ticaret damarlarının ulaşım kavşağındaki ılıman iklimin kalbidir.

Elazığ, tozlanmış sayfalarda bugüne ışık tutan sıkıcı olmayan tarihi nakaratlardır.

Elazığ, uzaklarda da olunsa özlem duyulan bir sevgilidir.

Elazığ harikaları ile görülmesi gereken cazip mekânlardır.

Elazığ, hasretin kol gezdiği kültüre duyulan özlemdir.

Elazığ, birçok alanda cazibe merkezi, bölge şehri, Doğu’nun Paris’idir.

Velhasıl Elazığ özeldir, güzeldir, geniş potansiyele sahip, gelişebilir, değişebilir özelliktedir.

Elazığ için bu söylenenler doğrudur, dahası da vardır. Elazığ için söylenecek daha çok güzel şeyler de vardır.

Memleketime olan sevgimi, bağlılığımı ifade eden samimiyet yüklü kulağa hoş gelen bu sözlerin birçok insanların meramı, derdi olduğuna da yürekten inanıyorum. Bu sevgi, derinlerden geldiği kadar saf ve yeni oluşmayan kaygısız, beklentisiz bir sevgidir. Ancak;

Sadece özel ve güzel olmak, özel ve güzelle yetinmek gerçekten yeterli mi acaba?

Elazığ, sadece özlem duyulan bir memleket, platonik bir aşk, “…orada bir köy var uzakta, gitmesek de gelmesek de o köy bizim köyümüzdür…” yaklaşımıyla kuru kuruya karın bile doyurmayan bir sevgi ile ne kadar arzuların ötesine taşınabilir ki?

Hem de var olan geniş potansiyele rağmen! İşte düşündürücü ve üzücü tarafı da bu.

Hani varlık içerisinde yokluk çekmek, gücünün farkında olmamak, eldekiler rağmen ele muhtaç olmak derler ya!

Bütün önyargılardan, beklentilerden, yanlış anlaşılmalardan, hırslardan, ben merkezli yaklaşımlardan uzak, hiç değilse asgari müştereklerde bir araya gelebilmek. Sonra,

Birlik ve beraberlik içerisinde gönül birliği kadar, sevgimizi perçinleyecek mal ve hizmet yatırımlarında Elazığ’a öncelik vermek. Daha sonra,

Farkındalık, farkı fark ederek harf harf, hece hece , kelime kelime, cümle cümle Elazığ’ı iyi bir şekilde okuyarak Elazığ’ın kendisini anlatabilmesini, anlaşılabilmesini sağlamak, tanıtım ve reklamlar yapmak.

Tabi ki bunu için de konuşabilmek, tartışabilmek. Eğer bir yerde konuşma ve olumlu tartışmalar varsa orada rüzgâr yaprağı oynatıyor demektir. Geçen hafta “sahada ve masada kaybetmek” başlıklı yazımda Elazığ’ın özellerinden, simgelerinden bir tanesi olan Elazığspor için yapıcı eleştirinin ertelenerek kenetleşerek fikir üretmek, yardımlaşmak zamanı olduğu, günün kavga, küskünlük zamanı olmadığını; günün birleşmek, kenetlenmek zamanı olduğunu, gönül birliği ile bir araya gelebilme adına günün birlik zamanı olduğunu, Elazığ için kaygı, korku ve beklentilerden sıyrılarak, kötü hasletlerin zincirlerinin kırılması gerektiğini, düşmanları çatlatma adına da olsa azami müştereklerde değilse bile asgari müştereklerde bir araya gelmenin âcizane bir şekilde önemini vurgulamaya çalışmıştım. Aynı ifadeleri tekrarlayarak işte ertelenen yapıcı eleştirinin zamanı şimdi. Elazığ için ertelemelerden, havalelerden çok sıkıntıları görüp konuşma, tartışma zamanı şimdi. Elbette ki Elazığ ile ilgili hizmete eden, konuşan ilgili kişi ve kuruluşlar var. Bizimkisi de Elazığlı olmanın verdiği karıncanın taşıdığı su misali de olsa görevimizi yapmak. Zerre kadar bir fayda sağlamak bile kardır bu yolda.

Öncelikle şunu ifade etmek gerekirse Elazığspor’un ligde kalması sadece sportif bir başarı değildi. Ve bu başarının sadece sportif getirileri de söz konusu değildi. Kaybetme, değerden düşme var ya. Hani Sevgili Kuşçubaşı Kardeşimin dediği düş de gör var ya! İnanın bu ifadeleri, sanki birçok kişinin ve olayın halini anlatır gibi Sevgili Kuşçubaşı. Sadece spor da değil; birçok alanda. Gerçekten düş de gör sana bakanların halini, kimlerin sana nasıl baktığını, arkadaş, dost bildiklerini gerçekten düş de gör. Şimdi Elazığspor küme düşmek üzere sadece spor olarak küme düşmeyecek Elazığspor. Sosyal, psikolojik, ekonomik ve siyası yönleri, getirilerinden de yoksun kaldı, küme düşecek gibi Elazığspor. Bir kere her şey dengi dengine, güreş ve boksta herkes kilosuna göre dövüşmez mi? En yakın komşularımız bile muhatap alma adına, alaylı konuşmayacaklar mı bizleri? Evet, Elazığspor’un, Şekerspor'u yenerek Süper Lige çıktığı Haziran 2002’de de yazmıştım, sonraları da. Elazığspor’un Süper Lige çıkması sadece sportif bir olay değil. Çıkmak kadar, kalıcı olmak da önemliydi. Hatta Van, Erzurum… örneklerini vermiştim…

İşte şimdi konuşmak, tartışmak, daha da kötüye gitmeyi engellemek zamanı. Özel ve güzel olmak kadar, geniş potansiyellere rağmen istenilen düzeyde olmamak üzücü, düşündürücü, üstelik onur kırıcı.

Şimdi tartışmak zamanı. Ama tartışmayı çok iyi tanımlamak, sınırlarını çizmek de bir o kadar önemli.

Tartışma konuşmaktır, aktarmaktır, fikir alış verişidir, düşünceyi ifade etmektir, anlaşmaktır, istifade etmektir, yapıcı olmaktır, motivasyondur. Yoksa tartışma; öfke, kin, kusma, kavga, dalaşma, sinirlenme, tozu dumana katma, yıkmak değildir.

Öyle ki zaman, zemin, şartlar uygun olmalı tartışmalarda. Tartışmalarda ne çok sessiz kalınmalı, ne de aşırıya gidilmeli. Hani kavlı leyin derler ya, işte öyle olmalı. Neyi, nasıl, nerede söylenmesi gerektiği bilinmeli. “ Yılanı tatlı deliğinde çıkar”malı tartışmalar. Tartışmaya anlam katan önemli bir nokta da olduğu gibi kabul ve doğallıktır.

“Yıkmak, tahrip kolay; onarmak zordur.”ilkesiyle barışık, hoşgörü, dinleme ve saygının ele ele vermesi ile yumak yumak hangi sorunlar çözümlenemez ki.

Yeter ki inanç, samimiyet, güven, özveri, tabiiyet, birlik ve beraberlik olsun. Kim korkar ki sorunlardan. Çünkü Elazığ özel ve güzel, Elazığ’da potansiyel var. Küreselleşme ile beraber teknolojinin getirdiği kolaylıkla beraberindeki kirlilik, küresel ısınmanın getireceği sıkıntılar karşısında bile Elazığ potansiyeli itibarı ile de şanslı.

Okunabilen, kendini anlatabilen, potansiyellerini harekete geçirerek ürünlerine patent elbisesi giydirmiş, markalarla dolu bir Elazığ hangi ümitlerin yeşermesine sebep olmaz ki…
yucelcan23@hotmail.com

Tüm Yazılar için Tıklayınız