Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 1

  • Kişisel           : 386108

  • Toplam         : 3440231

Köşe Yazarı › Yücel CAN › ÜNİVERSİTELERİN DÜNÜ
2481 kez okundu
04/02/2021

Yücel CAN / ÜNİVERSİTELERİN DÜNÜ


Kalemin izleri 17 Haziran 2002 tarihinden beri Günışığı ile başlayan yolculuk hizmetkarlık anlayışı Yeni Ufuk doğrultusunda inançla devam edecektir inşallah.

Hayatta niyet çok önemlidir, Niyet; başlangıçtır, saf belirlemektir, bir işe inanmaktır.

Yazarken hayra vesile olmak ve geride ölümsüz bir eser bırakmak kadar; ölüm ile kesilmeyen bir amel de geride bırakılan her iki cihan saadetine giden yoldur.

Bu hal ile kalem ve kılıç olmak çok önemlidir ki bu da bir nasiptir, övgü ile birlikte de şükür vesilesidir.

Bir de bir işi yaparken de samimi bir bilgiye ve o bilginin uygulanmasına sahip olmak gerekir ki bunun en güzel örneği “ oku” emridir.

İlmin birçok durak noktaları söz konusudur. Bu duraklardan bir tanesi ve en ileri düzeyi de üniversitelerdir.

Üniversite ismi Fransızca kaynaklı olup yüksek düzeyde eğitim, öğretim, bilimsel araştırma-uygulama ve yayın yapan fakülteenstitüyüksekokul , akademi vb. alt bölümlerden meydana gelen ve öğrencilerin belirli ihtisaslar kazandıran öğretim ve araştırma kuruluşunu ifade etmektedir. Üniversiteler tarihi kayıtlarda Camia, Danişgah, Darül Fünun, Medrese kelimeleri ile ifade edilmektedir.

Tarihi Batı kompleksinden uzak tuttuğumuzda bugünkü anlamda ilk üniversitelere Abbasiler döneminde Bağdat’ta rastlandığı; ilk üniversitenin, Emeviler tarafından Fas’ın Fez şehrinde 859 senesinde kurulan Keyruvan Üniversitesi olduğu kayıtlarda ifade edilmektedir. Bununla birlikte FasKurtuba ve Gırnata Üniversitelerinin İslam Medeniyetini temsil eden üniversiteler olduğu da unutulmamalıdır.

Tarihe kısa bir yolculuk yapmak gerekirse; Selçukluların eğitim ve kültüründe, Anadolu'ya yerleşmesinde, Büyük Selçuklu İmparatorluğunun Veziri Nizamülmülk'ün 1068 de Bağdat'ta açmış olduğu Türk yükseköğretim tarihinde yükseköğretim kurumu olan “Nizamiye Medresesini, Osmanlının kuruluşundan itibaren eğitim ve kültürün ötesinde adeta padişahların vaz geçilmez Kalemleri, belki de Fatih Sultan Mehmet'in Silahsız Kahramanları, Hacı Bayramı Veli, Akşemsettin, Molla Gürani’yi görmezlikten gelmeyi hangi insaf kabul edebilir ki?

Danişment Beyliği'nden Nizameddin Yağıbasan’ın Tokat'a yaptırdığı Anadolu'nun ilk Türk İslam üniversitesi 867 yıldır tarihe tanıklık ettiği göz ardı edilmemelidir.

Batılılar ve hayranları üzülmesin ama Eski Yunan ve Roma dönemlerinde bazı yüksek eğitim ve öğretim teşkilatları olmasına rağmen bunların bugünkü anlamda üniversite niteliği yoktur.

FasKurtuba ve Gırnata üniversiteleri, Batı’yı etkiledi zamana kadar Avrupa kralları ve devlet adamları tedavi olmak için Kurtuba Üniversitesinin Tıp Fakültesine gelirlermiş.

Hatta dünyanın düz olduğuna inanan Avrupalılar, GalileoKopernikNewton dünyanın döndüğünü İslam kitaplarından öğrenip söyleyince onları suçlu görüp hapsedecek kadar ilim ve fende geriydi. Bağdat’taki Nizamiye Medresesi (1065), Osmanlılardaki ilk üniversite olan İznik Medresesi (1331) gibi misalleriyle de Selçuklular ve Osmanlılar döneminde hızla gelişen medrese müessesesi Tanzimat dönemine kadar fen derslerinde de söz sahibiydi.

Batıda Bologna, Pavia, Revenna ve Paris adları altında gelişmeye başlayan ilk üniversiteler uzun süre piskoposların kontrolünde kalmaya devam etti. Bunu takiben papalığa bağlı olmayan İngiliz Oxford ve Cambridge Üniversitelerinden sonra 14. yüzyıla kadar çeşitli Avrupa şehirlerinde üniversiteler kurulmuştur.

Günümüzdeki teşkilat ve statüye sahip üniversiteler memleketimizde, 1863’te kurulan Darülfünunla başlar. Türkiye’de modern üniversitelerin ilki olan İstanbul Üniversitesi, 1453 senesinde Fatih Sultan Mehmed Hanın din ilimleri yanında fen ilimlerinin de okutulması için kurduğu Fatih Külliyesine dayanmakta olup, beş asırlık bir geçmişe sahiptir. 1933’te kaldırılan Darülfünun, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olmak üzere muhtariyet ve tüzel kişiliği olmayan İstanbul Üniversitesi olarak yeniden teşkilatlandırılmıştır. Bu arada Ankara’da çeşitli tarihlerde Hukuk (1927), Dil ve Tarih-Coğrafya (1935), Fen (1943) ve Tıp (1945) gibi fakülteler kurulmuştur.

1945’te çıkarılan kanunla bütün üniversiteler, aynı hükümlere tabi olmak üzere ilim ve idarede muhtar tüzel kişilikler haline geldi. 1960’ta üniversiteler kanununda yapılan değişiklikle üniversiteler, fakülte, enstitü, yüksek okul ve araştırma kuruluşlarından meydana gelen, idari ve ilmi muhtariyeti olan eğitim, öğretim ve araştırma merkezleri haline geldi. Yine bu kanuna göre yeni fakülte açılıp kapatılması için üniversite senatosunun teklifi ve Milli Eğitim Bakanının tasdik etmesiyle yürürlüğe girdi. 1961 Anayasası, 1971 Anayasa değişikliği ve 1982 Anayasasında üniversite teşkilatlarında yapılan bazı değişiklikler esnasında memleket sathında çeşitli yeni üniversiteler kuruldu.

1982 Anayasasıyla bütün yüksek öğrenim kurumları üniversite çatısı altına alındı. Bu kurumların kontrolü yine 1982’de kurulan Yüksek Öğretim Kuruluna (YÖK) verildi. 1982’de kabul edilen kanun hükmündeki bir kararnameyle memleket sathındaki üniversiteler belirlenerek yeni bir düzene sokuldu.

Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren sırası ile ülkemizin ilk üniversiteleri; İstanbul Üniversitesi (1933), İstanbul Teknik Üniversitesi (1944), Ankara Üniversitesi (1946), Karadeniz Teknik Üniversitesi (1955), Ege Üniversitesi (1955), Atatürk Üniversitesi (1957) ve Orta Doğu Teknik Üniversitesidir (1959). Yani önceleri üniversiteler İstanbul, Ankara, İzmir gibi şehirlerde kurulmuş, sonra da Trabzon ve Erzurum ile hızla Türkiye’ye yayılmıştır. Bugün ise ülkemizde iki yüzün üzerinde üniversite bulunmaktadır. Bu üniversitelerden İstanbul ve Ankara’dakilerin köklerinin Osmanlı’da kurulan okullara dayandığı düşünüldüğünde Türkiye Cumhuriyeti’nin sıfırdan kurduğu ilk üniversite bütünüyle kendisinin kurduğu ilk üniversite Trabzon’da kurulan Karadeniz Teknik Üniversitesi’dir.

1960’lı yıllara kadar Ankara ve İstanbul Üniversiteleri dışında sosyal bilimler alanında bölümlerin açılmasının ihmal edildiği görülmüştür ve 1960’lı yıllarda üniversitelerin kurulmasında sosyal bilimler ile ilgili bölümlerin açılması zorunluluğu getirilmiştir. Bu sebeple, İhsan Doğramacı Hacettepe Tıp Fakültesini üniversiteye çevirmek için Emre Kongar’ı 1968 yılında Sosyal Çalışma Yüksek Okulunu kurmakla görevlendirmiştir.

Elazığ’da üniversiteler Elazığ’da yükseköğretim, 1967 yılında açılan Yüksek Teknik Okul ile başlamıştır. Aynı yıl içerisinde Ankara Üniversitesi Senatosunun Elazığ’da Veteriner Fakültesinin kurulmasını öngören kararı, Milli Eğitim Bakanlığınca onaylanmıştır. Yüksek Teknik Okul,1969 yılında Elazığ Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisine dönüştürülmüş, Veteriner Fakültesi de 1970 yılında Ankara Üniversitesine bağlı olarak eğitim-öğretime başlamıştır. Elazığ’daki yükseköğretim kurumları, 11 Nisan 1975’de “Fırat Üniversitesi” adıyla tek bir çatı altında toplanmış ve Veteriner Fakültesi, Fen Fakültesi ve Edebiyat Fakültelerinden oluşan bir yapı çerçevesinde faaliyete başlamıştır.

Bugün birçok fakülte, yüksek okul, enstitü, bölüm ile hizmet veren Fırat Üniversitesi sadece Elâzığ merkezde değil; bazı ilçelerde ve komşu illerde üniversite olarak hizmet etmekte; hatta komşu illere üniversite kurulmasında da öncelik etmektedir. Öyle ki Elazığ için bugün ikinci üniversitenin kurulması adeta bir zorunluk haline gelmiştir.

Tüm Yazılar için Tıklayınız