Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 1

  • Kişisel           : 386135

  • Toplam         : 3441035

Köşe Yazarı › Yücel CAN › GELDİ GEÇTİ Mİ?
2685 kez okundu
22/05/2020

Yücel CAN / GELDİ GEÇTİ Mİ?


İnsanoğlu yaşadığı sıkıntı ile bir anda kendini belki de dünyanın en mutsuz, ya da en sıkıntı yaşayan insan olarak zorluklarından bahseder. Algı ve bakış açısı bu ya!

İnsanoğlu, kendi bencilliğinin, kalıplaşmış şükürsüz önyargı ve taleplerinde daha kötüsünü yaşayanları gördüğü zaman başkalarının büyük dertlerine şahit olduğunda, ya da çok arzu edilen konunun sonucundaki kötülüğü görme halinde haline şükrederek gerçeği fark eder.

Bazen de doyumsuzluğunun şımarıklığı insanı şımartır. Öyle ki hakikatin yerine ben ve bana göre alır ve başlar fark edilmeyen dünyevileşme…

Tarih, geçmiş, kayıtlar, arşiv, hafıza…

Adına ne denilirse denilsin dünün izleridir bugün yaşananlar…

Ya bir kötülüğün kara lekesidir canlar yakan, ya da bedenen ölüm sonrası ölümsüz eserle güzelliklerin zincirleme hayat bulmasıdır hayat.

Kimler geldi kimler geçti, neler yaşanmadı ki!

Küçücük canı ile ağır yüklerin altına giren insan, kendini alternatifsiz kabul ederek ölümü hiç kendine kondurmazken bir bakarsınız ki ölüm para ile ertelenmiyor, ecel; mahdut hali ile dünyaya güle güle bile diyemeden giden kişi ölüyor ve ölen kişi olmadan da dünya dönüyor.

Zulümle yaşayanlar da muayyen bir dönemde kaldı bu hayatta ve de günahları da belki ebediyen neleri, kimleri yakmadı, yok etmedi ki?

Kendi vaz geçilmez görenler de kendini kurallaştıranlar da dünyanın geçici nimetlerine aldananlar da ancak ölüm öncesi uyanabildi bu gaflette!

Ama nafile!

Yaptıkları ile tarihin sayfalarında zulümleri ile sayfaları kirletenlerin kötü sicillerinden dolayı defterleri de hep kara olacak. Kendilerinin başlattıkları kötülükler, başkalarına kötü emsal olduklarından kendilerini günahların pençesinden kurtaramayacaklar.

Tarih denilen o hafıza öyle şeyler gördü ki, öyle hüzünler yaşadı ki…

Ama ister yapay olsun ister bölgesel; öyle bir virüs ortaya çıktı ki bireyden topluma, devletlere, zenginlere, süperlere, güya beli bükülmeyenlere öyle oyun oynadı ki!

Neredeyse bu virüsün etkilemediği yer kalmadı.

Peki bu hastalığın anamnezine, öyküsüne, kimliğine bakalım.

Dünya Sağlık Örgütüne göre Corona Virüsü Covid19 olarak salgın olarak tanımlanan bir hastalık. Bu hastalık ilk defa Çin’in Hubei eyaletinde Wuhan şehrindeki “ Huanan” isimli deniz ve et pazarı ürünlerinden kaynaklanmış ve daha önceleri salgına sebep olan Sars ve Mers gibi korona virüs alisine sahip olduğu söylenmektedir. Korona virüsü bulaşıcı olduğu kadar, mutasyon geçirmekte, hasta kişinin hapşırması ile damlacıklar halinde yayılan bir hastalık.

Bu hastalık insanlarda ve hayvanlarda bulunup soğuk algınlığı ili kendini göstermektedir. Bu hastalığın öyküsü de 2002 yılına kadar gidiyor, yani yeni bir durum değil. 2002 yılında Çin'in Guangdong Eyaleti'nde başlayan SARS-CoV virüsü salgını dünya genelinde 17 ülkeye yayılmıştır. Bu salgında 8098 kişi hastalığa yakalanmış ve 774 kişi hayatını kaybetmiş. 2012 yılında Suudi Arabistan'da başlayan MERS-CoV virüsü salgını ise dünya genelinde 27 ülkeyi etkilemiş, salgına yakalanan 2499 kişiden 861'i hayatını kaybetmiş. 2019 yılı sonlarına doğru Çin'in Hubei Eyaleti'ne bağlı Wuhan şehrinde hastaneye başvuran pnömoni vakalarında bir kümelenme olduğu fark edilmiş. İlk vakalar, epidemiyolojik olarak Wuhan'daki bir hayvan pazarı ile ilişkiliymiş. 27 Aralık 2019 tarihinde Wuhan'daki bir hastaneye ağır pnömoni tanısıyla üç hasta yatırılmış. İlk vaka, Wuhan'daki hayvan pazarında balık satıcısı olan 49 yaşında bir kadın. Bu vakada hastalık, 23 Aralık 2019 tarihinde ateş, öksürük ve göğüste sıkışma hissiyle belirti vermiş. Dört gün sonra ateşi düşmüş, öksürük ve nefes darlığı ise artmış ve Toraks BT'de pnömoni ile uyumlu bulgular görülmüş. İkinci hasta, hayvan pazarından sıklıkla alışveriş yapan 61 yaşında bir erkek. Bu vakada, ateş ve öksürük 20 Aralık 2019 tarihinde başlamış. Hasta bir hafta sonra solunum sıkıntısı ile hastaneye başvurmuş. Hastanede ilk iki gün içinde giderek kötüleşmiş ve entübe edilerek mekanik ventilatöre bağlanmış.

Hastalığın özü buydu. Takriben Türkiye gündemini de iyiden iyiye bir buçuk aydır meşgul etti ve edecek de…

Koronadan kurtulmak için hiç kimsenin kendini koruma adına neredeyse denemediği alternatif kalmadı.

İnsanoğlu bir sineği mağlup olan Nemrud’u anladı mı dersiniz?

Ya Hz. İbrahim As için ateşi söndürmeye giden karıncayı anlayabildi mi?

Yoksa birçok hikmeti ile birlikte o pisliğin içerisinde olduğunu ve onunla yaşadığını aklı olmadığı için bilmeyen, fark edemeyen Latince isimi skarabe olan ve Türkçemizde ..ok böceği olarak bilinen o hayvanını yükü gibi dünyanın yükü altında ezilmeye devam mı edecek, yoksa korona virüsü ile yeniden kendini yenileyecek, tezyin edecek mi?

2 Her gelen gün yakındır, zaman her şeyin ilacıdır.”

Keşkesiz ve pişmansız bir hayat temennisiyle…

Tüm Yazılar için Tıklayınız