Ben kelimesi sadece aidiyette, kişiye verilen değerin hitabı ile kulağa ve gönle hoş gelir. - İdareci ve Bürokratlar Birliği Derneği 2009"/> Ben kelimesi sadece aidiyette, kişiye verilen değerin hitabı ile kulağa ve gönle hoş gelir. - İdareci ve Bürokratlar Birliği Derneği 2009"/>
Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 1

  • Kişisel           : 386135

  • Toplam         : 3441067

Köşe Yazarı › Yücel CAN › BE(İ)N(Z) PENCERESİ
2549 kez okundu
20/11/2019

Yücel CAN / BE(İ)N(Z) PENCERESİ


Ben kelimesi sadece aidiyette, kişiye verilen değerin hitabı ile kulağa ve gönle hoş gelir. Yoksa ben ben kelimesi çok iticidir, nefsi okşar, insanı olduğundan farklı gösterir, benlik ve kibir penceresinde balon gibi şişirir ama her an da boş havada patlar, belki de insanı zehirler. Ben tekliktir, zorlanmadır, yalnızlaşmadır çoğu zaman. Ben pencere açmakta zorlanır ve bu pencere tek kişiliktir.

Ben merkezli insan kibrin büyüsünde ayakları yerden kesilmiş bir halde uçarak yükseldikçe insanları küçümser, kendi yükseldikçe de aslında düşerek yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır.

Ben merkezliler eleştirilmekten hoşlanmaz ama övgü ile konuşulmaktan zevk alırlar.

Ben merkezlilerin hayallerinin genişliği kadar korkuları da geniştir ve de bu kişiler çok sağlıklı kişiliğe de sahip değillerdir.

Ben merkezlilerde tevazu da çoktan uçmuş, yürüyüşleri bile aldatır halde heybetli olmuştur benlik elbisesi giyinenlerin. Bu kişiler tabii olmayı da pek sevmezler. Tevazu ben merkezlilerin semtine de uğramaz, pazarında da alıcı bulamaz.

Aslında ben merkezlilik yalnızlıktır, yanlışlığa daha çok meyil etmektir, kendine iyi davranmamak, belki de dünyalarını zindan etmektir.

Şöyle bir arkamıza, tarihin derinliklerine yolculuk edelim. Hafızalarda yer eden Şeytan, Firavun, Nemrut, Karun aslında kibirli olmalarının, ben merkezli olmalarının sonlarını yaşayarak her iki cihanlarını görselde iyi görünse de hakikatte karartmışlardır.

Ben ben ben… ben tok olayım, ben zengin olayım… başkası bana ne fikrini ben ve biz kaldıramaz, kaldırmaz ki!

Ben, bize engeldir. Velhasıl kibir, ben merkezlilik ne İslamidir ne insanidir ne de ahlakidir…

Beni tanır musun, beni biliyor musun, ben dedim mi olur, o kadar, o benim adamım, ben ne dersem o olur…

Heyhaat! Kimileri gelip geçmedi mi ki bu handan, han kaldı yolcu bedenen gitti. Kötülükleri ile de hiç ölmeyecek.

Birçok fitnenin altında, başarısızlığın altındaki sır biz değil; bendir, benliktir. Kuru kuruya inadın kendisi olan kibirdeki ben nice canlar yakmış, israfa, kaynak yetersizliğine, zaafiyetlere, çirkinliklere, yokluklara, yok oluşlara, savaşlara sebep olmuştur, olmaktadır.

Yunus Emre’nin “…biri ben vardır benden içerü…” ile Hallacı Mansur’un “…Enel- Hak...” ifadesi asla benlik, kibir değildir.

Biz… Çoğul birinci kişi zamiri- ben zamirinin çoğuludur, bazen nezaket adına birinci tekil yerine konulur, nezaket için kullanılır, birden çok kişiyi ifade eder.

Biz kelimesini belki de en çok sevmeyen, hiç sevmeyen bendir, ben ifadesidir. Zira biz; güçtür, inançtır, güvendir, kalitedir, birliktir, beraberliktir, paylaşmaktır, samimiyettir, sadakattir, gönül iklimidir, ortak akıldır, gönül iklimidir, ayrılık ve gayrılığa gem vurmaktır, zafere giden yoldur… rahmettir rahmet

“…Birlik beraberlik için yarışınız…” İlahi hitabı ve Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (sav) “… kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunan hiçbir kimse cennete giremez.” Hadisi Şerifi aslında birçok şeyi özetliyor.

Biz başarıya ve zafere giden yoldur, biz hoş bir sadanın ayak sesleridir, biz hep birlikteliktir, aynı hedefe yürümektir, biz aynı çatı altında bir arada olmaktır.

Biz beş parmağın farklı görevleri yapan elidir, biz bir vücudunun azası demektir, biz parçaların bir araya geldiği bir bütünün adıdır.

Merhum Muhsin Yazıcıoğlu bu anlamda asgari müşterekleri bir arada tutabilmek için büyük birlik dedi ve büyük birliğe giden sağlam adımlar birçok gerekçe ile kırıldı, hatta yok edildi.

Küçük bir grup düşünelim. Öyle ki bir ağızdan değişik sesler, farklı fikirlerin çekişmelerindeki ayrılıklar, kırgınlıklar, parçalanmışlıklar, kısır döngüler, yerinde saymaların ötesinde geri gitmeler.

Bir de o grubun biz ruhu ile maddi ve manevi gücünü bölünmeden, parçalanmadan bir araya getirmesindeki gücün zaferi; “bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız.”

İşte yakın tarihte bunun en güzel örneğini hasbi ve samimi çalışmalarıyla ortaya koymaya çalışan ve kurulduğu 2009 yılından beri gerek logosu ve gerekse biz birlikte güçlüyüz sloganı ile geride hoş bir sada bırakacak ölümsüz eserleri.

Her ne kadar biz birlikte güçlüyüz, kardeşlik sınır tanımaz slogan başkaları tarafından tescillense de bunlar İdareci ve Bürokratlar Birliği Derneğinin miri malı ve projesidir.

Birçok başarı beni aşıp bize ulaşamadığı için yok olmuştur.

Birçok fikir beni aşıp bize ulaşamadığı için kısır döngüde boğulmuştur.

Birçok idareci beni aşıp biz olamadığı için kurumsallaşamamış, hatta yok olmuştur. Hatta devletler de…

Aslında biz; ekonominin tanımı gibi kıt olan imkanları en verimli bir şekilde kullanmak gibidir.

Çok çeşitliliğin bölünmeden, parçalanmadan bir araya geldiği zenginliğin adı bizdir.

Ve biz birlikte güçlüyüz.

Tüm Yazılar için Tıklayınız