Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 2

  • Kişisel           : 386103

  • Toplam         : 3440152

Köşe Yazarı › Yücel CAN › TERÖR-İST
4748 kez okundu
10/03/2018

Yücel CAN / TERÖR-İST




Yücel Can
TERÖR-İST
TÜM YAZILARI
SON GÜNCELLEME: 10 Mart 2018 15:13

Terörün kitabi tanımı bilimsel anlamda tanımlamasa da, az çok ne anlama geldiğini neredeyse bilmeyen yoktur. Terörün tanımı, amacı, mantığı, kimler tarafından, nasıl yapıldığı- yönlendirildiği, kimlerin yaptığı, gerekçe, kapsamı, sonuç ve etkileri bir o kadar önemlidir. Bir de terörün tarihi önemlidir. Birçok insan, terörü, suikastlar ve bombalama olayları ile eşdeğer olarak değerlendirmektedir. Terörün sonuçları, geride bıraktıkları da bir o kadar üzerinde durulması gereken bir husustur. Peki terör nedir, terörist kimdir?Terör ili ilgili farklı tanımlar söz konusudur. İşte terörle alakalı yapılan tanımlar… Terör, kabul edilmese ve olumsuz eylemleri içerse de, siyasal bir katılım biçimidir. Terörü, siyasal bir katılım biçimi olarak değerlendirildiğinde terörün yasal ve yasal olmayan katılım türlerinin bulunduğu ve terörün de yasal olmayan katılım biçimlerinden birisi olduğu sonucuna varılabilir. Terör; baskı, cebir, şiddet, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyeti'nin varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü eylemlerdir. Terörist eylem, bir toplumun değerlerine zarar veren çeşitli faaliyetleri içine alan; ilgili toplumda devlet güç ve otoritesini zaafa uğratarak o toplumu içten çökertme hedefine yönelik bir sosyal sapma davranışıdır. Terör huzurun, asayişin bozulmasıdır, terörist huzuru, asayişi bozandır. Aslında ilk terör eylemİblis 'in, Hz. Adem ve Hz. Havva arasında geçen ihtilaf ve onları kandırmaya kadar dayanır. Yeryüzünde ise ilk terör eylemi Hz. Adem'in oğullarından Kabil'in Hz. Habil'i öldürmesine, yeryüzünde ilk kanın dökülmesine kadar gider. Yani terör dünya hayatı ile başlayıp bugüne kadar devam etmiş, yarın da, kıyamet kopana kadar da devam edecektir. Terör dün vardı. Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar da terör ve terörist kavramlarından söz etmek mümkündür. Cumhuriyet sonrasında dondurulan çok partililik 1940-1950'li yıllarda demokrasi ile hız kazanmış ise de o dönemdeki anlaşılamamaya, reddetmeye, baskıya, bir ülkenin Başbakanı olan Merhum Menderesi ve Bakanlarını; Adnan Polatkan ve Rüştü Zorlu gibi demokrasi ve insan hakları şehitlerini ebediyete uğramaya vesile olmuştur. Bundan sonraki dönemlerde dış müdahale ve özellikle de müttefikimiz!AB-D, Rusya, İsrail, İngiltere, bazı komşu ülkelerin de kışkırtmaları ile sağ-sol, Alevi-Sünni, Kürt-Türk, laik-anti laik, çağdaş-mürteci(gerici) gibi kamplaşma ve siyasi müdahalelerle adeta kardeşi kardeşe kırdırarak sonuçta muhtıra, darbe dönemleri ile sistem sanki kendi çocuklarını ve gençlerinin adeta canına kıydı, hatta onları telef etti. Terör örgütleri de yoğun bir şekilde Türkiye'nin bir başka baş belası olmaya başladı. Sağ-sol, Alevi-Sünni gibi ayrıştırmalar yeterince etkili olmadığından olacak ki malum devletler, özellikle müttefikimiz AB-D Çorum ve Kahramanmaraş olaylarından zevk alarak, ama aynı zamanda yetersiz kabul ederek ayrışma ve bölünmeyi hızlandırarak farklı isimlerle terörü canlı ve yoğun tutarak devreye Türk-Kürt ayrıştırmasını koydular. Bu yara ile birlikte laik-anti laik, çağdaş-mürteci kavramları terör adına daha fazla konuşulacak konuların başında gelecektir. Hatta Kürt konusu hala konuşulmaktadır. Terör, siyasal şiddeti kullanma biçimlerinden birisidir. Türkiye'de karşılaşılan terör; bir güvenlik sorunu olmanın çok ötesinde, toplumsal yapıda; siyasal kültürde, kamu yönetiminde, eğitimde ve ekonomik yapıda derin kökleri bulunan bir toplumsal bunalımdır denilebilir. Ayrıca tarihin her döneminde, üzerinde ya da yakın çevresinde çok yönlü çıkar ve güç çatışmalarına sahne olan ülkemizin, teröre sürekli olarak hedef olmasında genel olarak iç ve dış bazı etkenlerin rol oynadığı söylenebilir. Bu doğrultuda, Türkiye'de terörün nedenlerini; iç ve dış nedenler olmak üzere ikiye ayırmak daha doğru bir yaklaşım olur. Türkiye'de terör dendiğinde; terörizmin dış kaynaklarının, genel ifadeyle; Müslüman ve Gayri Müslimlerin kavgası, ülkemizin jeopolitik-jeostratejik konumu, vatandaşlarımızın terörü daha çok dış kaynaklı görerek içimizdeki hainlerle iş birliği yapılarak dış güçlerin bizi yıkmak için yürüttüğü faaliyetler olarak algılanmaktadır. Eğitim, idari, siyasi, politik, sosyal, psikolojik, ekonomik, sosyal, kültürel, inanç… gibi birçok nedeni, ya da kaynağı söz konusudur. Yani meydana geliş biçimi, neden kaynaklandığı da önem arz eden bir husustur. Bununla birlikte az da olsa deyim ve atasözlerdeki önyargı da kısmen de olsa terörde etkili olmaktadır. -Avusturya'nın kırsal kesimlerinde çocukların “Hava çoktan karardı. Türkler geliyor. Türkler geliyor.” diye tekerleme söylemesi, -Ermenicede, Türk sözü birinin aptallığını sorgulamak için “Sen Türk müsün?” Kirli, düzensiz bir evi ima etmek için “Bir Türk'ün evine benziyor” sözleri kullanılması, -Fransızcada kaba ve acımasız insanları belirtmek için “Gerçek bir Türk” deyimi kullanılması, -İspanyolcada, biriyle ilgili küçük düşürücü bir yorum yapmak istediğinde “Türk” diye seslenilmesi, -İtalyancada “Türk gibi pis kokmak” deyiminin sıklıkla kullanılması, -Kıbrıs Rum Cumhuriyeti'nde askerlere uygun adım yürüme eğitimi verilirken söyletilen “En iyi Türk, ölü Türk” sloganı Türk ırkının imajının zedelendiğinin göstergesidir. Türkiye; Avrupa, Asya ve Afrika kıtalarının birleştiği noktada bir köprü durumunda, dünya güç dengesini etkileyebilecek sürekli ve çok yönlü çıkar ve güç çatışmalarına sahne olan, Ortadoğu'daki petrol kaynaklarına yakınlığı ve Orta Asya'daki Türk devletleri ile entegre olabilme avantajı nedeniyle önemli bir jeopolitik ve jeostratejik konuma sahiptir. Bir ülke düşünün ki hem Ortadoğulu, hem Asyalı, hem Avrupalı, hem de Müslüman… Bölgede cumhuriyet ve demokrasi ile idare edilen, tek Müslüman ülke olan Türkiye, yetmiş milyonluk nüfus potansiyeli, zengin yeraltı ve yerüstü kaynakları, ayrıca her geçen gün gelişmekte olan ekonomik ve teknolojik gücü ile bölgede mevcut politik, askeri ve ekonomik dengeyi bulunduğu tarafa kazandırabilecek milli güce ve coğrafyaya sahip bir bölge devletidir. Türkiye; Dünyada kendi kaynaklarından karşılayabilen ve ihtiyaç fazlası ürün sağlayabilen nadir ülkelerden biridir. İşte Türkiye, jeopolitik konumu, coğrafi özellikleri nedeniyle bazı bedeller ödemek durumunda kalıyor. Türkiye için yalnızca coğrafyasıyla ödenen bir bedel söz konusu değil, tarihin gördüğü son imparatorluğun mirasçısı olması ve Batı uygarlığının sorunlu coğrafyaları ile komşu olması da Türkiye üzerine planların eksik olmamasına neden oluyor. Türkiye, özellikle 1970 yılından başlayarak 1985 sonrasında hızla artarak yoğunlaşan yeni bir terör dalgası ile birlikte yaşamaya başlamıştır. Bir noktada 1970 ve sonrası Türkiye'de terör için bir dönüm noktasıdır denilebilir. Burada daha çok yurt dışındaki büyükelçiliklerimizi hedef alan Ermeni terör örgütü ASALA ile ilgili birkaç kelam etmek gerekirse; ASALA'nın 1975 yılında Lübnan iç savaşında, Beyrut'ta Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'nin yardımı ile Agop Agopyan tarafından kurulduğu tarihi kayıtlarda yazmaktadır. ASALA ve diğer ermeni örgütlere bağlı teröristlerin eylemleri sonucunda 21 değişik ülkede yüzün üzerinde silahlı ve bombalı saldırıda 42 Türk Diplomatın öldürüldüğü söylenmektedir. ASALA'nın PKK terör örgütü ile işbirliği yaptığı da belgelerle (Ali Özoğlu, ASALA-PKK(2005), Toplumsal Dönüşüm Yayınları ve http://tr.wikipedia.org/wiki/ASALA#cite_note-19) ispatlanmıştır. 1985 sonrasında ASALA eylemlerine rastlanmıyor. Bunun nedeni, Türk gizli servisinin ASALA'ya yönelik 1980 sonrasında yaptığı gizli eylemlerdir. Tekrar belirtmek gerekirse Türkiye'de 1970 terör adına farklı bir sayfa olarak değerlendirilmelidir.

Tüm Yazılar için Tıklayınız