Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 2

  • Kişisel           : 379177

  • Toplam         : 3405992

Köşe Yazarı › Ahmet ÖZYANIK › 15 TEMMUZ BİR MİLATTIR
8490 kez okundu
23/08/2016

Ahmet ÖZYANIK / 15 TEMMUZ BİR MİLATTIR


11 Eylül nasıl ABD için bir milat olduysa, 15 Temmuz da Türkiye için bir milattır.

ABD 11 eylül saldırılarından sonra küresel ölçekte terörle mücadelede yeni bir konsepte geçti. Yeni konsepti, “artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” sözleri ile dünyaya kabul ettirdiler… 11 eylül Olaylarının kendisi kadar, gerçekleşme biçimi tartışmalı da olsa ABD nin öfkesinin karşısında kimse duramadı. Irak’ı işgal için kanıt göstermeye ihtiyacı olmasa bile (daha sonra kanıtları olmadığı anlaşılan) kanıtlara pek çok devlet adamı inanmış, Irak işgalini meşrulaştırmıştı.

Doğu blokunun parçalanması ile birlikte arayışa giren batı için yeni hedef islam coğrafyası olmuş, halkı Müslüman olan ülkeler için ılımlı islam ve radikal islam eksenleri tanımlanarak, yeni düşman olarak “radikal islam!” seçilmiştir. Afganistanda SSCB ye karşı silahlandırılan halkın motivasyonu cihad olmuş, İran devrimi ile birlikte dünya Müslümanlarının dilinden cihad şakıları dillendirilmeye başlanmış, mücahitler ve şehadet kavramlarına yeni anlamlar yüklenmeye başlamıştı. Ta ki, mücahitler arsından “EL-KAİDE” çıkıncaya kadar.. EL-KAİDE ile birlikte yeni düşman ete kemiğe bürünmüş, Afganistan’dan sonra Irak’ın işgali ile başlayan yıkım ve destabilizasyon süreci, kısa sürede ortadoğuyu hallaç pamuğuna çevirerek bu güne gelinmiştir.

Yeni nesil pek bilmese de taş ustaları inşaata başlarken önce köşe taşlarını yerleştirirler. Köşe taşları, duvarın sağlamlığı kadar hem dikey hem da yatayda ölçü alınmasını sağlar Bina köşe taşları üzerinde yükselir. Ortadoğunun köşe taşları da Türkiye, Mısır ve İran’dır. Mısır’ın düşürülmesinden sonra, Suriye’de yoğunlaşan ve uzatılan iç savaşın bir sonraki adımlarının İran ve Türkiye’nin olduğu herkesin malumudur.. İran’ın, Irak ve nükleer müzakereler ekseninde gerçekleştirdiği taktik hamleler ile kendine yönelen tehdidi ertelemişe benziyor (15 Temmuz gecesi İran yönetiminin sabaha kadar uyumadığını da hatırlamakta fayda var). Gittikçe batının öfkesini köpürten ancak dize getirilemeyen Türkiye’ye yönelik, 15 temmuzda meş’um ve hain darbe ve işgal girişimi gerçekleşti. Ancak meş’um kalkışmanin milletçe püskürtülmesi neticesinde 80 milyonluk Türkiye ile birlikte yaklaşık bir milyarlık gönül coğrafyamız 16 Temmuzda bayram yaparken, müttefik ve dostlarımız! “nerde hata yaptık”larının muhasebesine başlamışlardı bile…

İç ve dış tehditlere karşı tüm üye ülkelerin savunmasını üstlenen NATO nun kanat ülkesi olan Türkiye’de “olan bitenden” habersiz olması ne kadar gerçekçi olduğu sorgulanıyor. Hem de son Nato zirvesinde soğuk karşılanan bir liderin ülkesinde meydana gelen darbe girişiminin Nato açısından izahı müşkül bir meseledir.… “Pek çok ülkede STK lar la çalışıyoruz” diyecek kadar cesur batılı liderlerin sözleri, Türkiye’de de kendileri için “elverişli” bir yapıyı kurdurdukları ve ihtiyaç halinde devreye sokmak için hazır beklettikleri 15 temmuz olayları ve sonrasındaki tavırları ile tasdik edilmiş oldu.. Uzun ve sofistike bir arka plana sahip bir sürece dayalı bu FETÖ yapılanmsaı, herkesi ve her kutsalı kullanarak elde ettikleri toplumsal meşruiyeti, ihtiyaç halinde efendilerinin emirlerini amade etmek içinmiş… Halk nezdinde, Bir STK ve hayır müessesesi olarak görünen, ancak Frankeştayn haline gelen FETÖ nün geçirdiği evreler ve üstlendiği fonksiyonlar incelendiğinde bu durum açıkça görülmektedir.

Ergenekon vb. kumpaslarından, Ak parti kapatma davalarına kadar, PKK ile mücadeleden kritik kişilerin infazına kadar pek çok “asimetrik” olaylarla güçlendirilen FETÖ ya mensup yargı ve güvenlik mensupları kadar, bu hadiselerin meydana gelmesinde de bu yapının izleri sorgulanmaya başlandı bile…
“Çevrecilik” motivasyonuyla başlatılan Gezi olaylarını ateşinin tutuşturduması, mücadele yöntemleri ve iktidar karşıtı noktaya vardırma çabalarındaki rollerini, 17/15 aralık sürecinde hedef alınan işadamları ve uhdelerindeki projelerden de kısmen anlaşılmıştı.

Netice olarak, “Yolsuzlukla mücadele” efsunuyla elde ettikleri toplumsal desteğe dayalı 17/25 Aralık örtülü darbe girişiminde elde edilemeyen sonucu, 15 temmuz meş’um ve mel’un kanlı darbe girişimi ile elde etmek istedikleri görülmektedir…

15 Temmuz, sadece meşru demokratik iktidara son verme kalkışması değil, aynı zamanda, ortadoğunun köşe taşlarından biri olan Türkiye’nin işgali ve parçalanması girişimi olduğu da izahtan vabestedir.

15 Temmuz meş’um ve mel’un kanlı darbe girişimi, Allah’ın yardımı ve inayeti ile Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip ERDOĞAN ‘ın dirayeti, Anadolu insanının yürekli duruşu ve emniyet ve ordunun şerefli mensuplarının “ölümüne” karşı durması ile 12 saatte püskürtülmüş oldu. Ülkemiz ve insanlık için yeni bir milat oldu. Elhamdülillah..

15 Temmuz gecesi bizler için ne kadar acıtıcı olsa da, sonrası bizler ve insanlık için yeni müjdeleri beraberinde getirmektedir. 15 Temmuzdan sonra Türkiye’de hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının batılı dostlarımız ! tarafından da anlaşılmış olması “acıtıcı” olsa gerek…

1- Türkiye’de 15 Temmuz’a kadar devam eden siyasi konsolidasyon çabalarının oluşturduğu toplumdaki siyasal ve sosyal parçalanma sona ermiş, yerini milli birlik ve bütünlüğe bırakmıştır. Yeni kapı mitingi ile tescillenmiştir.
2- Fert bazında Küresel ölçekte pompalanan tüketim kalıpları ve hayat anlayışının bir sonucu oluşan narsizm eğilimi ve haz maksimizasyonunun Türkiye de kalıcı olmadığı, insanlarımızın değil hazzı terk etmek, hatta hayatlarını seve seve feda edebilecek düzeyde vatan sevgisi, demokrasi, lidere bağlılık ve sadakat gibi pek çok değerin varlığı ortaya çıktı..
3- Darbe girişiminin fark edilmesi üzerine, marketler ve bankamatikler yerine, yangın söndürme refleksi ile, sokağa fırlayan kalabalığın bilinmedik bir şekilde senkronize hareket etmesi, kendilerine yönelen silahlar ve askeri araçları yağmalamamaları, askerleri linç etmemeleri, dünya demokrasi tarihi için de bir dönüm noktasıdır.
4- Darbe vb toplumsal kaotik durumların olağan sonucu olarak beklenen ekonomik krizin yaşanmaması, tam aksine vatandaşın ilk hafta içinde ülke döviz rezervinin neredeyse %10 kadar döviz bozdurması, milletin sadece askeri hareketliliği önlemekle sınırlı kalmadığı, aynı zamanda ülkenin diğer konularına da müzahir olduğu ortaya çıkmıştır.. Bunu bir ay boyunca, insanların trafikte, yolda, sosyal ortamlardaki beşeri münasebetlerinde de şahit olunmuştur.
5- Darbe girişiminin püskürtülmesinden sonra, borsa, havaalanları, uluslararası uçuşlar, fabrikalar vb. pek çok kamu ve özel sektöre ait kurumlar ve ekonomiye ait sistemler, çok hızlı bir şekilde normale dönebilme başarısını gösterebildiği dünyaya gösterilmiştir.
6- Darbe kalkışmasının püskürtülmesinden sonra devam eden demokrasi nöbetleri, yaşlısı, genci, kadını erkeği, çoluk çocuk ile birlikte tam bir şenlik havasına dönüştü. Darbeye karşı direnişte göz ardı edilen kişisel farklılaşmalar, bu nöbetlerle kalıcı hale gelmiştir. Herkesin gönlünde tutuşan “tek bayrak, tek devlet, tek vatan ve tek millet” algısı, demokrasi nöbetlerinde hayat buldu.
7- Hedeflerine ulaşamayan batılıların yaymaya çalıştığı “batı yanlısı darbeciler kaybetti, İslamcı! hükümet kazandı “ algısı, ülkedeki ve yurt dışındaki tüm siyasi eğilimler ve toplum dinamiğinden oluşan 5 milyonu Yenikapı da, toplamda 25 milyon insanın demokrasiden yana tavır koyması ile yıkılmıştır. Başka bir ifade ile Türkiye de farklılıklar üzerine sosyal mühendisliğin etkili olamayacağı ortaya çıkmıştır.
8- Demokratik seçimlerle iş başına gelen ve her girdiği seçimi kazanan sn. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’IN bir çağrısı ile, seven/sevmeyen, destekleyen/muhalif toplumun her kesiminden milyonların “ölümüne” sokağa dökülmesi, tankların karşısına dikilmesi Türkiye liderliğinin, otokratik ya da diktatoryal bir liderlik olmadığı, demokratik liderlik olduğunu dünyaya göstermiştir. Sn cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN’IN seçimde %52 oy almış olmasına karşı, darbe girişimi sonrası desteğinin %80 lere varmış olmasından da anlaşılmaktadır.
9- Bütün bunlar ve burada yer almayan pek çok husus, dünyaya özgürlüğü aşıladığına inanılan 68 kuşağından daha güçlü yeni bir kuşak ortaya çıkmıştır. Gelecek nesil artık 15 temmuz kuşağının hikayeleri ile büyüyecek… 2071 hedefiyle….

Kısaca 15 temmuzda,


  • Baskı ve Darbeye karşı demokrasi kazanmıştır.

  • Farklılıklar yerine hedefe odaklanma öne çıkmıştır.

  • Demokratik liderliğe sadakat ortaya çıkmıştır.

  • Yağma yerine fedakarlık ve dayanışma ruhu hakim olmuştur.

  • Millet olma şuuru hayat bulmuştur.

  • Darbecilerin korkak ve zayıf, sivil halkın cesur ve güçlü olduğu anlaşılmıştır.

  • Kısaca Türkiye’de demokrasinin ve kurumların güçlü olduğu Dünyaya ilan edilmiştir.

  • 15 temmuz ülkemizin 2071 hedeflerine ivme kazandırılmıştır.



2023,2053 ve 2071 hedeflerini gerçekleştirme görevi, top yekün hepimizindir…

Tüm Yazılar için Tıklayınız