Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 2

  • Kişisel           : 379057

  • Toplam         : 3405791

Köşe Yazarı › Mehmet MEMDOĞLU › Hangi Demirtaş?...
3560 kez okundu
14/04/2016

Mehmet MEMDOĞLU / Hangi Demirtaş?...


HDP ve geldiği gelenekteki tüm partiler, yıllarca Kürtler adına siyaset yaptıklarını iddia etmelerine rağmen, kendi iradelerini PKK ve Kandil’e teslim ederek, Türkiye’yi tehdit eden bu yapıdan ve silahtan medet umdular. Hatta HDP daha da ileri giderek, değiştiğini, Türkiyelileştiğini (!) ve Türkiye partisi olduğu söyledi. Ne yazık ki bunların hepsi söylemde kaldı.

HDP; Sur, Cizre, Silopi, Nusaybin, İdil ve Yüksekova’daki hendek ve barikat stratejisiyle Kürtlere hayatı zehir eden uluslararası üst aklın ürünü PKK’nın, başta bölge insanı olmak üzere Türkiye’ye verdiği zararın büyüklüğünü nihayet görmeye başladı. Ve Umarız Demirtaş bir kez daha takiye yapmıyordur.

Halkların Demokratik Partisi Eşgenel Başkanı Selahattin Demirtaş, Almanya'nın başkenti Berlin'de düzenlenen bir toplantıdaki açıklamalarıyla bir kez daha Türkiye gündemine oturdu. Demirtaş: “Barış Süreci’ne Türkiye’nin doğusunda ve batısında büyük destek vardı. Bizim hatamız barış görüşmelerini şeffaf şekilde topluma mal edememek oldu. Aynı şekilde Parlamento’nun da sürecin arkasında olması gerekiyordu. Barış Süreci’ni bir kişinin inisiyatifine bırakmış olmak da bir hataydı… PKK neden strateji değiştirdi; bunu onlara sormak lazım. Biz demokratik bir partiyiz ve şiddetin her türlüsünü reddediyoruz. Hendek savaşları kamu güvenliğini tehdit etti ve şiddeti tırmandırdı. Fakat bunlar diyalogla çözülmeli. Tankla, topla tüfekle değil" dedikten sonra “Özerklik ilan edilerek bir sonuç elde edilemeyeceğine” dikkat çekmiş.

Selahattin Demirtaş bu açıklamayı yapmadan önce neler söylemişti?

Demirtaş, 22 Aralık 2015 tarihinde: “Suriye’de halkına karşı tank kullanan yönetim meşru değil’ diyen hükümet bugün kendi ilçelerine tank sokmuş halkına tank atışı havan topu atışı yapıyor… Cizre’de, Silopi’de mesele gerçekten 10-20-30 PKK’lı olsaydı şimdiye kadar çözülmüş olmaz mıydı? Halk bu öz yönetimin arkasında olduğu için hepsi hedef haline getirilmiş. Ortada 3-5 çapulcu terörist yok. Ortada halk olarak kabul edilmemiş bir topluluğun hak talebi var. Devletin bu hak talebine karşı tankla topla saldırısı var. Hendekler ondan sonra ortaya çıktı… Bugün Kürtlerin küçümsediğiniz barikat, hendek dediğiniz şey darbeye karşı direniştir. Darbe yapılmıştır” sözleriyle, PKK’nın hendek ve barikat stratejisini meşru görmüştü.

01 Ocak 2016 tarihinde “Burada önemli olan Kürtlerin kendi öz güçleriyle ne kadar ayakta kalacaklarıdır… Uluslararası dengelere güvenerek Kürtlerin kendiliğinden statü elde etmesini beklemek saflık olur. Kürtlerin böyle bir saflık içinde olmadığını görüyorum ve buna güvenerek diyorum ki, Kürtler açısından hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır” ifadesiyle, KCK’nın Suriye yapılanması PYD’nın Suriye’de elde ettiği statü ve oluşturduğu kantonların benzerlerini Türkiye’de de oluşturma beklentisi içerisine girmişti.

06 Ocak 2016 tarihinde:  "Başbakan güvenlik güçlerinin alnından öptüğünü söyledi. Ben de bu zulmün karşısında dik duranların alnından değil ellerinden öpüyorum"  sözüyle, hendek stratejisine sahip çıkmış, kamu düzenini ve halkın huzurunu ifsat eden YPS’lileri yüceltmişti.

31 Ocak 2016 tarihinde: “Kürtler çaresiz ve perişan olduğundan değil. Beni bağışlasınlar ama şu anda çaresizliği ve umutsuzluğu yaşayan Türkiye'nin batısıdır. Hep birlikte direniş umudunu büyütmemiz lazım"  diyerek, Kandil’in“devrimci halk savaşı”stratejisi saçmalığına “Kandilvari”bir ifadeyle desteklemişti.

03 Şubat 2016 tahinde: "10 Ekim'de Ankara’nın göbeğinde mitingimizde bomba patlattılar ve 104 kardeşimizi orada katlettiler. Şimdi bütün bu acılara rağmen Diyarbakır, Suruç, Ankara patlamalarına ve katliamlarına rağmen asla dilimizden barış mesajlarını düşürmedik. 'Ahlaken, vicdanen, siyaseten doğru olan çözüm yolu masadır' dedik. Hendekmiş, barikatmış inanın ki bunlar bahane, bir günde çözülür. Altı aydır kapatamadığınız hendekler bir günde Sayın Öcalan’ın mesajıyla çözülür. Bir barış mesajıyla onların hepsi kapanır. Müzakere, diyalog kapısıyla onların hepsi çözülür" diyerek, barışın önündeki engelin devlet olduğunu ima etmiş, halkın seçmiş olduğu ve legal alanda siyaset yapan bir partinin genel başkanı sıfatıyla, çözümün adresi olarak bir kez daha Öcalan’ı göstermişti.

Ey Demirtaş!

Almanya’daki açıklamalarını, bölgenin zengin ve kadim tarihinin yok edilmesine sebep olan PKK’nın özyönetim saçmalığı ilanından önce, şehirleri cephaneliğe dönüştürmesine seyirci kalmadan önce yapsaydınız ya.

Bu ifadelerinizi Türkiye’nin barışını hendeklere gömen PKK’nın ateşine, su yerine benzin taşımadan önce dile getirseydiniz ya.

Bu duruşunuzu, yüz binlerce insanın yerlerinden ve yurtlarından göç ederek, PKK’nın oluşturduğu hendek anaforunda kaybolmasına seyirci kalmadan önce sergileseydiniz ya.

Yine, uluslararası kurumlardan Türkiye’ye baskı yapmalarını istemek yerine, silah bırakması için PKK’ya baskı yapmalarını talep etseydiniz ya.

Bu açıklamanızı, Kürtleri “seküler” bir anlayışın çizgisine dönüştürmeyi hedeflemiş Türk solunun fosilleşmiş artıklarına teslim etmeden önce yapsaydınız.

Şimdiye kadar aklınız neredeydi? Eskilerin “Bade harab ul basra” demesi gibi, yaşanan bunca ölüm ve yıkımlardan sonra mı aklınız başınıza geldi?

Siyasi hayatınız, hep çelişkiler yumağı mı olacak?...

Tüm Yazılar için Tıklayınız