Teleferiği ile Uludağ’ı, Estergon Kalesi ile Osmanlı’yı, Şelaleleri ile Akdeniz’i kendine örnek alan Başkentin güzel ilçesi Keçiören’de deyim yerinde ise bir Elazığ geçti.
7 Şubat Perşembe Akşamı Keçiören Halil İbrahim Sofrasında Hemşerilerimiz, 20. ve 21. Dönem Milletvekillerimiz Prof. Dr. Latif Öztek ve Prof. Dr. Sacit Günbey’in çocuklarının evlilikleri birçok Elazığlıyı bir araya getirdiği gibi ahengi, ritmi ile farkı fark ettiren Harput Musikisi, duyguların tercümanı, hislerin coşkusu ile Elazığ’ın ayak sesi perşembeden cumanın gelişini haber vermişti sanki.
8 Şubat Cuma Akşamı da Keçiören Belediyesi Tepebaşı Huzur Konser Salonunda Elazığlılar Gecesi düzenlendi. Aslında birkaç hafta önce Elazığlılar Gecesi ile ilgili tanıtımlar, ilanlar belirli yerlere yazılarak duyurulmaya çalışılmıştı. Ankara, Elazığlılar Gecesine ev sahipliği her yıl yapıyordu. Ama bu defa Keçiören ön plandaydı.
Ve Keçiören Belediyesi Huzurevi Salonunda coşkulu bir gece. İğne atılsa yere düşmez bir kalabalık, insanlar adeta üst üste yapış yapış, koltuk araları ek sandalyelerle dolu, sahne arkası izleyicilerle dolu, ara salona taşan kalabalık, bir o kadar da sinirli bir şekilde söylenerek geriye dönen hemşerilerimiz!
Yaklaşık dört yüz kişiden oluşan salonda, bir o kadar ayakta duranlar ve geri gidenler!
Hemşerilerimizle selamlaşma ve ayaküstü sohbet sonrası adım adım da olsa nitekim sahneye yaklaşma fırsatını yakalayarak aslen Elazığlı olan, Elazığ Sevdalısı Keçiören’in ve Elazığlıların Paşa Abisi ile Elazığ’ı teneffüs etme şansını yakaladık. Aşina göz, tanıdık sima Sayın Bünyamin Eroğlu her zamanki canlılığı ve içtenliği ile Kürsübaşı ile Harput’tan, Elazığ’dan gelen musikinin değişik tat ve deseninden esintilerle kulaklara, gönüllere nağmeler gönderiyordu. Salonda sahneye eşlik edenler, tempo tutanlar ve alkışlayanlar tablonun renkli bir başka köşesi idi. Kültür Bakanlığı Sanatçıları ile kendi ifadesi ile seksen yaşında olan ve beş yaşında musikiye başlayan eskimez ses, Harput Musikisinin Tasalı’sı, Lokman Ağabey’in geceye ayrı bir renk katması da oldukça anlamlıydı.
Keçiören ve Ankara’da düzenlenen etkinlikler denilince genellikle çevre iller akla gelir. Ama bu defa Harput, Elazığ misafir edilmişti Başkentin güzel ilçesine. Sayın Eroğlu’nun yer yer nükteleri; “çok samimi bir şekilde, iç içeyiz. Ama Sayın Belediye Başkanının bundan sonraki organizasyonları büyük bir yerde yapması teklifi de birçok kişinin kanaatini ifade eder gibiydi.
İşbirliği, organizasyon örneği olan faaliyetin mimarlarının Keçiören, Elazığ Belediye Başkanları ile merkezi Ankara’da bulunan Elazığ Harput Kültür Derneğinin olduğu biraz zor okundu. Bu arada Elazığ’ın yetiştirdiği evlatların katkısını, Keçiören Kaymakamı ve Emniyet Müdürünün evsahipliği de ayrı bir güzellikti. Organizasyonda aksaklıkların, eksikliklerin olduğu doğru. Ama buna rağmen bu kadar kalabalık ve coşku da ilgililerce iyi bir şekilde okunmuş olacak ki Keçiören Belediye Başkanı “ Bir Harput hayranı olarak burayı dolduracağımızı bile tahmin etmiyordum, ancak bundan sonraki organizasyonları Yunus Emre Kültür Merkezi veya Halil İbrahim Sofrasında yapacağız.” sözü sanki aynı zamanda bir müjde gibiydi. Hele hele bu organizasyonun Keçiören’de, Ankara’da ve medyada yer bulması bir Elazığlı olarak duygulandıran bir olay. Çünkü Elazığ beni heyecanlandırıyor. E ile başlayan bazı konuşmalar bana memleketimi hatırlatıyor, kulağımda Elazığ ifadesini duyuyor gibi oluyorum.
Elazığ için ifade etmeye çalıştığımız önemli kavramlardan bir tanesidir tanıtım, reklam, anlatabilme, anlaşılabilme, tanınabilme. Bazen çok ciddi masraf ve zahmetle tanıtımlar yapılır. Üzücü olan da bu kadar özveriye rağmen de istenilen sonucun alınamamasıdır. Bazen de samimi olan basit bazı masrafı çok olmayan faaliyetler tanıtım için çok anlamlı olur.
Önemle şunu hep vurgulamaya çalıştık. Elazığ; özeldir, güzeldir, geniş bir potansiyele sahiptir, değişebilir, gelişebilir özelliktedir diye. Ancak bütün bunlarla öğünmek ve bu öğeleri geliştirmemek, verim almamak doğru bir yaklaşım tarzı olmasa gerek.
Evet. Elazığ, kendisini anlatabilmeli, anlaşılabilmeli, kendine özgü mal ve hizmetlerine patentlerle sahip çıkmalı ve Elazığ ismi ile olduğu gibi birçok alanda marka olmalı. Bu anlamda da Elazığ; organizasyonlara, panellere, konferanslara, kurultaylara, festivallere, şenliklere ev sahipliği yapmalı. Elazığ, Keçiören’de olduğu gibi birçok yerde yapılacak organizasyonlarla hep kendini çok iyi bir şekilde anlatabilmelidir.
Elazığ’ı ön plana alan geceler, etkinlikler elbette çok önemlidir. Bu anlamda Elazığ için öğüneceğimiz birçok şeyimizin olduğu da doğrudur. Ancak sadece özlem duyulan bir memleketin müzik dokusu, platonik bir aşk ve “ orada bir köy var uzakta…”mantığı ile Elazığ’ı anmak, sevginin ve sahiplenmenin gerçek samimiyeti yansıtmamış olmasa gerek. Gerçek anlamda Elazığ’ı sevmek aynı zamanda mal ve hizmetin yatırıma dönüştürülerek memlekete bir şeyler katmakla mümkündür.
Bu anlamda Keçiören’de düzenlenen bu organizasyonu gerçekleştirenleri tebrik etmek, onore etmek gerekir. Bu organizasyonun Keçiören başlangıcı ile gelenekselleşmesini, bundan sonraki organizasyonun II. Geleneksel Elazığlılar Gecesi olarak devam etmesinin birçok Elazığlının kanaati olduğunu düşünüyorum.
Elazığ, harf, hece olarak Keçiören’de okunmaya başlandı. Bu okumanın cümle olarak bir araya getirilmesinin daha anlamlı ve örnek olacağı bir şans olarak algılanmalıdır.
BAŞSAĞLIĞI: Sayın Hüseyin Göktürk ve Mehmet Göktürk’ün vefat eden Kıymetli annelerine Yüce Allah’tan rahmet, kendileri başta olmak üzere kederli Göktürk Ailesine ve yakınlarına da sabırlar diliyorum.