MİLLİ BAYRAM OLSUN

Çanakkale sadece dokuz harf ve dört heceden ibaret değildir.

Çanakkale sadece dar bir bakış açısı ile kalıplara konularak dar mekânlara ve zamanlara hapsedilemez.

Çanakkale sadece birgün kutlanması gereken bir faaliyet değildir.

Çanakkale bir melhame-i kübradır, kıyametin kopmasıdır, top yekûn bir savaştır, kandır, gözyaşıdır, adeta ölüm kalım savaşıdır, fedakârlıktır, kahramanlıktır, yeniden ihya ve diriliştir… Çanakkale…

Ne kadar güzel şeyler söylense, methiyeler düzülse de Çanakkale tarif edilemez.

Çünkü Çanakkale ruhtur, imandır, vatan sevgisidir, şüheda ile omuz omuza olmaktır, elektronik çağında yaşanılan hadiseler karşısında dehşete düşmeden inanmaktır.

Çanakkale, meleklerin ve zaman mefhumunun ötesinde Resulullah (sav) ile saf tutmak ve buna da inanmakla samimi davranmaktır.

Dile kolay cephe arkasında inançlı bir analar ordusu var, yaşlılar en az gençler kadar heyecanlı, bıyıkları terleyenler orada. Ben neyim ki, kimim ki, bana ne,  neden ben gibi soruların arkasına saklanan bencil, bahane arayan ve havale eden bir anlayış yok Çanakkale’de. Bile bile ölüme koşarak giden kahraman bir ruh ve belli bir inancın sembolü orada. Dile kolay iki yüz elli üç bin vatan evladı şehadet şerbetini içmiş Çanakkale’de. Ağırlık ne kelime Kalemler bırakılmış ve okullar savaşa giden gençler nedeniyle bir kişi bile mezun edememiş!

Çanakkale’de ne arıyordu dünyanın dört bir yanındaki Hindular, Yahudiler, Yamyamlar, kıtlar ötesinden ne arıyordu ABD, Kanada, Avustralya ve diğerleri?

Çanakkale 1071’den 1453’e, oradan 1915’e yani Malazgirt’ten, İstanbul’un Fethine, ORADAN Çanakkale Zaferi ve Şehitlerimize uzanan bir yoldur. Tarihçiler 1071’den günümüze kadar yapılan 254 savaşın en büyüğünün Çanakkale Savaşının olduğunu söylerler.

İyi de bu anlamlı yolculuk, destan buradan nereye?

Bir Destan bir güne hapsedilemez, bir zafer bir günde yaşatılamaz.

Bir başka ifade ile bir Destan taçlandırılarak nasıl anlamlı bir şekilde ölümsüzleştirilebilir?

O halde...

18 Mart sadece Türkiye tarihi için değil, dünya tarihi için önemli bir gündür. Çanakkale, tozlanmış devasa içi adeta tılsım ve hakikatlerle dolu büyük bir kitaptır ve bu kitabın her satırına kadar okunması gerekmektedir. Bunun çok iyi bir şekilde müfredat ve özel programlarla adeta bir hayat tarzı haline getirilmelidir. Bunun için de tarihin seyrini bugüne taşımak için, yeni neslin ecdadını, vatanını tanıması için Çanakkale ziyaretleri gibi çalışmalar yıllık programlara alınarak bu anlamda çocuklar ve gençlerin bilinçlendirilmesi bir hayat tarzı haline getirilerek nesiller arası adeta bir köprü olunması yönünde adımlar atılmalıdır.

18 Mart ile ilgili olarak Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere Kültür, Gençlik ve Spor, Aile ve Sosyal Politikalar gibi ilgili Bakanlıklar ile birlikte yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlar konu ile ilgili sorumluluklar üstlenebilirler. Çocukların genel gelişimleri ile birlikte milli ve manevi değerlerini bilmesi ve yaşaması için de RTÜK ve TRT başta olmak üzere görsel ve yazılı medyaya ciddi sorumluluklar düştüğü bir hakikattir.

Değişik kurum ve kuruluşların 18 Mart ile ilgili duyarlılıkları, mesela ülke genelinde futbol ile ilgili müsabakalar öncesi saygı duruşu takdire şayan bir uygulamadır.

Çanakkale’nin her yönü ile ele alınması gereken büyük bir zafer olduğu elbette bir vakıadır.  Bugünün de sadece hatırlanması yeterli olmadığı gibi, bir noktada 23 Nisan, 19 Mayıs, 29 Ekim gibi tarihlerde kutlanılan Milli Bayramların 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitler Gününün Milli Bayram olarak kutlanması bu ülke insanın hakkı olduğu kadar ecdadın mirasını nesilden nesle aktarma adına da çok anlamlı olacağı belki de çoğunluğun düşünüp de ifade edemediği bir husustur. Lisanı hal ile belki de bir tercümanlık için ve böyle bir Destanın ölümsüz kalabilmesi için 18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ BİR MİLLİ BAYRAM OLSUN.