Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 1

  • Kişisel           : 386069

  • Toplam         : 3437943

Köşe Yazarı › Yücel CAN › İSTİKLAL RUHUNDAN, KARDEŞLİK SINIR TANIMAZ RUHUNA
8667 kez okundu
03/02/2015

Yücel CAN / İSTİKLAL RUHUNDAN, KARDEŞLİK SINIR TANIMAZ RUHUNA


İSTİKLAL RUHUNDAN, KARDEŞLİK SINIR TANIMAZ RUHUNA


Irak'ı Özgürleştirme Operasyonu, demokrasi ve insan hakları adına Irak’a yapılanlar; İnsanlara yapılan zulümler, katliamlar, tacizler, tecavüzler, göçler, hastalıklar, yaralanmalar, ölümlerin acısı izleri ve hafızalarda bıraktıkları silinmemişti, üstelik çok taze idi.


Ebu Gureyb'deki gariplikler, en geri kabilede yapılanlar daha utanç verici manzaraların hesabı sorulmamışken İHH’nın hazırladığı rapora göre,  Irak’ta işgalle 5 milyonu aşkın çocuk yetim, 1 milyon kadın dul, ambargo ve savaş sebebiyle ölen insan sayısının yaklaşık 2 milyonu bulduğu, savaşın başlangıcından bugüne kadar ölenlerin yüzde 75'ini sivillerin, yüzde 20'sini Iraklı polislerin öldürüldüğü bir gerçek ortadaydı.


UNHCR Nisan 2008 tarihli verilerine göre 4.7 milyon Iraklı yer değiştirmiş ti ki bu Irak nüfusunun %16’sıdır. 21Ekim  2011 tarihinde  ABD Başkanı  Obama yaptığı açıklamada ülkedeki  ABD askerlerinin  31 Aralık  2011'e kadar geri çekileceğini açıkladı. 15 Aralık 2011 tarihinde Bağdat'ta bulunan Amerikan Üssü'nden son Amerikan Bayrağı'nın indirilmesiyle savaş resmen sona ermiştir açıklaması yapılsa da bugün Irak Baba ve Oğul Bush’tan bu tarafa başta ABD ve İngiltere olmak üzere geride savaşla birlikte açlık, susuzluk, sağlık, barınma ve güvenlik gibi geride ciddi sıkıntılar bırakmıştır.


Evet, belki Irak’ta çocuklar başta olmak üzere insanlar öldürüldü ama asıl öldürülen ise insanlıktı.


Irak’a benzer bir başka vahşet daha vardı ki sanki hergün bizimle yaşıyor gibi ölen çocukların, Muhammed’in, hapishanede kalan babaya çocuğun haykırışı sadece Filistin kan ağlamıyordu. Ve 2000 öncesinde ölen Filistinlilerin sayısı 100bin civarı iken, 2000 yılında bu 4akam 10 bin, 2003 yılından sonra 4 bin civarlarına düşmüştür. Ankara nüfusuna yakın bir Filistin gün yok ki kan ağlamasın.


Bir ırkın, inancın yok edildiği, asimilasyon, kültürel emperyalizmin yaşandığı ve tarihin kiri sayfalarında Çin’in gizlediği 35 milyonun adeta yok edildiği, gün yok ki kan ağlamayan Doğu Türkistan…


Toplu mezarlarla 10 bin civarı insanın diri diri öldürülerek insanlık suçunun işlendiği Srebrenitsa…


İnsan olduklarını söyleye dilin varmadığı vahşet karşısındaki Myanmar-Burma…


Ta ötelerde üzeri kapatılan Afganistan, burnumuzun dibindeki Hocalı Katliamı ile Azerbaycan, Kırım…


Nedense hep aynı inanca, kültüre sahip coğrafya kan ağlıyor. Demokrasi, insan hakları adına aslan kesilenler tam bir zorba, insanlık katili, müstemlekeci zihniyet!


Şimdi sıra Suriye’de. Müslümanların kardeş olarak adeta izlediği, Türkiye’nin mücadelede zorlandığı Suriye’de. Suriye kan ağlıyor, savaş suçu işleniyor burnumuzun dibinde.


Kendi alemimizde fikrimize göre önyargılarımızın kelepçesinde duygularımız giderek körleşiyor, insanlıktan da ne kadar uzaklaşıyoruz hem de farkında olmadan. serif;">

Değerlendirmeler yapıyoruz kendi kendimize. Dün iki ülke Başbakanı birlikte poz verirken şimdi mi kötü oldu diye sorgulamalarda bulunuyoruz. Birbirimizi şikâyet eder, yargılar gibi değişik fotoğraflarda kafaları karıştıran karelerde fotoğraf pozları veriyoruz. Suriye'nin iç işi bize ne diyoruz? Birşeyler değişsin diye Rusya'nın, Amerika'nın, Çin'in, İngiltere'nin, Almanya'nın, Fransa'nın dudak hareketlerinde Suriye ile ilgili ümitler peşinde koşuyoruz. Olmuyor, Türkiye'yi suçluyoruz.


Bu arada Dünyanın Süper Denge Güçleri Suriye'de silahlarına Müslümanları yem ediyor, adeta güç denemesinde bulunuyorlar, birbirlerini sınıyorlar, geleceğin provasını yapıyorlar sanki. Silahlar susmuyor, gürültü kesilmiyor, dumandan, pis kokudan geçilmiyor buralarda. Nerede mi?


Suriye'de. Çocukların artık oynamaktan korktuğu, silah seslerinden ürktüğü Suriye'de sokakları şenlendiren çocuk sesleri yok artık. Buradaki çocukların hayatında oyun, oyuncak yok.
Hanımlar, akşama sağ gelemeyecek eşlerinin neden gelmediği ile ilgili çocuklarını kandırmak, oyalamak için senaryolar yazıyor sanki. Buradaki anaların gözyaşları dinmiyor. Burada aile diye bir mefhum kalmamış. Zulüm, istibdat, kan ve gözyaşı burada bir başka acının hüzün kareleri ile dolu.


Suriye'de şımarık küstahlıkların karşısında hayvana gösterilmeyen şefkatin bile esirgendiği körpe yavrular, suçsuz insanlar kahpe silahların sadece kurbanları olmuyor. İnsanlık adeta can çekişiyor Suriye'nin kanlı topraklarında.


Vatanından kaçmak zorunda kalanları başka sıkıntılar bekliyor artık. Mayınlar, kahpe kurşunlar karşısında geride kalanlar kendini kardeş Ülke Türkiye ve diğer komşu ülkelerin kucağında görüyorlar.


Bir bakıyorsunuz Türkiye'de küçük bir Suriye doğmuş sanki. Neredeyse Türkiye'de hiç bir il kalmamış ki Suriyeli'nin ayağı değmemiş olsun. Kirli, üstleri ince, elbiselerinden Suriyeli olduğu belli olan bu insanların halleri içler acısı.


Kimileri varsın bunun gibi muhtaçlar Türkiye'de varken, Suriyeliye sırt çevirsin, horlasın ne önemi var!


Bizim inancımızda Müslüman Müslüman’ın kardeşidir, Ensar ve Muhacir gibi herşeyini paylaşan tarihimizde örnekler var, bizim inancımızda, kültürümüzde aman dileyene silah kalkmaz, yardım isteyen reddedilmez, misafire de ikram edilir.


İnancımız ve Sizden aldığımız destekle Suriye'den Türkiye'mize insanlar akın akın gelmeye başladığından beri bir sivil toplum kuruluşu olarak İDARECİ VE BÜROKRATLAR BİRLİĞİ olarak KARDEŞLİK SINIR TANIMAZ KAMPANYASI ile bir bitmeyen bir yarış başlattık ve bu yarışımız hala devam etmektedir. 


Sağ elinizin verdiğini sol elinizin görmesini isteyen hayırları yürütmek istiyorsanız öncelikle Ülkemizde yaşayan Suriyeli Kardeşlerimiz için KARDEŞLİK SINIR TANIMAZ KAMPANYAMIZA maddi ve manevi desteklerinizi bekliyoruz.


Uluslararası yardım kuruluşu  Save The Children Örgütünün  Suriye raporuna göre, Mart 2011'de başlayan çatışmalarda hayatını kaybeden çocukların sayısı 10 bini aşmış durumda. Bunların arasında keskin nişancı ateşiyle vurulanlar ve salgın hastalıktan ölenler de var. 1,2 milyondan fazla çocuk çatışmalardan kaçıp komşu ülkelere sığınmış halde. Ülke  serif;">içinde kalıp da acil insani yardıma muhtaç olan çocukların sayısı ise 4,3 milyon.


Evet, bu tablo insanı inciten bir tablo. Artık Başkent de Suriyelilere yabancı değil. Kim yağmurun, tozun, kötü hava şartlarının altında vatanından kopup ta Ankaralara gelir ki?


Evet, ne kadar empati yapabiliyoruz, kendimizi de aynı durumu yaşama ile değerlendirebiliyoruz acaba?


Bazılarımız Türkiye herkese neden kucak açıyor acaba, hatta sosyal medyada Ukrayna’ya da kucak açalım diye alaylı da yaklaşabiliyor, sahi ne kadar doğru?


İnsan güçlüye, kendini koruyacağına sığınır. Bu bizim inancımızda, kültürümüzde tarihimizde var. Selçuklu’da da Osmanlı’da da bu böyleydi. Hatta yabancı ülke idarecileri bile bu anlamda bizden önceki devletlerimize sığınmışlardır. Türkiye neden olmasın?


Peki, başka nasıl bu zilletten kurtulmak mümkün olabilir acaba?


Önce içimizdeki nefsi savaşı kazanarak yardımcı olma ruhuyla sonra; Kuvay-ı Milliye, İstiklal Savaşı, İstiklal Marşındaki ruhla ve İttihadı İslam ruhuyla.


Gelin bu çağrıya, İdareci ve Bürokratlar Birliği Derneğinin çağrısına kulak verelim!


KARDEŞLİK SINIR TANIMAZ diyelim ve biz de bir kardeş edinelim.


 

Tüm Yazılar için Tıklayınız