Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 1

  • Kişisel           : 386090

  • Toplam         : 3439320

Köşe Yazarı › Yücel CAN › ÖNCE SURİYE’Yİ TANIYABİLMEK…
7992 kez okundu
01/07/2016

Yücel CAN / ÖNCE SURİYE’Yİ TANIYABİLMEK…


Azerbaycan, Filistin, Bosna, Afganistan, Irak, Doğu Türkistan, Suriye isimleri zikredildiğinde belki de akıllara ilk gelen, kalbi mahzun eden, yüzlerin buruşmasına, göz ve gönül gözyaşlarının hiç dinmediği vahşet, zulüm, kan, savaş, ölümlerle gözler önünde hiç gitmeyen insanlığın adeta can çekiştiği kanlı topraklardaki semaya yükselen feryatlar, çığlıkların söz konusu olduğu manzaralardır.


Sadece bu topraklar mı?


Cezayir, Mısır, Yemen, Libya, Lübnan… say sayabilirsen değişik İslam ülkeleri çeşitli sıkıntılar yaşıyor veya bu ülkelere yaşattırılıyor. O kadar İslam Ülkesi arasında sıkışan, tek bir Yahudi Ülkesi olan ve değişik hilelerle zulmün en belirgin adresi İsrail oldukça mutlu.


Türkiye’nin de son yıllardaki yükselişi büyük tedirginliklere yola açmış olacak ki İsrail başta olmak üzere birçok Batılı Ülke, Türkiye’nin önünü kesmek, İslam Ülkeleri ile güçlenen ilişkileri önlemek için başta Türkiye içerisinde olmak üzere her türlü tefrika ve şiddeti adeta körüklüyor.


Daha çok insan hakları ve demokrasi(!) adına Irak’ta utanç dolusu manzaralar yaşanmış, bu zulüm, parçalanmışlık her yönüyle de devam ediyor. Neden hep bu kan ve gözyaşı daha çok Asya’da, Ortadoğu’da ve Afrika’da?


Ne hikmetse İslam Ülkeleri adeta kargaşanın, zulmün, gözyaşının, kanın, savaşın merkezi olmuş. Dünyanın en az gelişmiş 49 ülkesinin 22'si İslam ülkesi.


Üç dinin adeta merkezi olan, yeraltı ve yerüstü zengin kaynakları, ulaşım ağının merkezi olan Ortadoğu’da bitmeyen bu kargaşa, savaş tevafuk mu, yoksa sıradan mı, sıra kimde?


Ya Suriye?


Birçok devletin ayak izlerinin bulunduğu Suriye,1517'de Osmanlı egemenliğine girmiş ve tam 403 sene boyunca Osmanlı tarafından yönetilen bir ülke olup I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı yönetiminden çıkmıştır. Suriye,1920'den 1946'ya kadar Fransa yönetiminde kalmıştır. 1946'daki bağımsızlık ilanından sonra, 1949 yılında CIA destekli bir darbe ile demokratik hükûmet devrilmiş ve bunu iki ayrı darbe daha takip etmiştir. 1954 yılında bir halk isyanı ile askeri iktidar devrilmiş ve iktidar sivillere geçmiştir; 1958 Şubatında Suriye, Mısır ile Birleşik Arap Cumhuriyeti'ni kurulmuştur. Ama bu birliktelik, ancak üç yıl sürmüş ve iki ülke 1961 yılında birbirinden ayrılmışlardır. 1958 yılından 1961 yılına kadar Mısır'la süren kısa bir birleşme deneyimi sırasında Suriye'nin parlamenter sistemi son derece merkezi bir başkanlık sistemi ile ikame edilmiştir. 1963 yılında Suriye Baas Partisi bir darbe ile iktidarı ele geçirmiştir. 1966 yılında başka bir darbe ile partinin gelenekçi liderleri devrilmiştir. Bir ıslahı devrimle Savunma Bakanı General Hafız Esad, Kasım 1970 tarihinde gücü ele geçirerek Suriye Başbakanı olmuştur. Mart 1971 tarihinde Esad kendisini Başkan ilan etmiş ve 2000 yılındaki ölümüne kadar devam edecek olan Hafız Esad yönetimi başlamıştır. Bu tarihten itibaren Suriye Baas Partisi, Suriye'yi bir tek parti rejimi olarak idare etmiştir. Her ne kadar Suriye, 1963'ten beri ülke Baas Partisi tarafından yönetilmekte ise de devlet yönetiminin başında 1970 yılından itibaren Esed Ailesi bulunmaktadır. Hafız Esed bilfiil otuz yıl devletin en üst yetkilisi olarak devleti idare etmiştir.


Suriye Arap Cumhuriyeti, Ortadoğu'da LübnanİsrailÜrdünIrak ve Türkiye ile komşu bir ülkedir. Akdeniz'e kıyısı vardır. Başkenti Şam aynı zamanda en büyük şehirdir.


Suriye’yi çok kısa da olsa bu bilgilerle tanımak gerekir. Ama Hafız Esed Dönemini ayrı diğer dönem olan Beşşar Esed dönemini ayrı ayrı ele almakta fayda vardır.


Baba Esed döneminde Suriye, Altı Gün Savaşı'nda Tepelerini İsrail’e karşı kaybetmiştir. İsrail, 1981 yılında burayı, tek taraflı olarak ilhak etmiştir. Bu işgal, bugün halâ iki ülke arasında sorun olmaktadır. Baba Esed, komşu ülke Türkiye ile de samimi ilişkiler peşinde koşmak yerine başta PKK terör örgütü olmak üzere terör örgüt gruplarını Türkiye’ye karşı desteklemiş, hatta kendi ülkesinde bu grupları barındırmıştır.


Esad ailesiŞii İslam'ın bir kolu olan, Suriye toplumunun tahminen %12'lik bir kısmını oluşturan Alevi azınlığa mensuptur. Suriye'nin toplam nüfusu resmi verilere göre 2004'te 17 milyon 921 bin kişiydi. HalepLazkiyeHumus diğer büyük şehirleridir.


Suriye etnik yapısı:% 77-83 Arap ,% 7-8 Kürt ,% 5-6 Türk ,% 2 Ermeni,% 1 Çerkez,% 1 diğer, ayrıca Filistinli ve Iraklı mülteciler.


Dini gruplar: Sünni (% 74), Nusayri (% 12), Hristiyan (% 10), Dürzî (% 3) ve az sayıda diğer Şiî İslami hizipler (İsmailiCaferi), çok az sayıda da Yahudi ve Yezidi.


 Aile, Suriye'nin güvenlik güçlerini sıkı bir kontrol ile elinde tutmuş ve bu yüzden ülkenin dörtte üçünü oluşturan Sünni çoğunluk üzerinde bir "dargınlığa" sebep olmuştur. Etnik azınlık olan Suriye Kürtleri de etnik ayrımcılık ve kültürel hakları ile anadilleri üzerindeki yasaklar sebebiyle protest bir tutum takınmış ve şikayetçi olmuşlardır.


Suriye'de insan hakları konusu uzun süre uluslararası organizasyonlar ve bağımsız kuruluşlar tarafından sert eleştirilere konu yapılmıştır. Ülke 1963 yılından itibaren olağanüstü hâl altında idare edilmiş ve bu durum, güvenlik güçlerine olağandışı tutuklama ve gözaltı yetkileri vermiştir. İnsan Hakları İzleme Örgütü Suriye Baas Partisi dışındaki tüm siyasi partilerin yasaklı olduğu ülke, serbest seçimlerin olmadığı bir tek parti rejimi görüntüsünü korumuştur.


Genel itibarı ile değerlendirmek gerekirse Suriye bazı yönleri ile Türkiye’ye benzer sıkıntıları yaşamaktadır. Tek partili dönem Suriye için 1963 yılı itibarı ile başlayıp hala devam etmektedir. Türkiye’de cumhuriyetin kuruluşundan itibaren var olan bu sıkıntı 1946 sonrası başlayan çok partili dönem talebi ile ülke Başbakanı ve bakanlarının idamlarına sebep olmuşsa da bazı sıkıntılara rağmen Türkiye çok partili dönem ile demokratik adımları daha hızlı atmıştır. Suriye’de ise yaklaşık elli yıldır demokrasiye aykırı olan tek partili dönem hala devam etmektedir. Diğer İslam Ülkelerinde olduğu gibi Suriye ve Türkiye’de dış baskı değişik şekillerde ülke yönetimine hakim olarak değişik dönemlerde inanç ve kültürel değerlere sahip kişiler dışlanarak öldürülmeleri mübah karşılanmış ise de Türkiye2de inanç ve kültürel değerler hususunda kendi vatandaşı ile barışma süreci Suriye için savaş anlamına gelmektedir.


Suriye ölümü ile Baba Hafız Esad iktidarının sona ermesi ve Oğul Beşşar’ın gelmesi Şam Baharı ile hürriyet, demokrasi ve insan hakları adına bir ümit olacağı düşünülüyorken haksız ve taraflı tutuklanmalar ile bu beklenti Ağustos 2001 tarihinde maalesef sona ermiştir. Üstelik hükümete karşı gelen yer ve kesimler ve çoğunlukla dindar Sünnilerin ikamet ettiği ülkenin fakir kesim her türlü saldırıların hedefi olarak bir noktada iç savaş ve buna bağlı sıkıntıların başlamasına neden olmuştur.


 


Tüm Yazılar için Tıklayınız