Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 1

  • Kişisel           : 386089

  • Toplam         : 3439148

Köşe Yazarı › Yücel CAN › TARTININ ÖLÇÜSÜ
6820 kez okundu
04/11/2013

Yücel CAN / TARTININ ÖLÇÜSÜ


Bir yandan kavlı leyyin olan, tatlı ve etkileyici orta yol tavsiye edilirken; diğer taraftan haksızlık karşısında dilsiz şeytan olunmaması emri ile diğer yandan zerre kadar hayır ve şerrin dikkate alınacağı emir buyurulurken bu tartının terazisini ayarlamak kolay olmasa gerek.




Düşünün Arap Yarımadasındaki yaşayışın tam tersine yeni hayat anlayışı ve inanç sistemi ile son Peygamberimiz H.z. Muhammed(S.A.V) ve son din İslam Dini ile her türlü zorluğun yaşandığı ve ilk hicrete zorlanan inançlı insanlar!


Sonuçta tarihin ve hafızanın bile silmeye gücü yetmeyeceği Bedir Savaşı…


Ama öyle ki saldırı, taarruz halinden Hendek savaşı ile savunmaya zorlayan bir Uhut Savaşı…


Hafızamızı yoklayarak biraz da günümüze göre yorumlanarak hatırlayalım bir Uhut Savaşını…


Savaşın taktikleri veriliyor, proje hazırlanıyor, strateji belirleniyor, lider; komutan diyor ki ne olursa olsun emir gelmeden savaş bitirilmeyecek, keyfi davranılmayacak, mevzi terk edilmeyecek, ganimet toplanması cazip gelmeyecek, ordu içten zaafa düşürülmeyecek, lidere itaat edilecek, bir yandan bazıları savaşırken, diğer yandan savaş içerisinde bulunanlar işin ganimet sarhoşluğuna düşmeyecek, sonuçta da mağlup olunmayıp galip gelinecek.


Peki ne oldu?


Ganimetler nefse hoş geldi, dünya malının cazibesinden keyfi uygulamalardaki mevziden ayrılmalar bir yandan bazıları canlarını feda ederken, diğer yandan bazıları da maalesef ganimet derdinde, lidere itaatsizlikteki ben merkezli keyfiyetin sonucunda mağlubiyetin herkese mal olmasına ve acısının, faturasının da umuma kaydı söz konusu oluyor. Dahası da var. Eşsiz liderin dişleri kırılıyor, vücudu yaralanıyor, dahası gönlü yaralanıyor. Yer ve gök şehadet şerbetini içen Hz. Hamza’ya ağlıyor.


Uhut, Müslümanların gözünde bir yaradır, hüzündür, geriye gitmedir. Uhut, vahşette bütünleşen Hint ile temsil edilen kinin kanla yoğrulmasıdır. Uhut zulümdür, işkencedir.


Öyle ki Uhut ibretlerle doludur, Uhut’tan alınacak çok dersler vardır. Çünkü Uhut Savaşı hala devam ediyor. Kişi gerek kendisi, nefsiyle, gerekse de diğer insanlarla hep Uhut Savaşını yaşıyor.


Bakın bizim durumumuz Uhut’taki Savaştan daha acı. Hem de bir Uhut Savaşı biterken, diğer bir Uhut Savaşı başlıyor.


En çok ettiğimiz konular var ya. Para nasıl değiştirdi ya, bu adam hiç değişmez diyordum ama görüyor musun makam adamı ne kadar değiştirmiş, bir insan bu kadar şekilden şekle girer mi, haysiyet ve şahsiyet kalmamış, vefa ve insanlık ölmüş, varlık bu kadar insanı değiştirir mi ya, herkesten beklerdim ama bundan asla, inanmak istemiyorum… tarzındaki hayal kırıklıklarımız, üzüntülerimiz, serzenişlerimiz, keşkelerimiz, şikâyetlerimiz… meramımızı ifade eden cümlelerden sadece birkaçı.


Makamların büyüsünde kendisini dev aynasında görenlerin ve insanlardan kopuk olanların ibretlik hadislerine tanık olmayan çok az insan vardır herhalde. Bir de hak etmediği koltuğun dönmesinden etkilenerek döneklikle başlayan güvensizlik ve yüzsüzlükler ve çok yüzlülükler…


Hele hele hak etmeden, liyakatsiz, siyaseten, birilerinin koruması ile bir yere gelenlerin en önemli kazançları kendi itibarları, maddi ve manevi kazançlarının artmasıdır. Onlar komşu haklarından, arkadaşlık ve dostluk gibi ifadelerden çok rahatsız olurlar. Ölüm de hiç de işlerine gelmez.


Bir de bakarsınız ki yumurtadan çıkmış ama kabuğunu beğenmez misali gerçeği görmemek için değişik kisveler, ortamlar, çevreyi değiştirmelerle başlayan sen kimsin yahu seni de hatırlayamadım tarzındaki canavarlaşmalar. Derken kisve, araç, mekân değişiklikleri işten eşe kadar yeni bir hayat getiriyor bu beylere…


Dik duruş, vakur hal, habislik, kalbilik, şuurlu olma, çok bilme, haksızlığa karşı geleme, araştırma ve inceleme büyük engeldir herhangi bir hizmete talip olmak, makama gelmek için.


El kol üfeleme, hazır olda durma, tabi olma, hay hay, biraz kör-sağır-dilsiz dahası kalpsiz ve merhametten yoksun olma birçok kapının açılmasını sağlar.


Ee ne fark eder elinin tersi ile dünyaya bir tokat vurup kılınan namazın! Bir şey olmaz günde beş vakit yalnız Allah’a kul olma sözüne rağmen nelerin ve kimlerin kulları olunmaz ki!


Oysa ibadetin bazı kötülüklerden alıkoyması gerekirken rutin olması ibadetin adet gibi Allah’tan ziyade birilerine ulaşmanın bir vesilesi vay vay vay!


Makamlar ve rakamların büyüsü kimleri Uhut Savaşına galip getirdi ki?

Helal olsun sayıdan ziyade türünün son örneği olan şekilden öte insanlara…


Bir de dava adına ortaya çıkıp kendini bir harfle tavaya yem olup dünya malına kaptırıp Uhut Savaşını sürekli kaybedenler var.


Bakıyorsunuz bazıları kendilerini pazarlıyorken,  bir kesim de kendini parçalıyor, feda ediyor, bedel ödüyor.


Öyle görünüyor ki Uhut Savaşı hep devam edecek. Bir gerçek de var ki kavgadan galip gelen en küçük bir şekilde de olsa ufak darbelerle de olsa sendeler.


Sahi ne farkı var. İnsanlar biraz daha fazla daha da çok olsun hırsında makamları, rakamları elde etmek için ganimet adına hangi tavizler verilmiyor ki?


Uhut’ttaki ganimetin adı makam, rakam, rütbe olmuş. Kendi ve diğer insanlarla mücadele de savaşın ta kendisi. Uhut gibi bir kısmı hakikatlerden taviz vermezken lidere itaat ediyor, diğeri de savaş yerini terk edip ganimet toplar gibi şekilden şekle giriyor. Sonuçta zedelenen insanlık oluyor, kaybeden insan oluyor. Ölüm ise sadece zorunlu birkaç günlük tefekkür ya da hüznün bir başka şekildeki ifadesi.


Makamların ve rakamların değiştiremediği bir harf ile davasını ucuz bir bedelle tavaya satmayan, üstelik yine bir harfle vefayı vefat ettirmeyen türünün son örneği de olsa şekilden öte insan olan insan Uhut Savaşının hiç değilse kaybını Hendekle telafi ediyor olsa gerek.


Gel de girişteki zorluğun altından çıkarak tartıda doğru ol. İnsanda bu hırs ve dünya sevgisi ağır bastığı sürece Uhut Savaşı hep devam edecek gibi. Ne mutlu her şeye rağmen keyfiyete önem veren azınlıktaki gerçek galiplere…

Tüm Yazılar için Tıklayınız