Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 1

  • Kişisel           : 386063

  • Toplam         : 3437682

Köşe Yazarı › Yücel CAN › HERKES YERİNE GÖRE BİR ÖMER'DİR
6279 kez okundu
02/06/2013

Yücel CAN / HERKES YERİNE GÖRE BİR ÖMER'DİR


Liyakat, ehliyet, vukufiyet, şahsiyet, haysiyet, haslet ve hassasiyetler…


En kısa ifade ile layık olma, uygunluk, kifayet etme, ehil olma, yetenek, iyi bilen, işe ve konuya hakimlik, kişilikli ve erdemli olma, bulunduğu konuma yakışan, güzellik, iyi huy, duyarlılık, nezaket…
Her nerede ve ne zaman olursa olsun herhangi bir görevi, hizmeti yerine getirenlerden o işi yapacak bilgi, beceri, insani yaklaşımların varlığı istenmiş. Keyfilik, bencillik, adaletsizlik hep istenmeyen durumlar olmuş. Kıyametin alametleri sayılmış cehalet, adaletsizlik ve onun arkadaşları.
Adam kayırmalar, rant, siyasi yaklaşımlar, tebaa gücü, kavmiyetçilik, maddi güç, inanç nüfuzu gibi hususlar ne zaman yukarıda sayılan özelliklerin önüne geçmişse işte o zaman huzursuzluklar, homurdanmalar, kargaşalar, hoşnutsuzluklar başlamış, kavgalar, isyanlar ve çoğu zaman da yıkımlarla bir son bulan haller yeni doğumlara sebep olmuş.
Düşündürücü olan da adaletsizliği, ikilemi ortadan kaldırmak için getirilen alternatif belli bir süre sonra aynılaşmaya başlamış. Onun için ülkemizde özellikle siyaset alanında daha önceki söylemlerin iktidar olduktan değişmesi de hep eleştiri konusu olmuş. Yeniden yapılanma ile gelen kesimlerin şahsi ve keyfi yaptırımlarındaki yalnızlık bir başka sorun tabii ki…
Öyle ki makamların, rakamların değiştiremediği, her şeye rağmen inadına şekilden öte insan olanlar dürüstlükleri ile tehlikeli görülerek yönetime yaklaştırılmamaya çalışılarak hep önleri kesilmiş. Dahası bazı kişiler rüyasında görmediği, hayalini bile kuramadığı hizmetlerin ve makamların başına gelmiş. Hele düşünmediği makama gelenlerin başı döndüğünden kırmızı halıların etkisinde kendisine hizmet edenlerin dışında kapısını halka kapatmış. Birde döner kapıdan geçtikten sonra koltuğa şekil vermek yerine koltuğun esaretinde başı dönmeye başlayarak kendisine ait olmayan emanet makamlarda gösterişi itibarı ile aslan elbisesi giyerek aslan olmaya başlamış. Kendisinin bile inanmadığı devekuşu misali başının kuma sokarak dışarıda kalan vücudu ile açıklamaları çoğalır olmuş. Kendinden üsttekileri ve ormanın sahiplerini görünce de bukalemun misali, renkten renge ve şekilden şekle girerek sadece şekil olarak insana benzemeye başlamış. Ne zamana kadar tepe üstü veya kafa üstü düştükten sonra dün ötelediği, beğenmediği arkadaşlarının arasına girinceye kadar…
Bir de sözüm ona karınca, arı gibi görünüp ağustosböceği misali olup sadece sese çıkaranlar var ya! Gürültülerinden sanki iş yapıyormuş gibi görünenler…
Bir yandan bazıları insan, vatan için parçalanıyorken, kendini parçalıyorken; diğer yandan bazıları kendisini sadece pazarlıyor. Üstelik beş kuruş etmeyen mallar pazarda çok alıcı buluyor.
Korkular, endişeler, beklentiler dirayetli ve samimi insanları yok kabul ederken; diğer yandan el kol bağlayıp, her şeye baş sallayarak boyun eğenler maalesef rağbet görüyor. Çürük temeller üzerine inşa edilen binaların sadece sırıtan sahte estetiği ve dış görünüşü zamanla yerle bir olmadan kurtaramıyor kendini. Peki o kadar makam, rakam, hizmet israfının hesabını kim verecek?
Liyakatin sadakate ve oradan biata kaydığı bir anlayıştan Fırat kenarında kurda yem olan kuzunun halinden Adli İlahiden kendini mesul tutan bir anlayışıyla.
Çünkü kişi insan olması nedeniyle bir değerdir, kanatın adeta halifesidir, yükümlülükleri vardır. Ve herkes yerine ve yaptığı işe göre bir Ömer’dir…

Tüm Yazılar için Tıklayınız