Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 2

  • Kişisel           : 386065

  • Toplam         : 3437836

Köşe Yazarı › Yücel CAN › ÖLÜMSÜZLÜK
6102 kez okundu
01/04/2009

Yücel CAN / ÖLÜMSÜZLÜK



İsmini söylerken bile kalbimin ta ötesinde bir başka heyecan ve haz duyuyorum şehitler sözcüğünü duyunca. Hislerimi galeyana getiriyor bu güzel ifade; şehit, şehitler. Hani dünden bugüne söylenen ve hep tazeliğini koruyarak söylenen şu anlamlı, insanı kendine getiren o slogan; “ Şehitler ölmez, vatan bölünmez.”
Şehitler konusu öyle hassas bir konu ki. Şehitlerle ilgili yazıyı yazıp yazmamakta çok ama çok tereddüt ettim. Çünkü şehitlik öyle bir makam ki. Herkese nasip olmayan bu makamı temsil etmek, bu konuda bir şeyler söylemek ne haddime. Ancak şehidin tanımı, şehidin anlamı, şehitler hakkında söylenenler ve bazı şehitlerimizin güzellikleri ve hoşgörülerine sığınarak, hiç değilse şefaatlerini umarak heyecanla gecenin sabahla buluşacağı zamana kadar bir şeyler mırıldandım kendi kendime; şehit, şehitler diye…
Hani çocukluğumuzda süslü masallar gibi anlatırlardı ya şehitler. Anam, büyüklerimiz Üçağaç Köyündeki şehitleri meraklı bakışlara anlatıyorlardı. O Ölümsüzler.
Benim yaşıtlarımın çocukları köyün girişindeki şehidi, köyün çıkışındaki ziyaretteki şehitleri, Haroğlu'nda bize bakan ziyaretteki şehitleri bilmeyen belki de yoktur. Heyecan ve meraklı bakışlar karşısında anlatılan şehitlerin beyaz bir renkle karşımıza çıktığı anlatımların ilk cümleleri idi. Başka konularda olduğu gibi şehitlerimiz neden bir korku edası ile işlerlerdi ki! Hani çocukluğumuzda güzel bir anlatım yerine korkuları işleriz ki. Cehennemin çirkinleri ile korkutur da cennetin güzelliklerini anlatmayız. Neyse ki rahmetli Neşet Amca gibi köyün büyükleri savaş maceralarındaki şehitleri gıpta ile anlatırlardı bizlere.
Derken ilkokul ile başlayan eğitim döneminde ve TV ekranlarında biraz daha yakından tanıma fırsatları olmuştu canlı şehitleri. Ya canlı tarih olan Harput, şehitler adına neler anlatmamıştı ki. Harput’a ölü denir mi, şehide ölü denir mi?
Bütün bunlar şehitleri anlatır mı bizlere, şehitler bir kelimeye sığdırılacak kadar sınırlı mı?
Bedir, Uhut, Hendek, derken Malazgirt, Miryakefalon, Pasinler, Mohaç, Haçlı, Plevne, Kosova, İstiklal, Sakarya, Büyük Taarruz, Yemen, Sarıkamış, Kıbrıs, Kore, Güneydoğu ve diğerleri…
Şeritlerin anası Sümeyye, babası Yasir ve H.z Hamza, Eba Eyyübel Ensari derken Ulubatlı Hasan, Osmanlı’nın herkesçe bilinen Şehit Padişahı Birinci Murat ve sonrasında İstiklal Savaşı ve içerisindeki binlerce şehitler ve hayatlarını, kendini gizleyenleri, bilinmeyenleri ve diğerlerini…
Vatanı, inançları için savaşanları, malını, eş ve evladını ve canını feda eden şehitleri sadece kelime ile ifade edebilmek sadeliğin ta kendisidir. Gerçekler, duygular, hissiyatlar, yaşananlar şehitliğe sessiz kalabilir mi!
Acaba kaç kişi hayatını rahatlık ve güzelliklerle döşenmiş hayatını, sevgili evlatlarını, eşini, anne ve babasını geride bırakarak düşünmeden tereddütsüz bir ölüme koşabilir ki, bile bile ölüme koşar ki.
Şehit, kendisine şahitlik yapılmış, Cennetlik olduğuna şahitlik edilmiş anlamındadır. Şahit manası da vardır. Şehid olmak büyük nimettir.
Şehit; Allah yolunda, dini, canı, malı, namus ve şerefi, vatan ve milleti için canını feda edenlerdir.

Şehit, Allah’ın huzurunda diri olarak hazır bulunup rızıklanacağı ve cennete gireceğine şehadet olunduğu için bu adı almıştır.
Şehitler, ölülerden çok farklı ve güzel bir hayata sahiptirler. Şehitler kendilerini feda ettiklerinden bir lütuf olarak dünya hayatına benzer, fakat kedersiz, zahmetsiz bir hayat ile ödüllendirilmişlerdir. Onlar kendilerini ölmüş bilmezler, yalnız kendilerinin daha iyi bir âleme gittiklerini bilirler ve bu hallerinden de oldukça mütelezziz oldukları ve kendilerini sağ bildikleri rivayet edilir. Onlar, ölümdeki firak acılığını hissetmezler.
Yüce Kitabımız “Allah yolunda öldürülenlere (şehitlere) ölüler demeyin. Bilakis onlar diridirler. Lakin siz onu anlayamazsınız.” şeklinde şehitlerin ölü olmayacağını vurgulamıştır.
Yine Sevgililer Sevgilisi; “Hiç kimse Cennet’e girdikten sonra bütün dünyaya sahip olsa bile tekrar dünyaya dönmek istemez, yalnız şehitler kendilerine verilen nimetler sebebiyle dünyaya dönüp on defa şehit olmayı arzu ederler.” buyurmuşlardır.
Savaş olmadığına göre şehit olmak bir imkânsız mı?
Allahım; vatanımı, milletimi, değerlerimi ve bunları savunanları, Şehitleri çok ama çok seviyorum ve senden şehitliği talep ediyorum, öyle ki istenip de istenip de herkese nasip olmaya; bu makamı talep ediyorum. Çünkü sen savaş dışında;
—Kendisinin, komşusunun, can, mal ve namusunu müdafaa ederken öldürülen kimse,
—Hırsızın, gaspçının, kapkaççının, yol kesicinin, eşkıyanın, yan kesicinin öldürdüğü kimse,
- Yüksekten veya attan düşüp ölen, başına taş veya başka şey düşerek ölen kimse,
- Aslan, kurt gibi yırtıcı hayvanlar tarafından parçalanarak ölen, akrep ve yılan gibi zehirli hayvan sokmasından ölen, suda boğulan, yangında ölen, gurbette garip iken ölen, depremde, duvar ve enkaz altında kalarak ölen, sara, sari hastalıklar, ateşli hastalıklar verem, kanser, kolera, veba, şiddetli öksürük, ishal ve diğer iç hastalıkları sebebiyle ölen kimse, (Ameliyat edilirken ölen) hamile, lohusa ve doğumda ölen kadın,
— Aşkını gizleyip iffetini korurken ölen kimse,
-İnançlarını yaparken öldürülen, dinini öğrenmek, öğretmek ve yaymakta iken ölen,
- Dine uygun ticaret yapan kimse,
- Allah yolunda şehit olarak ölmeyi isteyenleri de şehit kabul ediyorsun
Evet, istiyorum öyle bir makam ki -şehitliği istiyorum. Çanakkale, Yemen, İstiklal Savaşı, Sarıkamış’takilerle… dost olmak istemek.

Bakınız Millî Şairimiz Mehmet Akif Ersoy İstiklâl Marşı’nda şehitliği ve mekânlarını nasıl tanımlıyor:
“Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı düşün, altındaki binlerce kefensiz yatanı,
Sen şehit oğlusun, incitme yazıktır atanı verme dünyaları alsan da, bu Cennet vatanı”
Azaplardan kurtulmanın adresi, sevginin okulu, her türlü hakların gözetildiği, zevklerin ve lezzetlerin değişik tatlarda sunulduğu güzel hayatı kim istemez ki.
Bu milleti millet yapan ve farklı kılan değerlerden en önemlisi kalırsam Gazi, ölürsem Şehit inancıdır. Fark ve sır burada gizlidir.

Tüm Yazılar için Tıklayınız