Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 2

  • Kişisel           : 386083

  • Toplam         : 3438787

Köşe Yazarı › Yücel CAN › KENDİ MALLARINA MİLLİYETÇİ DEĞİLLER
7415 kez okundu
08/04/2013

Yücel CAN / KENDİ MALLARINA MİLLİYETÇİ DEĞİLLER




Ramazanlar kendine has özellikleri, güzellikleri olan, bir noktada insanın kendini ve diğer insanları tanımaya vesile olan bir aydır. Öyle bu aydaki ibadetler aynı zamanda sosyal ilişkileri ve birlikteliği de daha anlamlı kılar. Kim bilir bir yıl içerisinde hiç karşılaşmadığınız, aramadığınız; belki de dünya işlerinde tercihiniz dışına bırakarak ötelediklerinizle birlikteliğe, aynı havayı teneffüs etmeye de imkân verir…


Bunun gibi bin dokuz yüz doksanlı yıllardan itibaren nezih bir grubun iki bin beş yılından itibaren ramazan vesilesi ile yılda iki kez dünyanın, Başkent siyasetinin, boğucu bürokrasiye kısa da olsa verilen bir ara ile iftar yemeğindeyiz. Malum iftar sonrası da bu güzide insanların birbirlerine söyleyecekleri güzel hususlar da paylaşılır dost meclisinde. O meclisin büyükleri, abileri konuşmada önceliklidirler. İftar sonrası bürokrasinin değişik önemli kademelerinden bir büyüğümüz de konuşmaya başlayarak nimetlerin öneminden bahsetmeye başladı.


Konu birden Elazığlılar milliyetçi değiller diye başlamaz mı? Eee baktım etrafa bir tek Elazığlı benim Elazığ’ı ve milliyetçilik kavramını köşesinden de olsa biraz bildiğimizden “Abi ne demek istediniz, anlayamadım.”” şeklinde yumuşak bir geçişle halimi anlatmaya çalıştım. Yani birden la takrebussale     (namaza yaklaşmayınız.) misali var olan bir hakikat neden göz ardı edilsin ki!


Hani Elazığ da malum. Şaşkın bir şekilde bir zamanların tecrübeli ve özellikle de tarım alanında üst düzey görev yapan Bürokratı diğer bürokratların nükteli “Abı konumuz Elazığ mı?” takılmalara rağmen iftar sonrası dost meclisi sohbeti başladı. İşte Bürokrat gözüyle milliyetçi olmayan Elazığ’ı(!) konu alan meraklı sohbet.

“Harput’un 5-7bin yıllık geçmişi var. Harput beş binyıldır, su ve toprakla geçinir. Meşe ormanlarının sık ve fazla oluşu toprağın sağlam oluşundandır. Bugün elimizdeki verilerle, Elazığ’ın toprak tahlilini yapacak olursak dünyanın en sağlam toprağı çıkar. Canlılara yarayacak, yanı bitkilere, sebzelere, meyvelere ve ağaçlara yarayacak. Birçok minarel mevcuttur. Bakır, bor, brom çinko, magnezyum, potasyum, fosfor, iyot, kalsiyum, kobalt, krom, kükürt, nikel, selenyum, sodyum. Bu madensel maddeler insan iskeletinin normal gelişimi için, vücut organlarının düzenli çalışabilmesi için yeterli kadar alınması zorunludur. Bu maddelerin yetersizliğinde bitkilerde sebzelerde, meyvelerde, ağaçlarda çeşitli hastalıklar gözükür. Bu hastalıklar da insana geçer. Elazığ’ın toprak yapısında hastalık bulunmaz. Nedenlerine gelince;  Bu nedenlerin başında coğrafi konumudur. Dünyanın en güzel ay tutulması Elazığ’da görünür. Bu birinci delil. İkinci delili, güneştir. Elazığ güneşi meyve sebze ağaç ve yeşilliklerin tümüne yarayacak en güzel( d)vitamini salgılar. Bu( d)vitaminini en güzel örneği Elazığ üzümünde kendisini göstermiştir. Dünyanın en güzel en sağlıklı üzümü Elazığ’da yetişen üzümdür...


Toprağı sağlıklı, güneşi sağlıklı, suyu sağlıklı, rüzgârı sağlıklı bir coğrafya. Sadece Elâzığ’da mevcuttur. İşte Allah geceye, gündüze, aya ve güneşe yemin olsun derken Yüce Kitabında Allah’ın buyurduğu bu yerin bölgesel adreslerden birisi de Elazığ ve çevresidir... Bu tespit dünyada ilk defa açıklanıyor... Allaha hamd ederim doğrusunu Allah bilir. Bu yüzden Elazığlılar milliyetçi değil derken, bu güzelim toprağın kıymetini bilmedikleri için bu güzelim coğrafyanın kıymetini bilmedikleri için diyorum. Elazığ insanına milliyetçi ama yetiştirdiklerine milliyetçi değil. Böyle bir bölge Japonya’da olsaydı... Yeryüzüne hakim olurlardı. Katma değer üretimi noktasında. Yeşil çay ile dünyaya hakim oldular. Birinci örnek... Elazığ üzümü ilaçtır. Allah’ın fabrikasında yetişen bir ilaçtır. Akciğer kanseri için ve mide kanseri için en önemli katkı ürünüdür, hem de ilahi bir katkısı olan bir üründür. Mide ülseri için. Yüzde yüz faydalıdır... Başbakanımızın ilacı Elâzığ üzümüdür. Hodri meydan alın kullanın. Elâzığ’da 100 yıl öncesinde yapılan metotla elde edilen pekmezden bahsediyorum. Şu andaki fabrikasyon pekmez veya şeker şurubundan yapılandan bahsetmiyorum. Şifresini vermiyorum. Elazığlıların hakkıdır. Eski usul pekmez yapımı bir şifa kaynağıdır. Elazığlın şifa kaynağı, bu da Çin’in elinde olsa ginseng gibi dünyaya pazarlarlardı. Ginsengden daha şifalı olan bir ürün mevcut Elâzığ’da. Bunun da farkında değiller bu ürünün. Bu ürün de orciktir. Evet, orcik- ginseng ten daha şifalıdır. İşte Elazığlılar, Çinliler kadar milliyetçi değil. Orciğe sahip çıkan ve iline bölgesine vatanına[ katma değer ]üreten milliyetçidir. Bunu yiyen ve içen insanlar hiçbir zaman hasta olmazlar. Elâzığ’da ne zaman hastane kuruldu. Eskiden Elâzığ’da insanlar ve hayvanlar daha az hasta olurlardı. Toprak, su, ateş, güneş ve havasının sağlam ve hastalık üretmeyen bir yapıda olduğundandı. Elazığ’ın leblebisine gelince. Büyük kazanlar içerisinde doldurulan kumlar içerisinde ısıtılan kavrulan leblebiler ABD’ de satılıyor. Bu milliyetçiliktir. Ama ABD bu leblebiyi kanser tedavisinde tavsiye ediyor. Mide ve bağırsak kanserinde 70-80-yıl önce Elâzığ’da yetişen genetiği bozulmamış öz Elâzığ ağacı olan kaysı ağacının kaysısının çekirdeğinde amigladin denen madde vardır. Bu maddeyi ABD, kanser ilaçlarında kullanmaktadır. Türkiye için şöyle diyebiliriz. Elâzığ, kanser tedavi merkezi olsun. Elâzığ, akıl hastanesi yerine bu teklifimiz olsun. Elâzığ, Onkoloji Hastanesi kurulsun. Elâzığ, suyu havası yiyecekleri sayesinde hastalar yüzde altmış iyileşir. Meşe, palamut ağaçları sayesinde de Elâzığ balı da güzel ve şifa kaynağıdır. Bu mübarek ve şifa kaynağı olan Elâzığ kıymetini bilecek milliyetçiler aranıyor. Elazığlılara bir hatırlatma Allah, bir bölgeyi nasıl kutsallaştırıyor. Tin Süresi..[ayetler:1-2-3-]:tine-incire zeytine -Sina dağına yemin olsun bu güvenli şehre Mekke’ye yemin olsun. Bu ayet Elâzığlara hediyem, hatırlatmam olsun. Diyeceksiniz bu kadar farklı illere mensup insanlar içinde üstelik bir tane Elazığlı varken nerde çıktı? Hakikaten Elazığ çok önemli bir şehir… Ramazan bereketli ve sağlıklı olmasını niyaz ederim.”


Kayıt altına alınan yukarıdaki ifadelerin çözümlenmesini ve not halinde verilmesini Bürokrat Abimizden rica ettim. Spontan, kendiliğinden, doğal olan bu konuşmanın dilbilgisi kuralları ve anlatımından öte anlamlı olan bu sohbetin özeti anlatıldığı üzere “…Bu yüzden Elazığlılar milliyetçi değil derken, bu güzelim toprağın kıymetini bilmedikleri için bu güzelim coğrafyanın kıymetini bilmedikleri için diyorum. Elazığ insanına milliyetçi ama yetiştirdiklerine milliyetçi değil.” Elazığlıların kendilerine milliyetçi oluşu, ancak kendi elindeki nimetlere karşı milliyetçi değildir. Yani Elazığ; maden, tarım ürünleri, mamuller, coğrafi özellikleri itibari ile çok zengin olmasına rağmen bu nimetlerden yeterince faydalananımıyor, tanıtımını yapamıyor, ekonomiye katkı sağlayamıyor demek.


Bir şey daha lügatimize aslında güzel de oturdu. Elazığ, kendine gösterdiği milliyetçiliği, sahiplenmeyi kendi ürünlerine gösteremiyor.

Ramazan iftarının menüsü ve geceye dikkat çekilen konu Elazığ’dı. Öyle ya Elazığ sadece belli bir mekana sığmayacak kadar özellikleri ve güzellikleri ile geniş potansiyele sahip bir ildir.

Tüm Yazılar için Tıklayınız