Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 1

  • Kişisel           : 386069

  • Toplam         : 3438062

Köşe Yazarı › Yücel CAN › TEPKİLER VE BOYKOTLAR
6203 kez okundu
01/01/2014

Yücel CAN / TEPKİLER VE BOYKOTLAR



Duygusallığımız ve karakterli bir millet olmanın getirdiği inanç kültüründen kaynaklanmış olacak ki birçok millette uzun süre sonra oluşan tepkiyi kısa bir süre içerisinde gösteriyoruz.


Azerbaycan’da, Çeçenistan’da, diğer Türk Cumhuriyetlerinde biraz ötesinde Afganistan’da hunharca yapılan katliamlar karşısında tepkilerimizi dile getirerek Rusya, Ermenistan başta olmak üzere ikiyüzlü ve müstemlekeci ABD ve Avrupa Ülkelerine tepkiler yağdırıyor, boykotlar sergiliyoruz.


Balkanlarda yaşananlara karşı bir milleti yok eden projeyi uygulayanları ve destekçileri Rumları, Rusları, dansöz ve sömürgeci ABD ve AB Ülkelerinin baş mimarları İngiltere, Fransa ve Almanya ve diğerlerine karşı tepkilerimiz ve bir o kadar boykotlarımız!


Burnumuzun dibinde bir günde onlarca insanın öldürüldüğü, tecavüz ve katliamların yaşandığı, insanlığın unutulduğu, hayallerin bombalarla kesildiği Irakta insan hakları ve demokrasi adına ABD ve Avrupa’nın şımarık Fransa, İngiltere ve Almanya ile diğer çocuklarına duyduğumuz tepkiler ve boykotlarımız…


Filistin’deki çığlıkları, sürgünü, çocukların kahpe kurşunlara kurban edilişine karşı İsrail ve destekleyicilerine tepkilerimizi, mallara uygulayan boykot ve ambargolarla zincirleme desteklerde bulunuyoruz.


Yıllarca İslam Ülkeleri birileri eliyle hep kontrol edilerek aynı zamanda kardeş kardeşe kırdırılmış ve sonunda da kullanılan kişilerin hayatları İşbirliğiiçerisinde sonlandırılmış. İşte Hüsnü Mübarekle Mısır, Saddam’la Irak, Esatlar-Baas Rejimi Suriye, Kaddafi ile Libya. Sudan, Yemenve diğerleri.


Yahudiler, Ermeniler, ABD, AB’nin şımarık üçlüsü İngiltere, Fransa, Almanya ve diğerleri Türk Cumhuriyetleri ve İslam Ülkeleri gibi, Türkiye’yi tümden yok etmeye çalışmışsa da bunu becerememiş, ancak değişik marifetlerle ülke içinde yandaş yöneticilerle idarede kalmayı becermiş ve Türkiye’yi gerisin geriye götürmeyi becermişler.


Şöyle bir bakıldığında Ortadoğu’yu, Asya’yı, Afrika’yı kana boyayarak birileri hep saltanat sürmeye çalışmış. Daha bunun gibi dünyada birçok örnek göstermek mümkün.


Bu yapı içerinde maalesef iki millet; Yahudi-İsrail, Ermeni emellerine ulaşmak için de hem kendilerini kullandırmışlar, hem de sözüm ona Dünyanın Süper Güçlerini elinde adeta oyuncak ederek kullanmışlar. Bir bakıyorsunuz ki bir avuç Yahudi ve Ermeni Lobisi ABD olmuş, bir bakıyorsunuz ki Fransa olmuş.


Doğu ve Güneydoğu başta olmak üzere yıllardır ülkemizi sıkıntıya koyarak unutulmaz vahşetin mimarları ABD, Almanya ve diğer AB Ülkeleri, Yahudi ve Ermeni işbirlikçilerine gösterilen tepki ve boykotlar anlam kazandı mı acaba?


Yahudi Sarkozy’nin gayretleri piyon Vekil Boyer’in kullanılması, Ermeni ve Yahudi ortaklığı ile çıkarılan bir kanuna karşı Fransız mallarının boykot edilmesi için tepkiler doğrultusundaki açıklamalar tepkiler anlamlı ve boykotlar da tam yerinde ve doğru. Doğru da…
Tarihe canlı şahitlik eden koca Çınarlardan Ahmet Aytimur Beyefendi(Abi) ile bir kahvaltıda beraberdik. Daha nüfus cüzdanı bile değişmeyen dört yüz yaşlarında görünen, bu millete hizmet için nüfus cüzdanını değiştirmeye bile vakti olmayan, fedakâr, cefakâr, hayatı bu millet için tatlı sıkıntılarla dolu, samimi olduğu kadar bir genç kadar canlı ve diri, kararlı ve seksen küsur yaşlarında olduğunu tarihi olaylara göre anlatan Ahmet Aytimur Beyefendi(Abi) bazı tarihi olaylara dikkat çekmişti. Medyada görünmeyi pek sevmeyen Vakur Çınar ricamızı kırmayarak ve tarihin canlılığında bir yolculuk yaptı.


Osmanlı’nın son döneminde oynanan oyunlardan sonra hasta adam olarak görülen İngilizlerin, Osmanlı’yı bitirme planını açıklaması ile Dünyanın ta bir ucundan İstanbul’a gelen İngilizler için Doğudan İstanbul’a gelen Bediüzzaman Said Nursi, İngilizlerle amansız bir kavgaya başlamış. Bu kavga sürecinde İngilizlerin, Rusların ve Fransızların hep Osmanlı’yı zora soktuğunu, Ermeni ve Yahudilerle işbirliğine girdiklerine bu ülkelerin sıkıntılarının hep devam edeceğini, özellikle İngiltere’nin sinsi ve masada kazanan politikalarının unutulmamasını gerektiğini, bu konuda bu ülkelerin dostluklarına da dikkat edilmesi gerektiğini ifade buyurmuşlar.


Suriye ile Türkiye’nin savaşa girmesi için başta Yahudiler, ABD ve Avrupa Ülkelerinin ciddi gayret sarf ettiklerini ama savaşın sonuçlarını bile düşünmek istemediğini, tarihte Suriye ile fazla sıkıntı yaşanmadığını, kardeşane ilişkilere dikkat edilmesinin önemli olduğunu, Ortadoğu’nun, Batı tarafından kan gölüne çevrilerek Türkiye’nin de bu senaryoya çekilmek istendiğini, Osmanlı ne zaman Batıya yönelmişse, İran ile sıkıntılar yaşandığını ve bunun da dikkate alınması gerektiğini anlattılar.


Coğrafi bölgeleri nerede olursa olsun İngiltere, Rusya, Fransa, ABD, Almanya, hatta Çin gibi ülkeler çıkarları doğrultusunda Yahudi ve Ermeni gibi milletleri değişik vaatlerle kullanarak dünyanın her yerinde insan hakları(!)adına adeta cirit atıyorlar.
Ortada tekerrür eden bir hakikat var. Tepki göstermek, boykot etmek lazım da…

Daha birkaç ay öncesinde İsrail ürünlerine de tepki göstermiştik. Şimdi sanki hiçbir şey olmamış gibi. Sahi Türkiye ile İsrail ilişkileri düzelmedi değil mi? Tepki ve boykot devam ediyordu. Ya şimdi!
Tepkiler güncel(lük) mi(Ü) olmalı?


Acizane yıllardır birçok ürüne şahsen ve ailece ambargo uygulamaya devam ediyoruz. İlle de sadece bir marka kullanarak temizlik yapılacak, falanca marka içilecek diye bir kural yok, şu markalar yenilmese ölüm olmayacağına göre. O halde tepki veboykot süreci nasıl işlemeli.


Güç çok önemli bir unsurdur. Güçlü iseniz yaptırımınızdan korkar diğer güçler. Bir diğer unsur, üretim ve tüketim. Yani ithalat ve ihracat grafiğiniz. Dışarıya bağımlı değilseniz ve uluslararası diyaloglarınız da gücünüz ile doğru orantılı ise mesele yok. Bir diğeri de kaliteli üretim ve güven doğrultusunda yerli malların teşvik edilmesi.


Kindar ve önyargılı olmamak lazım. İlişkiler makul bir şekilde elbette ki yürütülmelidir. Tepkiler duygularla ve kısa bir süre ile sınırlımı olmalı?


Duygusal tepkilerimiz aklın ve kalbin birlikteliği ile hareket ederse daha anlamlı olur. Çünkü tepki ve boykotlarda zaman, süreç, etki, kalıcılık ve hedef bir o kadar önemlidir. Tabi ki tepkiler duygusal olduğu kadar mantıklı da olmalıdır. Anlaşılabilme, anlatabilme ve samimiyet de bir o kadar önemlidir. Ha ilahi nidayı hatırlayarak bazılarının Müslümanların gerçek dostu olmayacakları da unutulmamalıdır.


Bir sıkıntı düşünün ki sonuçları bir milleti, ülkeyi hiçbir ayrım yapmadan etkiliyor. O halde uyanık olmak, başkalarının emellerine alet olmamak lazım. Yeter ki biz ayrılık ve gayrılığa girmeden birbirimize Fransız kalmayalım, o zaman Fransızların kendilerine Fransızlığı kendilerinin sonu olur.


BAŞSAĞLIĞI: Merhum Serfinaz Kıraç’a Yüce Allah’tan rahmet, evlatları Nahit, Cahit Kıraç’a, Ailesine ve Yakınlarına sabırlar dilerim.

Tüm Yazılar için Tıklayınız