Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 1

  • Kişisel           : 386087

  • Toplam         : 3438968

Köşe Yazarı › Yücel CAN › 06-09 EKİM TARİHİ BİR İLK
5952 kez okundu
10/01/2012

Yücel CAN / 06-09 EKİM TARİHİ BİR İLK


Başkent bir devletin idare edildiği merkez, şehirlerin başıdır. Bunun içindir ki her il elbette önemlidir ama başkent şehirlerin, illerin beynidir, kalbidir, başıdır. Bunun içindir ki Başkente ulaşılmak, sesini duyurabilmek, kendini tanıtmak istenir. Ve Başkentte her il Milletvekillerimizle temsil edilir. Bir anlamda da Başkent değişik şekillerde takdim, sunu merkezidir. Kişilerden tutun, gruplara, toplumlara, mesleklere, yörelere, memleketlere, canlılara, nesnelere… ait ülke ve uluslar arası düzeyde birçok etkinlik daha çok Başkent’te anlam bulur. Öyle zaman da olur ki bir etkinlik aslında beraberinde birçok şeyi de getirir, birçok şeye vesile olur.

Bu anlamda yıllardır Başkent’te Atatürk Kültür Merkezi birçok ilimizin tanıtılması adına
Kimi iller birden fazla, her yıl Başkent’te görücüye çıktığı gibi bu tanıtımdan nasiplenmeyen iller de var. Aslında tanıtım adına Başkent’te ismini yazdırmayan illerin kaybının ne olduğunu herhalde kendi ilimiz adına yaşadığımız 06-09 Ekim tarihleri arasında gördük.

Ve tarih 06 Ekim 2001 Başkent’te Elazığ Tanıtım Günleri. Bu tarih bir ilk, bu tarih bir başlangıç, bu tarih aynı zamanda birçok şeyin habercisi ve bu tarih birçok şeye vesiledir…

Gelelim 06 Ekim 2001 tarihinde saat on ikide açılışı yapılacak Elazığ Tanıtım Günleri Programına. Allah’ım ne muhteşem ve gururu verici bir tablo! Açılış programında kimler yoktu ki?

Belki de yıllardır hiç göremediklerinizi veya sıklıkla karşılaşmadıklarınızı görüyordunuz tören alanında. Önce Harput kültürünün temsilcisi Gakkoşlar, sonra da onların kültürleri, ürünleri kısaca kendilerine dair birçok şey stantlarda görülecekti. Sadece Elazığlılar yoktu bu coşkulu meydanda.

Öyle ya tanıtım günü Elazığ’a aitse sahne de Elazığlıların olacaktı. Birçok ünlü sunucuya taş söktüren Elazığ’ın ulusal kanalı olan kanal 9 Televizyonunun sunucusu takdim ve selamlama ile girizgâh yapmıştı. Ve daha sonra da resmi protokol ve programı düzenleyenlerden, Ankara Elazığ Kültür Dernek Başkanı Sayın; Ahmet Ayaz, Ankara Elazığ Kültür ve Tanıtma Vakfı Başkanı Mehmet Çağlar, Elazığ Valisi Muammer Erol, Belediye Başkanı Süleyman Selmanoğlu’nun konuşması sonrasında Kalkınma Bakanı Sayın Cevdet Yılmaz, Sunucunun talebi ile bir Elazığlı olan Adana Milletvekili Necati Çetinkaya konuşması için mikrofona davet edilmiş, sonrasında TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek’in konuşmaları sonrasında Çayda Çıra ile değişik figürlerdeki folklorumuzun sesi ve sunusu ile bir başka lezzet sunulmuştu gönüllere. Hem de son günlerde Çayda Çıra ile ilgili en güzel cevabı da vererek. Duygusal yönüm ağır basmış olacak ki mutluluktan akan sevinç gözyaşlarımın elime damladığını hissettim. Öyle ya duygulanmamak mümkün mü yıllarca Başkent’te bugün bekleniyordu!

Kimler yoktu ki açılış programında. İlk bakışta protokolde beş Milletvekilimiz ile beraber TBMM Başkanı Sayın; Cemil Çiçek, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Abdülkadir Aksu, İstanbul Milletvekili Mustafa Ataş, eski Bakanlardan Ali Coşkun ve Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş, komşu illerimiz başta olmak üzere birçok bay ve Bayan Milletvekilleri, Elazığlı ve Elazığ'da görev yapmış bürokratlara, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, Kurtlar Vadisi Pusu" dizisinin Elazığlı oyuncularından Kenan Çoban ve Erhan Ufak ve daha kimler yoktu ki…

Açılış programında Kalkınma Bakanı Sayın Cevdet Yılmaz’ın Ankara’da Elazığ'ı tanıtırken aslında bütün Doğu'nun tanıtımının yapılmış olacaktır.”ifadesinin altı önemle çizilmeliydi.

TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek’in " Zengin kültür içerisinde Elazığ'ın da ayrı yeri var. Elazığ kültür şehri, tarih şehri. Hepimiz şimdi Elazığlıyız.” ifadesi de çok anlamlı ve manidardı.

Ve tarihi o an kurdeleler Başkent’te Elazığ’ı tanıtmak için kesiliyordu. Stantların ilk girişinde sağda Elazığ Kültür Derneği ve bitişiğinde Elazığ Vakfı, girişin sağ karşısında Elazığ Valiliği ve solunda da geni bir şekilde Kürsübaşı ile Elazığ Belediyesi ve daha sonra da ilçelerimiz, Fırat Üniversitesi, sanayi ve ticaret odası, sivil toplum kuruluşlarından Ankara Baskilliler Derneği, Sağlık İl Müdürlüğüne ait hastaneler, Elazığ’da bulunan Özel Damla Hastanesi, Ankara’daki Güven Hastanesi, Akasya Termal, Alacakaya Mermer, Altungök, Hazal Mobilya, Kampüs Dershaneleri, Manas Yayıncılık, yazar stantları, yöresel ürünlerin satıldığı stantlar, dışarıda konser alanı, kapalı ikinci bir yerde gıda ürünleri ve dışında da peynirli ekmek fırını… Zihnimde ilk akla gelen tablo ve gelemeyenler için basit bir kroki.

İlk günde oldukça kalabalık ve büyük bir ilgi söz konusuydu. O gün mesaiyi orada tamamladım doğrusu. Derken ikinci, üçüncü ve son gün. 06 Ekim 20112’de başlayan Elazığ Tanıtım Günleri 09 Ekim 2011’de sona eriyordu.

Programın sadece açılışında değil sonrasında da Bakanlar, Milletvekilleri, siyasiler, Başkentteki ve Başkent dışında gelen Elazığlılar büyük ilgi gösteriyorlardı Elazığ Tanıtım Günlerine. Başkentteki insanlar da ilgi duymuşlar ve merak ederek uğramışlardı Elazığ Tanıtım Günlerine.

Elazığ’ın müziği bir başka ahenkle kulaklarda yankı bulmuştu. Orcik, çedene, üzüm, peynirli ekmek, şakok, tandır ekmeği, ceviz, şakok, pestil, balık, kaysı, badem, dövme çorbası, Harput köfte, çiğköfte, bal… ikramlarda ve stantlarda yer bulan gıda ürünlerimizdi. Folklor, mermer, yazma, kilim, lale, yazma, şapka, kuşak, şalvar... ile beraber yazılı ve görsel ürünler de bir başka güzellikti. Doğrusu ailem ve çevremle dolu dolu bir dört gün ile Elazığ’ı bir başka şekilde yaşamak nasip olmuştu Başkent’te

Başkent’te olmalıydı, olması gerekirdi, geç de olsa Elazığ Tanıtım Günleri bir başkaydı Başkent’te

Yöresel etkinlik ve ürünler olmasına rağmen bir başka ses, nefes ile farklı desenlerde bir iz bırakılmıştı Başkent’te. Yöresel olmasına rağmen çok yönlü bir getirisi olan Elazığ Tanıtım Günlerinin ulusal ve uluslar arası düzeyde bir katkı sunduğu ve tartışılacağı muhakkak. Tanıtımın aynı zamanda markalaşmaya götürmesi ve sivil toplum kuruluşlarının federasyon veya konfederasyon çatısı altında birleşmesi bir o kadar önemli.

Her şeye rağmen bir ilkti ve güzeldi. Devamı ve tekrarı Elazığ’ı ve ülke kültürümüzü yaşatarak elbette ki daha iyi bir yere taşıyacaktır. Ama bir kültür sadece müziği zevkle dinleyecek kadar dar ve sınırlı bir şekilde algılanmamalıdır.

Peki, bu sayılı günde yapılanlar, dikkat çekenler, enler, olsa idi daha iyi, olmaması gerekenler yok muydu acaba?

Tüm Yazılar için Tıklayınız