Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 1

  • Kişisel           : 386082

  • Toplam         : 3438590

Köşe Yazarı › Yücel CAN › BİRÇOK VESİLE
7154 kez okundu
08/06/2012

Yücel CAN / BİRÇOK VESİLE


Birçok özelliği ile beraber aynı şekilde çok yönlü işlerin vesilesi olarak bilinen ramazan ayı aynı zamanda insana yeni ufuklar açan bir aydır.

Sevgililer Sevgilisi, kâinatın yaratılış gayesi olan Peygamberimiz (sav) on bir ayın sultanı için ifade buyurdukları hadisi şerifler oldukça açıklayıcı ve anlaşılır niteliktedir. Peygamberimiz hadisi şeriflerinde; "Recep Allah'ın ayı, Şaban benim ayım ve Ramazan ümmetimin ayıdır." buyurmuştur. Ayrıca Peygamber Efendimiz, Recep ayı girince de " Allah’ım! Recep ve Şaban'ı bize mübarek kıl! Bizi Ramazana ulaştır" diye dua ederlermiş.

Bu anlamda önce ramazanın mahiyeti bilinmeli, daha sonra tarihe yapılacak bir yolculuk ile eski ramazanlara köprü kurulmalı, sonra da değişik pencerelerden ramazanlar değerlendirilmelidir.

Ramazan; hayrın, güzelliklerin, iyiliklerin yeşerdiği ve bu anlamda yarışla hizmetlerin anlam bulduğu bir ay olduğundan Tayyar Baba’nın eşeğine de oruç tutturması misali ramazan sadece aç ve susuz kalmakla izah edilebilen bir ay değildir. Değişik iş yerlerinde ramazana hürmeten, “…ramazan münasebetiyle kapalıyız…” şeklinde benzer ifadelere rastlanması bu hürmetin başka bir şekildeki ifadesidir. Kötü bir durum karşısında da “ben oruçluyum.” denilerek uyarılar ile kötülüğe dur denilmeye çalışılır ramazan ayında. Hele hele ramazan münasebetiyle kavga, küfür, şiddet, kin, savaş, yaralama, ölüm gibi durumlar hiç tasvip edilmez.

Peygamberimiz dönemindeki savaşların haram olduğu aylar vardı. İnsanlığın da inançlar nedeniyle ara verdiği savaşları da unutmamak lazım. Ramazan ayında Müslümana karşı sıkılan kurşunun acısı ciğerimizden, kalbimizden hissedilirdi. Tasvip edilmeyen bu duruma öncelikle lanetler yağdırarak dualarımızı esirgemezdik. Ama şimdi…

Bizimle beraber yaşayarak birçok nimetten fazlasıyla istifade edenler, üstelik tatminsiz ve şükürsüz bir şekilde de fesadın temsilcisi olanlar, utanmaz kisveleriyle Cuma namazı adıyla duygularla oynayanlar ramazan demeden dün gâvurun bile yapmadığını yapıyor. Ne yapıyor?

Kan döküyor, gencecik yavrulara kurşun sıkıyor, olmuyor alçak bir şekilde mayınlar döşüyor, olmuyor utanacak hallerini iş birlikleriyle her gün yürekleri dağlıyor, gönülleri, yuvaları yıkıyor, nefretleri ve bedduaları üzerlerine topluyorlar. Yazık çok yazık! İyiliklerin anlamlı bir şekilde hız kazandığı bir ayda kötülükte de yarışanlara yazık ama çok yazık! Bu nasıl çok yüzlülük, bu nasıl vicdan ve anlayış ki?

Devletin en yüksek tepesinden teröristlere bile ramazandan sonra mesajı verilmesine rağmen bu canilerin yüzsüz bir şekilde inatla alın kaşıması bu şerrin yok olmasına da inşallah ramazan vesile olacaktır. Çünkü bir kötülüğü ortadan kaldırmak da bir hayırdır.

Bu anlamda şehitlerimize, yakınlarına, ailelerine Allah’tan rahmet, devletimize, ordumuza muzafferiyetler diliyorum. Kandırılmışlara da basiret temenni ederek bu zulmün son bulmasını gönülden isteyerek artık gereğinin yapılmasının zamanının geçtiğini ve bu anlamda demokrasiyi kullananların da maskelerinin düşürülmesinin zamanı olgunlaştığını birçok kimse artık görüyor. Gereği yapılmalı. Tabii ki masum vatandaşlarımız incitmeden, önyargısız bir şekilde…

Yakın komşumuz Suriye’nin çığlıklarını da unutmamak lazım. Türkiye bu anlamda ciddi gayretler gösteriyor, Batının emperyalist güçleri de pusuya yatmış fırsat kolluyor.
Ramazan en yakınımızdan dünyanın ta öbür ucundaki sınırları sınırsızlaştırmakta ve Somali’yi yakın komşumuz etmektedir. Bu anlamda da ülkemizin artan desteğinin dünyaya örnek bir şekilde bu feryadın bitmesi de en büyük arzumuz.

Evet. Ülkeler de insanlar gibi yapmış olduğu iyiliklerle büyüyor, kötülükleri de ayağına dolanıyor. Tekrarında fayda var, bundan sonraki krizler Batı’yı sıkıntıya koyacak, Türkiye’yi de güçlendirecektir…

Yılda bir ay şereflendiğimiz bu ay, birlik ve beraberliğin de en önemli vesilesi…

Bu anlamda Ankara’da bulunan Elazığ Kültür ve Tanıtma Derneği vermiş olduğu iftar ile Başkent’teki Elazığlıları bir araya getirerek aynı zamanda Elazığ ile ilgili hizmet ve kültürlerin konuşulmasına da vesile oldu. Konu ile ilgili olarak Dernek Başkan, Elazığ Valiliği bünyesinde kısaca Elazığ’ın Ankara’ya taşınması için yoğun çaba sarf ettiklerini, hem mahalli sanatçıların, hem de Elazığlı sanatçıların ücretsiz konserler vereceğini, birçok platformda Elâzığ’ın, Başkent’te tanıtılacağını ifade etti.

Yine aynı şekilde Keçiören’de Elazığ’ın, Azerbaycan ile beraber ortak bir şekildeki programı tek kelime ile muhteşemdi. Daha önceden tohumları atılan Başkentteki Elazığ Günlerinin ramazandaki bu güzel organizasyonla neşvü nema bularak Elazığ Günlerine bir adım daha yaklaşılması açısından da önemlidir.

Yıllardır Başkentteki Atatürk Kültür Merkezi birçok ile ev sahipliği yapıyordu. Köşemiz başta olmak üzere değişik zamanlarda ve mekânlarda Elazığ’ın da Başkent’te konuk olması gerektiğini anlatıyorduk. Birçok il, AKM’de görücüye çıktı. Sivas ile biraz umutlanmıştık. Elazığ ile benzer kültürü olan Malatya da AKM’ de görücüye çıkmıştı. Geç de olsa sıra artık Elazığ’da olmalıydı. Ve…

Elâzığ Valiliğinin öncülüğünde Ankara Elâzığ Kültür ve Tanıtma Vakfı ile Ankara Elâzığ Kültür Derneği tarafından 06–09 Ekim 2011 tarihlerinde Ankara Atatürk Kültür Merkezinde düzenlenecek olan “Başkent’te Elâzığ Tanıtım Günleri” ile ilgili hazırlık toplantısı da yapılmıştı.

Başta Elazığ Valisi Muammer Erol olmak üzere, ilçe kaymakamları ve belediye başkanları, kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri, Ankara Elâzığ Kültür ve Tanıtma Vakfı ile Ankara Elazığ Kültür Derneği yöneticileri katılmıştı.

Ankara Elazığ Kültür Derneği Başkanı Ahmet Ayaz’ın, Elazığ'ın tüm potansiyel ve imkânlarının tanıtılacağına inandığını ifade etmesi, Ankara Elâzığ Kültür ve Tanıtma Vakfı Başkanı Mehmet Çağlar’ın yaptığı değerlendirmede, organizasyonun Elazığ’ın bütün yönleriyle tanıtılması açısından son derece önemli olacağına dikkat çekmesi benzer önemli noktalardı.


Programın sonunda bir değerlendirme yapan Elazığ Valisi Muammer Erol 6–9 Ekim 2011 tarihlerinde Ankara Atatürk Kültür Merkezinde yapılacak program için Elazığ’ın Ankara’da vitrine çıkacağını söylemesi de organizasyonun aslında en kısa bir şekilde özetidir.

Her ne kadar organizasyonları yürütecek taraflar belli ise de bu organizasyonda her Elazığlı kendini sorumlu hissetmelidir. Organizasyonu yapacaklara her türlü destek verilmeli, destek olunmalıdır. Organizasyon ekibi de yapacağı programla Başkentte düzenlenecek Elazığ günlerini enler arasında gelenekselleşmesi sağlanarak daha sonraki adımda İstanbul ve başka yerlerde Elazığ tanıtılmalı, Harput ile değişik terennümleri duymalı Hem Elazığ, hem de Başkent ve İstanbul.

Ramazanın bereketini de arkasına alıp sınırları aşmalı Elazığ’daki devasa hayatı…

Tüm Yazılar için Tıklayınız