Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 1

  • Kişisel           : 386095

  • Toplam         : 3439536

Köşe Yazarı › Yücel CAN › NE ÖNEMİ VAR….
5901 kez okundu
05/05/2011

Yücel CAN / NE ÖNEMİ VAR….


Sizi mutlu eden gelişmeler karşısındaki mutluluğunuzu paylaşmak için Kaleme sarılıp sohbet halkasının seyrinde bazı şeyler boğazınızı tıkarcasına birden frenler sizi. Ama siz ne olursa olsun, türünüzün son örneği de olsanız inandığınız insana hizmet yolunda bütün zorluklarla karşı karşıya kalıp bir kişi bile kalsanız, bir kişiyi feda etmeden hizmet etmek, mücadele etmek zorunda kaldığınızı unutmadığınızdan aşkla, şevkle yolunuza devam edersiniz.

Bilirsiniz ki sağlam olup sayı olarak bir de olsa kalite önemli olduğunda sayı olan o bir, yığınlar karşısında çok anlam ifade eder.

Ve Sizin birilerini tatmin etmek, birilerine yaranmak, birileri için konuşmak, birileri için de susmak diye bir derdiniz olmadığından dünya bomba olup patlasa bile sizi hiçbir korku sarsmaz, endişe içinizi kemirmez. Çünkü Siz, bir insanı kurtarmanın bütün insanlığı kurtarmak olduğunun bilincindesinizdir.

Karşıda alevleri göklere yükselen bir yangında yanan bir evlat karşısında bir taşla sendelenmenin ne önemi ola ki!

İşte Elazığspor’un Bank Asya’ya çıkışı ile beraber değişik olumlu gelişmeleri düşünürken…

Yıl 2002. Elazığspor Süper Lige çıkmıştı. Elazığ’ın spor alanında bu başarınsın önemli olduğunu söyleyerek asıl Süper Ligde kalıcı olmasının anlamlı olacağını tekrarla ifade etmeye çalışmıştım.

Elazığspor’un Süper lige çıkmasının sadece bir sportif başarı olmadığını, Süper Ligin tanıtım, ekonomik, sosyal, kültürel gibi değişik boyutlarının da olduğunu anlatmaya özen göstermiştik. Küme düşecek bir Elazığspor'un da sadece sportif götürülerinin olmayacağını, sosyal, ekonomik gibi birçok yönden de küme düşüleceğini izaha çalışılmıştı.

Yükselmenin zor olduğu gibi küme düşmenin ayrıca uzun yıllar alacağı, belki de dönüşü mümkün olmayan karanlık, uzun, meşakkatli bir yolculuğun başlayabileceğini Sarıyer, Altay, Yozgat, Erzurum, Zeytinburnu… örnekleriyle dikkatler çekilmeye çalışılmıştı.

Maalesef tecrübeyi yaşama sıkıntısı burada da kendini gösterdi. Ve Elazığspor, önce ban Asya’ya, daha sonra da İkinci Lige düştü. Hatta üçüncü lig korkusu yaşanırken Elazığspor takdire şayan bir dirilişle Bank Asya’ya çıktı.

Şimdi geçmişi düşünüp yaşanılanlardan ders almak lazım.. Birkaç satır öncesi ifade edilen gerçekler hala geçerli. Elazığspor küme düşseydi gökyüzünden bir yıldız daha kayardı. Bank Asya’ya çıkan elazığspor2a bakın nazarlar nasıl çevrildi.

Temennimiz adım adım Süper Lige yükselip orada da kalıcı olmak. Ve Elazığspopu Elazığ’la beraber birçok alanda da bir merkez haline getirebilmek…

…İşte hal buyken etrafta yaşanılanlar birden yüreğinize iniyor ya!

Aslında bunlar hepimizin pek çok kez şahit olduğu şeyler. Bakıyorsunuz Makamların sefasında kendini şişirenler ve etraftaki yalakaların suni solunumlarındaki afakî büyümeler karşısındaki heybetli, ihtişamlı bir şekilde caka satmalar. Bir kişi emeğiyle, yüreğiyle, meşakkatle, diz çürüterek, bilek yorarak, göz yorarak bir yerlere gelmişse eyvallah der, şapka çıkartırsınız. Ama bir kişi vasıfsızlığına rağmen, durumu idare ederek, cambaza bak metodu ile iki arada bir derede üstelik kendine ait olmayan meziyetlerle, referanslarla üstelik hediyelerle bir yeri bağlıyorsa ne kötü değil mi?

Durumdan paye çıkarana mı yanarsınız, yoksa hakkı olmayan ikramlarla meziyetleri gölgeleyenlere mi yanarsınız?

Boşuna denilmemiş işi ehline vereceksiniz, liyakatli kişilere yer vermek gerekir diye!

Liyakat elbette çok önemli ama tek başına liyakat da yeterli değil. Bu milletin değerlerine ters düşmeyen, vatana, millete bayrağa, kutsal değerler önem veren, hissiyatı ölmemiş, gönül adamlığını ön planda tutan, sıcak bir dokunuşun kalbe uzandığı hizmetkârlıktan gocunmayan yöneticilere, bürokratlara, dahası insanlara çok ama çok ihtiyacımız var.

Onun için emanetin ne anlama geldiği bir bilinse, liyakat da, meziyetler de anlam kazanır. Çünkü can da emanet, mal da, makamlar da…

Hüznünüzü bir kat daha arttıran daha çok olaylar film şeridi gibi gözünüzde canlanır, canınızı sıkar.

Bir büyük düşünür der ki on kişinin bulunduğu bir gemide dokuz cani için bir masum feda edilemez diye.

Ortadoğu kan kaynıyor, belki de geleceğin inşasını yapıyor. Zulmü yok etmek için Kaddafi'yi öldürüyorsunuz, dünyanın huzuru için Ladin’i öldürüyorsunuz. İyi de Onları öldürürken masım yavrulara, o sabiler nasıl kıydınız. Hem Kaddafi de Ladin de, Saddam, Mübarek, Hafız Esat, Şaron gibi Siz Avrupa’nın; Amerika’nın ürünü değil mi?

Doğru ya Siz Ortadoğu’nun selameti için, insanlık için dünyanın ta bir ucundan gelip Iraktaki masum yavruları öldürmüştünüz, insanları insanlıktan utanacağınız bir hale getirmiştiniz.

Sevinçlerimiz çok güzel ama bir de hüzünlerimiz olmasa. Havalar ne olursa olsun, nerede yaşanılırsa yaşanılsın bir başkasının hüznünü hissedebilmek, üşümek var ya. İşte mesele insan olabilmek ve Fırat kenarında kurda yem olan kuzudan kendini mesul tutabilmektir. Çünkü Ömer bir doğdu, bedenen de öldü ama sanatı, eseleri ölmedi, ölmeyecek yaşıyor, yaşayacak da. Ne demiş Yazar;

“…Yeryüzünde riya, inkâr, hıyanet altın devrini yaşıyor... Diller, sayfalar, satırlar Ebu Leheb öldü diyorlar; Ebu Leheb ölmedi, ya Muhammed; Ebu Cehil, kıtalar dolaşıyor!
....Ne doğruluk, ne doğru; Ne iyilik, ne iyi...Bahçende en güzel dal,Unuttu yemiş vermeyi...
Günahın kursağında haramların peteği! Vicdanlar, sakat çıkmadan, Ya Muhammed, yarına; İyiliklerle gel, güzelliklerle gel Adem Oğullarına!” diyerek kutlu doğum ile Sevgililer Sevgilisini bir kez daha yad ederek yarına ümitle, umutla ve her zamankinden daha çok sevgi gözlüğü ile bakmak dileği ile…

Tüm Yazılar için Tıklayınız