Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 1

  • Kişisel           : 386089

  • Toplam         : 3439115

Köşe Yazarı › Yücel CAN › KAF DAĞININ ÖTESİ
5887 kez okundu
04/07/2011

Yücel CAN / KAF DAĞININ ÖTESİ


Ülkemiz yine bir seçim arifesinin eşiğinde. Aslında 12 Haziran’da olacak bir seçimi sadece güncel olarak değerlendirmemek lazım. Çünkü ülkenin, insanların durumunun ele alınacağı milleti temsil edecek bir irade seçilecek.

TBMM’ndeki partiler aday adaylıklar sürecini tamamlamak üzere. Başkent’i sorarsanız her dakika senaryolar değişiyor, balonlar, listeler derken 11 Nisan yaklaşıyor. Yani Yüksek Seçim Kuruluna verilecek listelerin teslim edileceği gün. Üç günlük süre sonrası 14 Nisan’da yüksek seçim Kurulu Listeleri kesinlik kazanacak.

Haliyle TBMM de genel Seçimler Arifesinde. Son birkaç günde gündemde olan kanun tasarıları var, komisyonda olan komisyon tasarıları var.

Peki, 2002 yılında başlayarak köşemde birkaç kez gerekçeleri ile beraber ele aldığım, Sayın Kuşçubaşı’nın ısrarla, Sayın Keleştimur, Çakmak, Aydoğmuş, Civelek… gibi ve diğer yerel medyadaki arkadaşlarımızın, duyarlı sivil topluk kuruluşlarının merak ettiği Elazığ’ın Büyükşehir olması ile ilgili Büyükşehir Belediyesi Kanunu 24. Döneme kaldı.

Birkaç gün içerisinde uluslar arası sözleşmeler, Değişik şekillerde hazırlanan Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi gibi on beş civarında gündemde olan kanun tasarıları var. Dolayısıyla 24. dönem sonrası TBMM’nin açılışı sonrası bu iş Ekim 2011 tarihinden sonraya kalacak. Ancak Elazığ’ın bu konuda fikir olarak oluşturulan birlikteliğin yaygınlaştırılarak sahiplenilmesi, altyapısının oluşturulması ve benzer şekilde diğer büyükşehir belediyelerinin Vekilleri ile ortak hareket edilmesi, yeni kurulacak hükümete Elazığ2ın iyi anlatılması, her şeyden önemlisi de yeni dönemdeki 24. Dönem Vekillerimizin ortak hareket etmesi gerekmektedir.

Gelelim genel seçimlere temennimizi çıtayı yükseltecek, bölgeyi, insanları tanıyan, projelere sahip, ekip anlayışına önem veren, korku-menfaat ve beklentilerin ötesinde hizmeti- hazmetmeyi becerebilen liyakatli olduğu kadar hasletleri de ön planda tutan Milletvekillerimizin TBMM’nde temsil edilmesidir.

Elazığ’ın yıllardır başlanıp da bitirilemeyen ya da yarıda kalmış projeleri var. Kuzuva Pompaj Sulama, Organize sanayi ve Hayvancılık Projeleri gibi.

Elazığ’ın ihtiyaç duyduğu ikinci bir üniversite var; Harput, Hazar… Üniversiteleri gibi.

Liman başkanlığı ve turizm Bölgesine yönelik hizmetler, yatırımlar var. Denzicilik Meslek Lisesi ve Yüksek Okulunun kurulması, yelken-tekne-kanu- kürek- su topu- sualtı hizmetleri, tesis-otel-restoran yatırımları, tersane- tekne yapım iş yerlerinin desteklenmesi, Fırat Üniversitesinin Gemi adamı kurslarının açılması ve özellikle de inanç turizmine yeni bir sayfa açılması gibi.

Keban’ın su ve balıkçılık ile dünyanın yüzünün buraya çevrilmesi, yer altı kaynaklarının da toprağın üstüne, günışığına çıkarılması.
Elazığspor’un desteklenerek sadece spor alanında değil, ekonomik, sosyal alanlarda… da küme atlama gibi… Say say bitmez…

Bazıları bedel ister, pazarlama, karşılık sonrası bilgisini, hünerini, tecrübesini paylaşır. Ama âcizane hoş bir sada, insana hizmetin bir ibadet olduğu düşüncesi ile bilgiyi paylaşmanın cimriliği olmaz. Dahası bilginin de sadakası, zekâtı bilgiyi paylaşmaktır. Çünkü bilgiyi paylaşmak geriye ölümsüz bir eser bırakmaktır. Tatlı bir tebessüm, mutlu bakışlar, bir teşekkür, Allah razı olsun demek en güzel bedel. Gerisi teferruat…

Yeri gelmişken sivil toplum kuruluşlarımızın da tabeladan öte bir vizyonu temsil etmelerinin katkı getiren bir davranış olacağı unutulmamalıdır. Peydav, İpekyolu Derneği, Ağınlılar Derneğinin hizmetlere karşı çok sesli olması gibi.

Yazmak cehalete gem vuran yollardan bir tanesidir. Bu zamanın kılıcıdır, silahıdır, hizmettir. Elbette ki bu hizmete yorum katmak da desteklemek, motive etmektir, taraf olmaktır. Herkesin de ille de duymak istediği şeyler de beklenemez. Asma yorumlarda hakaret elbette olmamalı, ama hak da yenilmemelidir. Konular da anlaşılarak hedef saptırılmamalıdır. Bir emek, fikir çamur atılarak gölgelenmemelidir. Güzel bir söz sadaka ise çirkin ve haksız bir söz nedir?

Bir de bir fikrin taraftarı olarak bir yazarın ele alınması da tercihin ötesinde yine hakkaniyet ölçüsüne göre değerlendirmek daha vicdanlı bir yaklaşım olsa gerek. Su-i zannın ötesinde hüsnü zan, karşı görüşe de tahammül…

Önce önümüzü, gerçekleri, hakikati, var olanı görmek, sonra da Kaf Dağı’nın ötesini…

Tüm Yazılar için Tıklayınız