Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 2

  • Kişisel           : 386065

  • Toplam         : 3437884

Köşe Yazarı › Yücel CAN › Okuyor, okumalı
6219 kez okundu
12/12/2007

Yücel CAN / Okuyor, okumalı



Özellikler ve güzelliklerle kendinden önceki dönemleri değişik isimlerle temsil eden Elazığ adeta kültürler yumağı ve birçok alanda adeta bir merkez. Silinmez kalemlerle yazılan şanlı ve berrak tarih sayfalarındaki özellikleri ve güzellikleri ile bu topraklar üzerinde kimlerin, hangi medeniyetlerin ayak izleri yok ki… Birçok kültür yaşamak için hüküm sürmüş tarih kokan bu topraklarda. Kültürler silsilesinin beşiği olan bu topraklar tarih, eğitim, coğrafya, sanat, tarım, hayvancılık, sanayi merkezlerinin de adeta merkezi, kalbi, beyni olmuş adeta. Harput dile gelse kulaklara ve yüreklere neler anlatır acaba?

Kim Harput’a ölü diyebilir ki. Harput’u gezişteki alınan haz, ziyaretlerdeki farklı bir alem, huzur veren mekânlar, farklı alanlardaki değişik güzellikler bir ölüden beklenir m? Herkes kendine göre farklı güzellikler alır Harput’tan. Yıllara inat yok olmayan Arap Baba, Harput’un adeta varlığının simgesi olan saymakla bitmeyen gönüllerin tercih ettiği türbeler yaşayan tarih değil mi? Albay Hacı Hulusi Yahyagil; Çanakkale’nin, Kurtuluş Savaşının örnek bir askeri değil mi? Harput Kalesi başlı başına birçok şeylerin temsilcisi değil mi? Ya imarethaneler, sanat eserleri, camiler, şifa merkezleri… Tarihin sayfalarında bizlere neleri öğretmez ki. Bu haliyle bile Harput bizlere tarihten, eğitimden, kültürden, sanattan, coğrafyadan, tarımdan ve birçok alandan özellikleri ve güzellikleri anlatmıyor mu? Haliyle bu özellikler ve güzellikler de farklı kılmış burada yaşayanları. Harput başlı başına bir insanlık ve hayat bahçesi, sayfaları çevirmekle bitmeyen kitabın toz tutan sahifeleri. Her dalında farklı meyveler, kökü toprakla barışık, desen desen gül bahçelerinin meltem esintisi ile bir gönül insanı olmuştur dünden bugüne Harput’un bir diğer simgesi olan Elazığ. Elbette ki insanın doğacağı yeri tercih etmesi diye bir imkân ve tercih hakkı yok ama ben Türkiye’de, Elazığ’da doğduğum ve bu ailenin evladı olduğum için kendimi şanslı kabul ediyorum. Çünkü Elazığlı olmanın insanlarda bıraktığı intibah ile kabul ve takdir gördüm. Yani Elazığlı denince insanların zihinlerinde, kalplerinde hep güzel şeyler canlanıyor, güzel şeyler ifade ediliyor Elazığlı için. Giyinişi ile farklı olduğu gibi özellikleri ile de farklıdır Elazığlı. “Gönül hoşluğuna önem veren, babacan, zalime sert, mazluma babacan, misafirperverdir…” Elazığlı. Vatanı, milleti için seve seve canını feda etmekten çekinmeyen her türlü kin, düşmanlık, ayrımcılık ve terörün karşısında yıkılmayan Elazığlı, Keban Barajı’nın yapımında olduğu gibi ülkesi için topraklarını seve seve sulara feda etmiştir.

Elazığ kültür ve eğitimle beraber birçok alanın merkezi. Eğitim ve kültür odaklı insanlık dersleri. “Harput’ta Bir Amerikalı” adlı eser bile tarih sayfalarında eğitim adına bazı gerçekleri hatırlatıyor insana. Harput’ta 1156 yılında Artukoğulları Döneminde kurulan medreselerin zamanla yirmiye yükseldiği de tarih kayıtlarında mevcuttur. Müslüman- Türk kültürünün Anadolu’ya yerleşmesi ile Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerinde Harput, ilim ve kültür yönünden Doğu Anadolu’nun başlıca merkezlerinden biri olmuş. Coğrafi konumu itibariyle de Doğu ve Batı Anadolu arasında bir geçiş kapısı olduğundan yabancılar da kendi kültür ve dinlerini Anadolu’ya yaymak ve yerleştirmek için Harput’u tercih etmişlerdir. Elazığlı dün okuyordu, özeldi ve güzeldi. Şimdi de Elazığlı okuyor ve bu okumakla kendini tanıyarak örnek oluyor, şimdi de özel ve güzeldir Elazığlı.

Okumak insana bir hitaptır, okumak bilmektir, okumak kendini tanımak ve bendeki beni keşfetmektir, okumak insanı tanımaktır, okumak hassasiyetleri canlandırmaktır, okumak sevgidir, okumak cehalete ve kötülüğe kapıları kapatmaktır, okumak dünyayı tanımaktır…
Evet, Elazığ önce okumayı öğreniyor, okumayı alışkanlık haline getiriyor, okumakla önce kendisini ve dünyayı tanıyor, dahası beşikten mezara kadar okuyan Elazığ okumakla birçok şeyi de okuyor. İnsanı ve insanın ihtiyaçlarını bilmek okuma gibi bir çözüm metodunu sunuyor insana. Yani korunmaya, bakıma, yardıma muhtaç olan, toplumun kanayan yarası olan insanları tanıyan bir Vali insanı çok iyi okumuş olacak ki Elazığ Valiliği tarafından 17 Mart 2007 tarihinde “Elazığ Okuyor” ve “Kitap Okuma Alışkanlığını Geliştirme Projesi” kapsamında önce Elazığ okusun diye güzel bir çalışma başlatılıyor. Yüzde seksen okuma alışkanlığı olmayan Elazığlı önce okumaya başlıyor. Bu faaliyete önce ilköğretim ve orta öğretim kurumlarında okuyan öğrenciler ile bu okullarda görev yapan yönetici ve öğretmenler arasında okuma alışkanlığı hız kazanarak okuma alışkanlığı gelişiyor, kültür seviyesi artarak bu okuma dalga dalga fertlerden, okullardan aileye ve toplumun her katmanına yayılıyor. Elazığ’da yükselen bu ses medyada ve ülke gündeminde konuşulmaya başlıyor. Kitap okuma ve kütüphaneler oluşturma ile giderek hız kazanan bu proje tıpkı Elazığ’a ait bir ürün ve özellik olarak markalaşıyor. Şimdi Türkiye, toplum olarak birçok ihtiyaca cevap verecek Elazığ Okuyor Projesini konuşuyor. Elazığ okuyor, kendini ve dünyayı sanki yeniden keşfediyor. Elazığ, dün olduğu gibi bugün de eğitim ve kültürün bir merkezi olarak adeta uluslar arası organizasyonlara da ev sahipliği yapıyor, öncülük ediyor. Elazığ ve Elazığlı hep güzel hizmetlere imza atmış kendisi, memleketi, ülkesi ve dünya için. Elazığlı okumayı öğrenecek ve ondan sonra da hayatı iyice okuyacak ve okumalı da. Çünkü eğitimli bir toplum insan olmanın şuuruna vararak önce kendisine, sonra da diğer insanlara saygılı olmayı öğrenerek insanlığa fayda verecek hizmette bulunur. Gerçek anlamda insan olmanın şuurunda olan, akıl ve kalbinin uyumu ile hayat süren kişi neden sosyal hayata dinamit yerleştirsin ki. Elazığ okuyor, okumalı ve bu okuma herkese örnek olmalıdır.

Yine Elazığ birçok şeyi okumuş olmalı ve tehlikelerin farkına varmış olmalı ki Elazığ Valiliği’nin önderliğinde “Sağlıklı gelecek maddeye değil, sevgiye bağlı” kampanyası çerçevesinde okullara ve öğrencilere öncelik verilerek toplumun her kesimini dikkate alarak madde kullanımının zararları hakkında bilgiler veriliyor. Bu da başka bir şekilde “ okumak”. İnsanı ve toplumu olumsuz yönde etkileyen bir sıkıntıyı en ucuz, en zahmetsiz ve masrafsız bir şekilde koruyucu ve önleyici bir metotla hastalığa karşı toplumu bilgilendirerek, uyarmak. Yani bir başka şekilde okumak. Bu faaliyetin de ülkemize örnek bir proje olmasını diliyorum.

Elazığ’da toplumun ihtiyaçları dikkate alınarak en etkili, en verimli, en kolay, en masrafsız bir yol olan eğitim ile koruyucu ve önleyici boyutla bir noktada kişisel ve toplumsal birçok sıkıntıyı önleyecek takdire şayan örnek hizmetlere imza atılıyor. Yani Elazığlı dün de bugün de gerçek anlamda da, geniş anlamda da okuyor ve örnek oluyor. Bu anlamda okullarımız, eğitim yuvalarımız, okumanın temel merkezi. Yine örnek bir ilke imza atarak toplumun birçok alanda eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi için okullarımızı herkese açarak günün belli bir saatinden sonra ve hafta sonları eğitim yuvalarımızı keşke kapatmasak da hayırlı hizmetlerde kullansak. Okulun kapılarını herkese açarak buralarda verilecek hizmetler için okullar keşke sadece öğrencilere hizmet vermezse, okulları eğitimin bir parçası olarak hiç kapalı tutmasak, okullarımızda değişik şekillerde de olsa eğitim ve öğretim devam etse.

Elazığ okuyor ve okumalı da. Kış şartlarında olumsuzluklara inatla direnerek baharı müjdeleyen Kardelenler misali bir inançla daha bu yolda yürünecek uzun yollar var. Elazığ okuyacak ve hayata yepyeni güzel pencereler açılacak. Ve bu okumakla kendi içerimizdeki bendeki benin güzelliklerini keşfederek ta derinliklere, bilinçaltına attığımız duygularımız, hasletlerimiz bizlere yeni ufuklar açacak ve insan olmanın ulviliğini bize tekrar hatırlatacak.

Başlasın artık ufuk turu.

Tüm Yazılar için Tıklayınız