Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 2

  • Kişisel           : 386065

  • Toplam         : 3437828

Köşe Yazarı › Yücel CAN › ÜÇÜN İÇERİSİNDEKİLER
6059 kez okundu
09/05/2012

Yücel CAN / ÜÇÜN İÇERİSİNDEKİLER



Özellikler, güzellikler, potansiyel değişim ve gelişim için önemli kavramlardır. Bazen çok zorlasanız bile zamanın, zeminin ve imkânların kısıtlılığı manevra alanınızın genişlemesinde yeterince etkili olmaz.


Özel, güzel, kaynak elbette çok ama çok önemlidir. Ama sadece bunlarla yetinmek ise bir noktada yerinde saymaktır, daha ileriye gitmek yerine geride kalmak, bir noktada varlık içerisinde yokluk çekmek demektir.
Tabii ki özelliklerin, güzelliklerin kullanılması demek de cazibe alanını genişletmek, bölge şehri olmak, marka olmak demektir.
Birçok alan, cazibe alanı, isim, patent ve marka var Elazığ’a ait. Harput, Fırat, Gakkoş… denince Elazığ akla ilk gelmez mi?
Yarım kalan projeler, inanç turizminin merkezi Harput, Türkiye’nin incisi ve ışığı Keban. Daha say say bitmez…
Yiyecekleri Ağın leblebisi, orciği, çedenesi, üzümü, armudu… da say say bitmez.


Ama bilinenin ötesinde yeni merkezler, cazibeleri, markalar da unutmamak gerekir.
Üzerinde çok sık durduğumuz belki Elazığ’a yeterince anlatamadığımız, Elazığ’ın da arzu edilen düzeyde sahip çıkmadığı ama Başkentin dikkatini çeken liman başkanlığı konusuydu.


İkinci bir alan da her nerde ve nasıl olursa olsun ve her şartta imkânlarını, gönlünü memleketine açan Prof. Dr. Kadirhan Sunguroğlu Hocamızın Elazığ’a hizmet adına dillendirdiği ve destek gördüğü Elazığ dışında kalanlara yönelik Elazığ’da inşa edilecek Elazığ devre tatil evleri veya köyü. Bu hizmet aynı zamanda Elazığ adına hizmet eden sivil toplum kuruluşlarının güç ve gelir birliğine yönelik olacağı da unutulmamalıdır. Ha ayrıca madem devre tatil neden Elazığ’a ait birçok şeyi bir arada görme imkânı olmasın ki?
Gelelim bir diğer önemli cazibe alanına; Bölge İstinat Mahkemeleri mevzusuna.


Elazığ çok kısa bir zaman öncesinde güzel bir adalet sarayına sahip oldu. Bu anlamda emeği geçen herkese teşekkürler. Şimdi ülke gündeminin önemli bir konusu da bölge istinat mahkemelerinin kurulması ve bölgeler yayılması konusudur. Elazığ’a Gönül Veren Hukukçu Dostlarımız sağ olsunlar bu konuyu ısrarla vurgulamaya devam ediyorlar.
Peki nedir bölge istinat mahkemesi, neden gereklidir ve niçin Elazığ?


İstinat mahkemeleri üst mahkemedir. Yani şimdi Elazığ’da ve diğer yerlerde bulunan mahkemeler birinci derecedeki mahkemedir. Hani biraz yerel, bölgesel, idari ve değişik çeşitli mahkemelerdir. Bir noktada sağlık kuruluşları gibi denilebilir de.


Yargıtay da yüksek dereceli, bir üst mahkemedir. Birini basamaktaki mahkemelerimizde verilen kararlar temyiz olduğu zaman Yargıtay’a gider. Yeni yapılanma sonrası İstinat Mahkemeleri ile Yargıtay’a gidecek birçok dava istinat mahkemesine gitmiş olacak. Bir noktada istinat mahkemeleri son kararı veren makam olacak. Böylece Başkentin yükü hafifleyecek, adaletin cevabı sürekli Başkentte aranmayacak. Bu durum her yönüyle de ekonomik olacak.


İstinat Mahkemelerinin Elazığ’da olmasının duygusal sebepleri ötesinde gerçek sebepleri var. Yeni Elazığ Adalet Sarayı ile eski bina haliyle bu görevi yapabilir. Elazığ’ın bölge şehri olmasının en güzel bir örneği de komşu illerdeki benzer davalar Elazığ’da görülmektedir. Bu anlamda Elazığ adli anlamda da bir cazibe merkezi olacak.

Elazığ’a istinat mahkemesi kurulması ile bir hareketlilik, bir canlılık, hizmet ve dahası ekonomik bir alış veriş olacaktır. Bu da birçok anlamda değer demektir. Elhasıl bölge istinat mahkemeleri bir başka merkez, cazibe, marka değerini arttıracağından bir başka alan da Elazığ’a Bölge İstinat Mahkemeleri kurulmalıdır.


Yeri gelmişken amacımız hizmettir. Hem de hiçbir çıkar, beklenti, gelecek endişesi duymadan, birilerinin hesabına çalışarak sırıtmadan, ibadet aşkıyla değişik engellemelere, çelmelere, çekememezliklere aldırmadan ibadet aşkıyla halka hizmeti Hakka hizmet kabul ederek hakikati söyleyerek insanlığa hizmetkâr olmaktır.

Kâinat yaşadıkça hergünkü tazeliğini koruyabilecek bir Zat-ı Muhterem’in dediği gibi… Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor... O yangını söndürmeye… koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de ayağım ona çarpmış. Ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hâdise nasıl bir kıymet ifade eder… Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu… Çünkü vücudum yanarken, gönlüm gül gülistan olur” misali dar düşünceler dar görüşler.

Yine de Allah iyi ile karşılaştırsın, kula muhtaç ve kul etmesin, kendi makamından uzaklaştırmasın. Her türlü haksızlıklara karşı korusun. Zulüm etmekten ve zulme uğramaktan muhafaza etsin. Biz hizmetkâr, asker olmanın bilinciyle vazifemizi yapacağız. Peki nedir o vazife?

Kâinatın en şerefli varlığı olan insanlığa hizmetkâr olmak. Hem de sayıları sınırlı Bedrin Aslanları kadar desteğini esirgemeyen sebatkâr bir şekilde inananların ışıldayan gözleri arkada bırakmadan bebek misali inadına dimdik ayakta kalırcasına…

Tüm Yazılar için Tıklayınız