Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 2

  • Kişisel           : 386083

  • Toplam         : 3438753

Köşe Yazarı › Yücel CAN › Çocuk haklarından
6498 kez okundu
11/09/2008

Yücel CAN / Çocuk haklarından



ÇOCUK HAKLARINDAN ÖNCE HALLERİ


Çocuk insan olmanın göz önünde bulundurulması gereken kalıplar zinciridir ve sağlam bir kişiliğin ilk merdivenleridir. Çocukluk zamanlarındaki güzellikler sağlam bir kişiliğin teminatıdır. Yani çocuklar her şeyimizdir, çocuklar biz ve bizin geleceğidir. Dünya, çocuklara vermiş olduğu önemden olacak ki her yıl 20 Kasım tarihi Dünya Çocuk Hakları Günü olarak kutlanıyor. Dünya ülkeleri kutlamalarına uluslar arası kabul edilen sözlerin ışığında önce çocuk diyor. Öyle ki “Çocuk bugünün yarını, yarının umududur. Bugünün çocuğu yarının büyüğüdür. Çocuk yuvanın mutluluğudur. Çocuk ulusun en kutsal varlığıdır. Çocuğa değer veren uluslar ölmez.” sözleri artık kalıplaşmış ifadeler olarak ezberlenmiş. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda 20 Kasım 1989'da kabul edilen Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni Türkiye de 1990 yılında imzalayan 191 ülkeden biri.

Evet, Çocuklarımız ''Çocuk, cennet nimetlerinden biridir. Çocuk kokusu, cennet kokularındandır. Her ağacın bir meyvesi vardır. Gönlün meyvesi de çocuktur.” Ama…
Evet, amalarımız var çocuklarımız için. Bugün dünyada milyonlarca çocuk sömürünün, açlığın, savaşın içerisinde yaşıyor, silahların gölgesinde korku ve endişe içerisinde adeta can çekişiyor. Yaşamak adına sağlıksız kişiliklere razı olarak tahribatlarla, engellerle birlikte yaşamını sürdürmeye çalışıyor çocuklarımız. Tüm dünyada çocukların karşı karşıya kaldıkları hak ihlalleri devam ediyor. Dünyanın pek çok yerinde çocuklar işkence ve kötü muameleyle karşı karşıya kalıyor, kötü koşullarda alıkonuluyor, ölüm cezalarına mahkûm ediliyor, savaşlar ve silahlı çatışmalarda kendileri ve yakınları öldürülüyor, tecavüz ve işkence gibi korkunç savaş suçlarında mağdur oluyorlar o masum yavrucaklar. Bu yetmiyormuşçasına kandırılan çocuklar dağlarda kendinden büyük işlerin altına sokularak körpe beyinleri yıkanarak intikam senaryoları ile çatışmalarda, savaşlarda kullanılıyor ve göz göre göre ölüme gönderiliyorlar geleceğimiz denilen sevgi tohumları. Tabii ki bir kısmı da yerlerinden edilip mülteci konumuna düşürülüyorlar. Milyonlarca çocuk yoksulluk yüzünden ihmal ve istismara uğruyor, sokaklarda yaşamak zorunda bırakılıyor. Onursuz bir insan vahşet adına dünya piyasasına sürülüyor. Bu zehir soğuk savaşlarla teknoloji vasıtası ile dünyanın diğer bir ucundaki masum çocukları da unutmuyor. Dünya, birkaç süper gücün elinde demokrasi tuzaklarında(!) insanlık adeta bir kovboy gibi etrafa dehşet saçarak her yeri tahrip ediyor, yıkıyor, öldürüyor ve sonunda da kendisi de ya ölüyor, ya da kalbinin vicdanı karşısında kendisi de yok olup gidiyor. Savaşlarda silahların ve bombaların ortalarında vücutları param parça olan o yavrulara bir de tacizler, tecavüzler, ihmaller, istimaller, yoksulluklar, yolsuzluklar, açlık, onursuz yaşam modelleri, sakatlık ve aklın kabullenemeyeceği ölümler ekleniyor. Dünyanın dengesi bu dengesizliklerle nasıl bozulmasın ki... Dünyada resmi kayıtlara göre 300 milyon işçi olarak çalıştırılmakta. Sadece Türkiye’de 900 bini aşkın çocuk sanayi sektöründe çalışmakta. Binlerce çocuk savaşlarda katledilmekte. 300 binden fazla çocuk ise başta Afrika Kıtası olmak üzere dünyanın farklı bölgelerinde çocuk asker olarak savaş cephelerinde hayatını kaybetmekte. Bir o kadar çocuk ise köle tacirleri tarafından işçilik yapması ya da fuhuş için alınıp satılmakta. Türkiye’nin de dahil olduğu yüzlerce ülkede çocuk pornografisi ve çocuk tacizleri oranında ciddi artışlar yaşanmakta.

Yerküre üzerinde Bir milyardan fazla çocuk yoksulluk koşullarında yaşamakta. Unicef’in 2004 yılında yayınladığı verilerine göre:

-640 milyon çocuk yeterli barınma olanaklarından yoksun.
—500 milyon çocuk sıhhi gereklerden yoksun.
—270 milyon çocuk temel sağlık hizmetlerinden faydalanamadan yaşıyor.

Oyuncakları ile oynaması gereken çocuklar, anne ve babasının kucağında olması gerekenler, okulda olması gerekenler neredeler ve çocukluklarını zedeleyen hangi işlerle meşguller acaba? Onlar birçok planları, tatil ve eğlence planlarını yapamıyorlar, onlar yaz okullarına gidemiyorlar, onların programları arasında öteler yok, bugün var. Onların en büyük ihtiyacı belki de önce sevgi, sonra da yaşamının sürdürebilmek adına aç ve susuz kalmamak… Çöplerde ekmek toplayanlara, kışın dondurucu soğuğunda, yazın kavurucu sıcağında köşe başlarında veya lambalarda hayat mücadelesi verenlere, ev yerine sokağı kendine mesken tutanlara, sokaklarda taciz ve tecavüzlere, her türlü istismarlara maruz kalanlara, eğitimi yaşamak sayanlara, sevgiden ve şefkatten mahrum kalanlara, hayatı her türlü risklere açık olanlara, lisanı haliyle yokluk yaşayanlara, hele hele kendileri ile çok yakın olduğum ve dünyalarını paylaştığım korunmaya, bakıma ve yardıma muhtaç olanlara, sokakta yaşayan ve çalışan çocuklara içimiz nasıl parçalanmasın ki… Tabii ki Türkiye de bu durumdan hem etkileniyor, hem de aynı düzeyde benzer sıkıntıları yaşıyor. İşte çocuklarımıza dair bugünkü Türkiye’ ye dair küçük bir pencere:

—OECD ülkeleri arasında ‘bebek ölümlerinde’ hala birinci ülkeyiz. Her bin doğumda Ülkemizde 24 bebek ölmekte.

— Yeşilay’ın yayınladığı bildiride ülkemizde her yıl sigara nedeniyle 200 bin ölümün meydana geldiği kaydediliyor. 160 bin tiryakiyle sigara içilen mekânda bulunan çoğunluğu bebek ve çocuk olmak üzere 40 bin kişi yaşamının kaybediyor. Sigaraya başlama yaşının 9 ile 10 yaşlarına kadar gerilediğine dikkat çekilen bildiride, alkol kullanma yaşının da 12 ila 14 arası olduğu ifade ediliyor.
Bugün Avrupa ülkelerinde uyuşturucu madde kulanım yaşının 12'ye kadar inmiş. Türkiye’de ise bu sınır o yaşın altına kadar düşüyor.

—Eskiden özel okullarda, ekonomik durumu iyi aile çocuklarında uyuşturucu kullanımı yaygındı. Ama şimdi ise durum çok farklı. Özellikle varoş kesimlerinde, yarı kentsel alanda, tahminlerden uzak yüksek bir oranda madde kullanılıyor. Daha iki yıl öncesi uyuşturucu kullanma yaşı on iki yaş civarları iken şimdi bu oran on yaşlara kadar düştü. Eskiden eğilim daha çok tiner-bali gibi uçucu maddeler i şehir merkezlerinde görülüyordu, varoşlarda pek görülmüyordu. Şimdi ise varoşlarda kullanılıyor. Önceleri kulüp ve diskolarda eğlence sırasında kullanılan uyuşturucular şimdi ise kafelere kadar inmiş durumda. İşin ilginç olan tarafı da madde kullananların neredeyse yüzde sekseninin aynı zamanda suç işlemesi.

—Gecekonduların apartman haline gelmesi ilişkilerin zayıflaması ve aile kontrolünün azalması madde kullanımını hızlandırdı. Çocuklar artık daha isyankâr ve kendilerine de kötü model alıyorlar, aileler de bunlara sınır koyamıyorlar.

- İLO’ya göre dünyada 5–14 yaş arası 250 milyon çalışan çocuk mevcut. 12–17 yaş arası 283 milyon çocuk çalıştığı için okula gidemiyor, Dünyada 2,5 milyon çocuk işçi çalıştırılmaktadır.
—DİE(TUİK) verilerine göre gecekondularda yaşayan çocuk sayısı 2.250.000 (iki milyon iki yüz elli bin) civarıdır. Bir başka deyişle, Türkiye’de her 7 çocuktan 1’i sokak çocuğu olma ile karşı karşıyadır.
Bugün nüfusumuzun yirmi yedi milyonu çocuk. Ve bu şansı maalesef yerinde kullanamayan bir ülke durumundayız Hani bir zamanlar kulağımıza gelen şu şarkı vardı ya;
Oynaya oynaya gelin çocuklar el ele, el ele verin çocuklar.
Bir vatan bırakın biz çocuklara ıslanmış olmasın gözyaşlarıyla.
Bir bahçe bırakın biz çocuklara göklerde yer açın uçurtmalara.
Oynaya oynaya gelin çocuklar el ele, el ele verin çocuklar.
Bir barış bırakın biz çocuklara ulaşsın şarkımız güneşe ve aya.
Oynaya oynaya gelin çocuklar el ele, el ele verin çocuklar.
Bir dünya bırakın biz çocuklara yazalım üstüne sevgili dünya
Oynaya oynaya gelin çocuklar el ele, el ele verin çocuklar.
Bu güzel şarkı sanki sadece şiirlerde, şarkı da mı kaldı ne dersiniz?

Tüm Yazılar için Tıklayınız