Yücel CAN / İNSAN MI DEDİNİZ! …
Anadolu’dan Net bir şekilde söz ile hayra vesile olabilmek, geride hoş bir sada bırakabilmek, ölümsüz eser bırakmak için önce insan diyerek Anadolu’dan Atayurt’a, Türk Dünyasına, Balkanlara, İslam Alemine, Dünyaya derken; Almanya’ya, Avrupa’ya bir pencere açabilmek; hatta köprü olabilmek için biz birlikte güçlüyüz ruhu ile selam olsun selamı anlayanlara, selama, değer verenlere; selam olsun…
İki hece ve beş harften ibaret olan insanın tanımını yapmak hem kolay hem de çok zor. Ya insan olabilmeyi ve insanın vasıflarını diğer canlılardan ayıran özellikleri, özellikle de şekilden öte insan olabilmeyi…
İnsan ile ilgili birçok tanımlar yapmak mümkündür. Alaktan, balçıktan yaratılan, canlı, zekâ ve duyuları ile düşünen, yaratılış ve özellik itibarı ile bütün canlıların en mükemmelidir insan. Çok farklı tanımlar vardır insan için.
Tanım kadar önemli bir diğer husus da elbette ki insanın özellikleri ve bu özellikleri ile bütün canlılardan farklı olmasıdır. Zaten insanı diğer canlılardan farklı tutan temel husus da budur.
O halde insan zekâ ve duyguları ile farklı olup bir amaç için yaratılmış olmalıdır. Yani insan başı boş yaratılmamış, amaçsız değildir insanoğlu. O halde asıl mesele insanın kendi varlığının farkına varması, insan olmanın şuurunda olması değil midir?
Hayat gösteriyor ki insanoğlu amaçsız, bilinçsiz, başıboş, hedefsiz yaratılmamış. İdealleri, arzuları, duyguları, sevgisi, amacı, haletleri ve hassasiyetleri ile farklıdır insan.
O halde insanın kendisi ve kendisi dışındaki alemlerle yaşadıkları sıkıntılar, hüzünler, ayrılıklar, zararlar, kötülükler neden? Yoksa insan kendini tanımıyor mu, insanın ne anlama geldiğini bilmiyor mu? İnsan sadece etten yaratılan bir varlık olmadığına göre! Bir gayesi olmalı insanoğlunun.
Hiç değilse yaşanılan acılara, sıkıntılara, belirsizliklere bir son vermek adına adam olmanın yüceliğinin farkında olabilmeli insan. Belki de bütün sıkıntıların çözümü ben kimim, nereden geliyorum, nereye gidiyorum, hayatımın anlamı ve amacı nedir? gibi soruları insanın kendisine sorarak hayatına anlam katmasıdır.
Yani hırsın, bencilliğin, kötülüğün, zarar vermenin, caniliğin, terörün, kısaca insan ahlakı, onur ve yaşayışına uymayan her türlü kötülüğe karşı bu sorulara cevap ile bulmalı insanoğlu. İnsanoğlu sadece bilim ve teknoloji ile mümkün olmadığına göre. Sonsuz ihtiyaçlar, talepler karşısında sınırlı güçler ve sınırlı zamanlar…
Sözde, özde, samimi yaşayışta insan olmak mı yoksa insan olarak dünyaya gelebilmek mi asıl mesele. İnsan gibi ince, uzun, derin, sır dolu yolculukta buluşmak üzere…