Yücel CAN / BAŞKENT’TE…
Dünya hayatı günlerle, aylarla ne kadar sınırlı olursa olsun insan muayyen bir dönem için dünyaya gelir.
Bu anlamda Hz. Âdem ve Hz. Havva’nın yaratıldığı ilk günden beri; tarih yazanlar, tarihe yazılanlar, tarihi güzelleştirenler, tarihi çirkinleştirenler, tarihin fark etmediği insanlar vardır.
Daha önce meleklerin en yüce makamında bulunan ve insanı çok yönlü kötülüğe sürükleyen şerlerin en büyük örneği olan Şeytan; katil olarak kan dökmesi ve kinin numunesi olan Kabil, masumiyetin, mazlumiyetin kurbanı Habil, dünyanın ilk temsilcileri ve örnekleri olarak tarihe yazılırlar.
Tarihin ilk gününden itibaren kötü de iyi de sevabı ile günahı ile film ve altyazı gibi yıllara inat yaşamaya devam eder. Âdeta herkes filminin senaryosunu yazar ve oynar.
Dünya seyahatinde çok yönlü bir hayat söz konusudur. Mesele şekilden öte insan olabilmek, insana insan olduğu için değer verebilmek, söz ile hayra vesile olabilmek, geride hoş bir sada bırakabilmek, bedenen ölse de ölümsüz eser ile yaşamak, unutulmamak…
Dünyada bir dikili ağacı olana, bir eser ile kendini hatırlatana, güzel bir söz ile eskimeden yaşayana, gönül ikliminde yaşayanlara kim öldü veya ölü diyebilir ki!
İdareci ve Bürokratlar Birliği Derneği’nden yabancı olmadığımız “Biz Birlikte Güçlüyüz” sloganını hatırlatırcasına amacımız olan biz birlikte güçlüyüz ruhu ile Kalem’i, Başkent Postası’na davet eden kıymetli dostlara selam olsun.
Günışığı’ndan, Yeni Ufuk’tan, Anadolu’dan Başkent’e, Türkiye’nin başkentine; Başkent Postası’na merhaba…
Başkent… Anlatmaya gerek yok. Yanında “Postası” da var.
Türk Dil Kurumuna göre posta anlam itibarı ile bir yere gelen veya bir yerden gönderilen mektup, emanetlerin tümü, bu emanetleri götüren vasıta, emanetleri toplayan ve dağıtan kuruluş ve bu kuruluşun bulunduğu yer, takım, kol… anlamlarına geliyor. Tam isabet…
Dün olduğu gibi bugün de iyilik adına güzel sözler, yazılar, makaleler, emanetler için birliktelik, beraberlik için…
Dünyanın bir dakikasını bile ölümsüzleştirmek için kendi varlığına, kendi dışındaki insanlara; insanlığa daha doğrusu kâinata emanet, vekâlet gözüyle bakarak söz ve yazı ile birlikteliğe vesile olmak için…
Yine dün olduğu gibi ecdattan; tarihe sırtımızı dönmeden, kendini değiştirip geliştirerek ama başkalaşmadan samimiyet, sadakat, vefa, hürmet, muhabbet, güven, inanç ve kültürel değerler için… “…söz ola kese savaşı, söz ola bitire aşı…” Söz, yazı kalıcı bir mirastır.
Kendim ile çatışma yaşamadan, aynada kendim ile kavga etmeden yola devam…
Aldırmazlık edemem, görmezden hiç mi hiç gelemem, bana ne diyemem, neyime lazım söyleyemem, tarafsız, bitaraf olamam...
Ben ben deyip şeytanlaşıp kibir aldatmacasında bencilane dünyevileşemem.
Emanete, vekâlete, insana, inanca hizmetkârlığa namzedim.
İnsanın acısı karşısında acımı, ağrımı hissetmem bile…
Kısaca insana hizmette sınır tanımayan, hizmetçilikten gocunmayan bir anlayış ve vatan için Başkent Postası’ndan Anadolu’ya, Atayurt’a, Türk dünyasına, Balkanlar’a, İslam Âlemine, dünyaya ve kâinata bir pencere açabilmek için biz birlikte güçlüyüz ruhu ile…
Başkent Postasından selam olsun, merhaba…