Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 1

  • Kişisel           : 406334

  • Toplam         : 3532477

Köşe Yazarı › Yücel CAN › Haydi gel Harput’a, köyümüze, ilçemize geri dönelim…
10286 kez okundu
07/03/2023

Yücel CAN / Haydi gel Harput’a, köyümüze, ilçemize geri dönelim…


Dünya tarihine bakıldığında milattan sonra 115 yılında ilk deprem meydana geldiği kayıtlarda yer almaktadır. Gerek şiddeti ve gerekse sonuçları içerisinde dünyada meydana gelen depremler içerisinde Erzincan (7.9) ve Kahramanmaraş (7.7, 7.6) merkezli on bir ilimizi kapsayan Elazığ’ın da bulunduğu depremler de yer almaktadır.

Türkiye'nin bulunduğu coğrafya, 1500'lü yıllardan itibaren farklı zamanlarda 7 ve üstü büyüklüğünde 23 depremle sarsıldı.

Elazığ’da ise 1874 yılında 7,1; 1875 yılında 6,7; 1905 yılında 6,8; 1910 yılında 5,0; 1977 yılında 5,1; yakın tarihlerde ise 13 Temmuz 2003 yılında 5,7; 11 Ağustos 2004 yılında 5,3; 26 Kasım 2005 yılında 5,2; 9 Şubat 2007 yılında 5,0; 8 Mart 2010 yılında 6,1 ve 24 Haziran 2011 5,4 büyüklükte depremler meydana gelmiş.

Elazığ merkezli 24 Ocak 2020 yılında meydana gelen 6,8 şiddetindeki depremde ise en büyük sevinç; ölü sayısının az olmasıdır. Kahramanmaraş merkezli 7,6 şiddetindeki ikinci deprem Elazığ’da da ölüm, yaralanma ve hasara sebep olmuştur.

Deprem Araştırma Daire Başkalığına göre Sivrice, Palu, Arıcak, Alacakaya, Kovancılar (kısmen), Karakoçan (kısmen) ve Maden ilçelerimiz birinci derece deprem kuşağında yer almaktadır. Elazığ, Ağın, Keban ve Baskil ve ikinci deprem kuşağında yer almaktadır. Bir de komşu illerimizin de deprem kuşağında olduğu ve Elazığ’ı da etkilediği dikkate aldığında da durum hiç de iç açıcı değil.

Bu arada deprem fay hattının geçtiği alanları da dikkate almak gerekir. Yani Elazığ’ın her alanı aynı fay hattında ya da şiddetinde olmayabilir. Bu durum da depremin şiddetli, orta şiddetli veya az şiddetli olması ile alakalıdır.

Depremde zarar görmemek, az zarar görmek gibi konularda binanın bağlam zemin tercihi kadar, binanın inşaat yapısının sağlamlığı ile de alakalıdır. Bir diğer husus da simülatör ile depreme karşı tedbir almaktır. Depreme karşı bilinçli olmak, ya da bir başka ifade ile deprem ile yaşanması da önemli tedbirler arasındadır.

Tarihin sayfaları incelendiğinde Harput’ta meydana gelen ve hafızalarda silinmeyen bir deprem yaşandığına dair kayıtlara rastlanmamıştır. Hatta Elazığ merkezli 24 Ocak 2020 yılında meydana gelen 6,8 şiddetindeki depremde de Kahramanmaraş merkezli 7,6 şiddetindeki ikinci depremde de Elazığ’da ölü, yaralı ve hasar olmasına rağmen, Harput’un merkezinde ölüm ve yaralanmayı bırakın, binalarda yıkılma bile söz konusu olmamıştır.

Öyle ki son yıllarda altı şiddetinin üzeri deprem ve artçı depremler gören Elazığ’ın yaklaşık altı bin yıllık tarihinde bir mahalle olan Harput’ta eğri halde duran ve Pisa Kulesinin kıskandığı eğri minare vakur duruşundan hiç etkilenmemiş, diğer tarihi eserler gibi bir taşı bile yerinden oynamamıştır.

Harput onlarca medeniyetin farklı isimlerle hâlâ tarihten bugüne hakikatleri aktaran koca bir çınar, her sayfası dolu dolu olan bir tarih. Harput; ilim, kültür, sanat, turizm, tarih, coğrafi, siyasi, ekonomik, tarım gibi jeopolitik öneme sahip her dönemde insanlığın ilgi odağı olmuştur.

Harput hâlâ cazibesinden bir şey kaybetmemiştir ve Harput birçok açıdan cazip olduğu kadar inanç ve kültür merkezidir.

Harput tarihte olduğu gibi güvenlik alanı olduğu kadar, aynı zamanda yüksek yerde ovaya ve göle hâkim, manevi havası ile atmosferi temiz, badem gibi zamanında tarıma dayalı hayatın yaşam tarzı haline geldiği, haza İstanbul Beyefendisi gibi Harput Beyefendisi diye akıllarda ve gönüllerde yer alan şirin, naif, kibar bir beldedir.

Maalesef dolu dolu hayat olan Harput ya ölülerle ya türbe ziyaretleri ile ya Elazığ’ın sıcağından bunalındığında sığınılan bir mekân olarak dar bir düşünce ile nefes almaya çalışıyor. UNESCO’nun bile fark ettiği Harput’u gelin biz de fark edelim.

Gelin sadece belli durumlarda ve zamanlarda değil; her zaman Harput’u yaşayalım, Harput’ta yaşayalım, Harput’u teneffüs edelim. Nasıl mı?

Düzenli bir altyapı ile Harput’u geniş bir alanla imara açarak, etkinlikleri Harput’ta yaparak, Harput’u mahalleden ilçeye çevirerek. Haydi Harput’la, geçmişe geri dönelim!

Sadece Harput’a geri dönmeyelim. Gelin köyümüze, ilçemize geri dönelim.

Çocukluk yıllarımda Keban’a, Elazığ’a, Keban’dan köye, Keban’dan Elazığ’a gitmenin bir heyecanı sevgisi, mutluluğu olurdu. Şimdi köy köylükten çıktı. Neredeyse zorunluluk oldu köye gitmek, doğallık bozuldu, köye giderken ilçeden, şehirden bir şeyler götürülür oldu. Köyler adeta taşınıp ilçelere, Elazığ’a taşındı. Neredeyse köyler sayfiyelikten çıkıp sınırlı günlerde gidilen mekânlar oldu. Hela Elazığ’a gitmenin tadı bir başkaydı. Elazığ’a, bü (ö)yük şehire gitmek ne de heyecanlıydı! Şehirden gelenin yolu beklenirdi.

Birçok şeyin ayarı kaçtığı, tadı bozulduğu gibi şehrin de ilçenin de köyün de dengesi şaştı.

İşte basit bir proje… Keban -Elazığ arasında hayvancılık için yaylım- ahır hayvancılığı üretim, süt, et, peynir, yağ, yan ürünleri; yem üretimi gibi alanlara yatırım yapılsa ve her köyden bir evden aileler çalışsa ve tesislere kişiler ortak olsa. Toprak tahliline göre tarım ürünleri yetiştirilse…

Yüksek rakımı kadar dağ ve ovası olan ve baraj gölüne de yakın olan Üçağaç Köyü’nde yetenekli gençlere imkân vermek için spor ve sağlıklı yaşam için eğiti, oyun tesisleri için altyapı çalışmaları yapılsa…

Haydi gel Harput’a, köyümüze, ilçemize geri dönelim…

Tüm Yazılar için Tıklayınız