Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 1

  • Kişisel           : 378031

  • Toplam         : 3401885

Köşe Yazarı › Yücel CAN › İNSAF
3719 kez okundu
30/05/2022

Yücel CAN / İNSAF


Tarihe, düne, ecdada, geçmişe dil uzatmak, hakaret etmek nerede ise sıradanlaştı. İşin kötüsü sanki böyle bir durum normalmiş gibi algılanmaya başladı sanki. Bilen de, bilmeyen, de ağzı olan konuşuyor…

Eskiden, önceleri bu tür saldırılar dışarıdan, cehaletten gelirdi. Ve bu tür hadiseler öyle sık sık yaşanmaz, tekrarlamaz ve bu tür fikirlere, kişilere karşı da tepki geliştirilirdi.

Şimdi ise iletişim ve sosyal medyanın etkisiyle beklentisi olan, çıkarı olan, makam ve rant kaygısı olan, zurnayı ağzına, davulu sırtına alan; düşmanlığı sınır tanımayanlar ağzının fermuarını da yırtarak çoğu zaman da hadler aşılarak geçmiş incitilmekte, rencide edilmekte; hatta haksız bir şekilde yıkıcı, tahripkâr eleştiri ve saldırılar yapılmaktadır.

Eğri de oturulsa doğru konuşmak gerekmez mi?

Son zamanların modası ecdada, Osmanlı İmparatorluğu’na, özellikle de Osmanlı’nın kuruluş ve yükseliş dönemi hükümdarlarına yapılan sınır tanımaz eleştiri ve saldırılar sınır tanımıyor adeta.

Daha da özele inmek gerekirse Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman, Yavuz Sultan Selim… tarihin ilerleyen dönemlerindeki Sultan Vahdettin… ve cennet mekân sultan Abdülhamit’e tasvip edilmeyen haksız ve hadsiz saldırılar…

Bu kadar mı? Millî Mücadele Şairi, Vatanperver Mehmet Akif Ersoy’a… yapılan eleştiriler; daha neler neler…

Bir kere ölüden ne istersiniz, ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz bilmez misiniz, insan ölse de insanlık adına geride bırakılan hoş sadalara, geride bırakılan ölümsüz eserlere, tarihi zamanın şartlarına göre değerlendirmek gerektiğini bilmez sisiniz?

Ya eleştirenin hali! Kişi eleştirdiğini yapmada ne kadar başarılı, mahir olurdu; yani empati, yani iğneyi kendisine çuvaldızı başkasına batırmak gerekmez mi?

Bir kere İstiklal Marşı, Safahat başlı başına her şeyi anlatmaya yeter de artar da. Burada söylenecek şey yarası olan gocunur, kin ve düşmanlığınızla kahrolun!

İzleyenlere de tarafsızlık yok zulme rıza zulümdür, hakikat güneş gibidir göz yumarak kendinizi karanlığın ortasında bulmayın sözlerini bilenmez halde kafalara, kağıtlara, tarihe yazın!

Zulüm 1453’te başlamışmış! Tarihi, olanları iyi okunmalı. Merhum Akif Ersoy’a söylediklerimizi tekrarlayarak, bu zulüm acınız olsun, bu zulmü iyi okuyun, yoksa yanarsınız, düşmanlık beyhudedir; tekrarında fayda vardır.

Sultan Vahdettin asla hain değildir; vatanperverdir.

Sultan Abdülhamit şu an dünyayı ve İslam Alemini kan gölüne çevirenlerin korkulu rüyasıdır. Merhum Mehmet Akif Ersoy, Fatih Sultan Mehmet Han, Sultan Vahdettin… için söylenenleri tekrarlıyoruz.

Gafiller uyansın, kendini kullandırmasın. Hainler, işbirlikçiler, düşmanlar ve kafirler bizi iyi bilirler, sızdıkları yerlerde saklanarak kimse gizliden bizi taşlamasın, renkten renge de girmesin.

Şu bilinmelidir ki vatan, bayrak mukaddesat için kalem oluruz, kılıç oluruz; bazen de hem kalem hem kılıç oluruz. Kırmızı renkten korkmayız, şehit ya da gazidir ecdadımız ve biz de onların torunları, nesilleriyiz.

Şunu da iyi biliriz dününü, tarihini, ecdadını inkâr kendini inkardır, bu hataya da düşmeyiz biz…

Tüm Yazılar için Tıklayınız