Ahmet SANDAL-Köşe Yazısı
BİZİM EMEKLİLER
Emeklilik yaşımız yaklaştığından olacak, emeklilik üzerine çok tefekkür etmeye ve yolda, sokakta, otobüste, dolmuşta gördüğüm emeklileri çokça izlemeye ve müşahede etmeye başladım.
Emeklilik ve emekliler üzerine tefekkürü yoğunlaştırmamın bir sebebi de başka ülkelerin emeklileri ile bizim emeklileri kıyaslamamdan kaynaklanıyor. Zaman zaman Antalya’da ya da başka bir İl’de beş yıldızlı otellerde düzenlenen eğitimlere katılıyoruz. Bu sırada yabancı ülkelerin emeklilerini görüp de onların tatil yaptıklarına şahit oluyor, “nerde bizim emekliler” diye sormadan edemiyoruz. Zaten, bu satırları da Antalya’da beş yıldızlı bir otelin lobisinde yazıyorum. Yanımdan, sağımdan solumdan Alman ve Rus Vatandaşları olduğunu tahmin ettiğim emekliler geçiyor. Yaşları epey ilerlemiş. “Bu otellerde gününü gün ediyorlar” desem yerindedir. Kendi Ülkelerinde bu kadar imkanı birada bulamazlar diye düşünüyorum.
Neyse, başka Ülkelerin emeklilerini bir tarafa bırakalım. Kendi emeklilerimizin hallerine bakalım.
Bizim emeklilerimin halleri nasıldır? Hayatlarından memnunlar mıdır? Seyahat etmek, gezmek ve tatil yapmak isterler mi? Nedir, hayattan beklentileri? Uzar gider bu sorular.
Bu soruların cevapları çok açıktır.
Bizim emeklilerin halleri çok iç acıcı değildir. Büyük çoğunluğu geçim sıkıntısı içindedir. Hayatlarından memnunlar mı sorusuna gelince, kıt kanaat geçinseler de, İslam’ın verdiği sabır ve şükür içinde hayatlarından memnun olmaya çalışmaktalar. Ne yapsınlar başka çare mi var? Sabır ve şükür bizim hayatımızın ölçüsü ve mihenk taşıdır. Allah bu ölçüden ebeden ayırmasın.
Diğer soruların cevapları da bellidir. Elbette dinlenmek herkesin hakkıdır. İyi bir dinlenme ve huzur bulmak için zaman zaman seyahat etmek ve gezmek isterler tabi. Çünkü, seyahat sıhhat demektir. Emeklilerinin hayattan beklentileri de hayatlarının son deminde, sağlık ve huzurdur.
Gel gör ki, bu isteklerin çoğu gerçek hayatta karşılığını bulamıyor. Emeklilerimiz bırakın seyahat ve gezme imkanlarını, çoğu şehir içinde bile gezme imkanından yoksunlar. İşte ondan dolayı, birçok şehirde belli yaşı geçen kişilere belediye otobüsleriyle biryerden bir yere gitmek belli saatler arası bedavadır. İnanın, tanınan bu imkan olmasa, (yaşadığım şehirden örnek vereyim) Ankara’da birçok emekli şehri bile gezemeyecek durumda.
Bu vesile ile bir anımı da burada sizinle paylaşayım. Bundan birkaç yıl önceydi. (Demek ki emeklilerinin durumlarıyla birkaç yıldır yakınen ilgiliyim) Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı Fatih Acar Beyefendi’nin konuşmacı olarak katıldığı bir toplantıda ben de bulunuyordum. Başkanın konuşması bitince soru bölümüne geçildi. Kendisine şu soruyu yöneltmiştim: “Kaldığımız beş yıldızlı otellerde hep yabancı Ülkelerin, Almanların, İngilizlerin vatandaşlarını görüyoruz. Onlar bizim otellerde gönlünce tatil yaparlarken, bizim emekliler bu otellerin kapısının önünden bile geçemiyor. Bizim emekliler ne zaman bu otellerde tatil yapacak” diye sormuştum. Açıkçası bu sorudan sonra olumlu ya da umutlu bir cevap bekliyordum. Ancak, cevap, oldukça umutsuz bir cevaptı. Başkan Bey, “yakın zamanda bu mümkün değil” demişti. Evet, bizim emeklilerimizin müreffeh ve huzurlu bir emeklilik yaşamaları sanki umutsuz bir vaka gibi! Ne diyelim, hayırlısı olsun.
Yukarıda özetlediğim bu durumu ve bizim emekliler ile yabancı ülkelerin emeklilerinin kıyaslamasını, geçen dönem Milletvekilliği yapmış bir Okul arkadaşıma da bir sohbet sırasında anlattığımda; “onlar Mercedes üretiyor, dünya markası olmuş ürünler üretiyor, olsun o kadar fark” demişti. Evet, bir de konunun bu veçhesi var değil mi? Dünya markası ürünler üretmek, zengin olmak ve emeklilikte rahat etmek. Bu da doğru gerçi. Ancak şu da doğru. Dünya markası ürünler ürettik de, bizim emekliler mi engel oldu? Gelin hep birlikte buna çalışalım öyleyse.
Evet, “Bizim Emekliler” konusunu bir makale hacminde kısaca özetledim. Tüm emeklilerimize hayatlarının bu dinlenme demlerinde huzur, rahat ve sıhhat diliyorum.
Ahmet SANDAL