Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 3

  • Kişisel           : 381204

  • Toplam         : 3411672

Anasayfa » Yücel CAN...

Yücel CAN...

Çıktı Al
1083 kez okundu
01 Ocak 1970
Yücel CAN...


VEFA(T)

Çocukluğunuzdan başlayan uzun bir yolculuğun hem de inilmemesi gereken bir durağında yolcunun araç değiştirmesi, kardeşten öte gününüzün her saatini açtığınız, gönlünüzün ikliminde dört mevsim yer ayırdığınız, uykunuzun en tatlı anında bile çok rahat bir şekilde uyandığınız, en zamansız ve zor şartlarda bile fedakârlıkla öncelik verdiğiniz dünü unutanlar,

Yazık çocukluk yıllarının masum yüzündeki gözyaşını silmeyen eller tamiri mümkün olmayacak haldeki kırılan oyuncaklara değer vermeyen acımasız bakışlar, safiyane bir araya gelen birbirine sarılmış gönülleri kıran haris beklentileri, daha da yok mu her şey bana, ben tok olayım başkası bana ne mantığıyla hareket ederek ötelendiğiniz kendi adına da canavar ağızla adeta dünyaya tapanlara,

Birlikteliğinizde nerede olursam olayım sensiz olmaz dediklerinizin daha iyi yerlerde ve şartlarda birden zıplayarak üstelik arkasına bakmadan sizi terk edenlere,

Her şeyden, herkesten ötedir diye aradığınız kişinin zamanı, şartları bahane ederek başka şeyleri ve rahatı size tercih edenlerin üzücü, yaralayıcı tavırların mimarlarına,

Gösterişe aldanarak inancı itibarıyla teslim olduğunuz, halis inançlı diye güvendiğiniz insanların istismarcıları ve tüccarlarına,

Geçmişin anılarında arayışlarında izine rastlamakta zorlandığınız, haberi ile bile mutlu olduğunuz ama sıçradığı yerde sizi hatırına bile getirmeyen, küçümseyerek size bakan, sizi hatırlamamak için adeta geçmişini unutanlara,

Şefkatle küçüklüğünü kardeşlik kabul ederek ümitle geleceğe baktığınızın küçültücü, hayal kırıklığına uğratıcı ve hak etmediği yerde kendine ait olmayan; millete ait olanları müsrif bir şekilde kullanırken size olduğundan çok cimri davranan inançlarına dünya adına yapılanlarda size tahtid koyarken, kendi evlatlarının günahlarını kazanım kabul ederek günahın farkına varmadan gurur ve tebessümle hem de yıllarca takdir eden üstelik mütedeyyin bilinen, inançlı, baba addedilenlerin sukut-u hayal tavırlara,

Çocukluğumuzun birlikteliğindeki samimi, duyarlı ilişkilerin hatır bilmez ket vurulan davranışların kopan hattındaki samimiyetsizliklere,

Abi yerine koyarak birlikte yürüdüğümüz, yolda çıkarlara feda edilerek aldatıldığınız bir avuç toprağın bedelinin ete değil, haysiyete madde hırsıyla süslenmiş cazibedar dünyalarının haksız bir şekilde sizi mağdur eden alış verişlere,

Hep masumane arkadaşlıkların, dostlukların kendi yüz kızartıcı yüzlerinde yaptıkları karşısında sizi görerek utanmamak için özlem, saygı duyulan hayatı öteleyip çamur üzerinde dünya kuranlara,

Dünyalarında yAllah’ı ya Allah demenin farkında olmayıp görüntüsünde inancı ama aslında kendi geleceğine birilerinin sırtında pazarlama aracıyla yalakalığın her türlüsünün mübah görüldüğü ve dürüstlerin yok sayıldığı tüccarları aratmayan zihniyetlerin ölçüsüz ve göz yumulan zulümlerin çeşitliliğine,

İnsanlığa, vatana, millete hizmet adına fikirlerin şahısların bir araya geldiği ancak haksız bir şekilde verilen makamın, rakamın yaptırım gücünün sadece Ben ile bütünleştirildiği her türlü kimliksizliğin, şahsiyetsizliğin müfteriyane, mesnetsiz ve ölçüsüz ilişkilerde haksızlığın en üst noktasında gözlerin döndüğü hırs adına haramın helalleştirildiği, kendine ait olmayan; millete ait olanların keserle kendine yontulduğu hak etmeyen kişilere yalakalıklarının ve yüz yüzlüklerinin bedelinin verildiği, hizmetin hezimete dönüştüğü, kendi geleceğinin sıfırlığını görenlerin haysiyetli ve şahsiyetli insanların maruz kaldıkları her türlü hilelerin sınır tanımaz gayri insani hallerin dar alandaki taviz vermeyen haysiyetli, şahsiyetli bütün kaybettiklerinde bile hayır, hasenat arayan silsile halinde mazlumluklara maruz kalanlara,

Veya benzerlerine çok şahit olmuşuzdur.

Daha anlatılmak istense daha neler anlatılmaz ki!

Zaman yetmez, sahifeler ve kalem yetersiz gelir vefanın vefasızlığına.

Elbette insanların çoğu vefasızlık adına yaşadığı ve söyleyeceği çok söz vardır.

Verin birine makam veya rakam görün onun başkalaşan kişiliğindeki sözde vefayı! Yumurtadan çıkıp da kabuğunu beğenmeyen, köyden şehre inerek birdenbire açılan yaşadıkları karşısındaki rahatsızlıkta geçmişi ve kişileri görmezden gelen “bunu ondan beklemezdim, herkes yapar o yapmaz, bu sana yakışmaz, inanamıyorum ah vahlı buda mı başımıza gelecekti” tarzındaki daha birçok ifade hepsi vefasızlığın ifadesi…

Anlaşıldı halde konunun ne olduğu… Vefa ya!

Hani şu bozasıyla meşhur İstanbul’daki semt var ya! Yok yok Vefa Lisesi. Yok yok o da değil. Vefa Spor Kulübü. Hayır hayır Ebul Vefa Hazretleri. Ee! En son sayılan belki ama gelin vefayı başka şekilde görün. Vefanın tanımı sevgide sebat, sevgi bağlılığı, yetişme, kâfi gelme, insanın gönlüyle bütünleşmesi olarak ifade edilse de yaşanılan olumsuzluklar, vefasızlıklar, vefayı daha iyi tanımlar herhalde. İlahi kelam olan Kur’an ve sevgililer sevgilisi peygamberimiz, alimler, arifler, düşünürlerden tutun ta avama kadar herkes bu vefanın vefasızlığına yanmış, dert yanmış ve şikâyet etmiş, vefanın önemine dikkat çekmiş.

Vefasızlık dünyanın her neresinde yaşanırsa yaşansın hep aynıdır. George Wilhelm Fridedrich; En vefakâr dostumuz gölgemizdir bilirsiniz. Ama unutmayın ki o da yoldaşlık etmek için güneşli havayı bekler. Boris Vian; kolay değildir uğruna her şeyinizi verdiğiniz insana yabancı bakmak. Şeyh Şadi Şirazi; bülbülden vefa ummayın, çünkü her dem gül üzerinde öter. Ziya Paşa; vefasızın meclisinde bade içilmez. Ahmet Bin Kays; cömertlik olmayınca malın, vefa olmayınca arkadaşın kıymeti yoktur. Karacaoğlan da tırnağın varsa başın kaşı, kimseden kimseye fayda yok diyerek vefanın vefasızlığına dert yanmışlar. Hz. Mevlana kendisine yakışan hoşgörüsüyle, bir adamın birçok hüneri, bilgi sahibi olduğuna bakma. Verdiği sözde durur mu, vefası var mı ona bak?

Şeytan gibi hasetçi değilsen dâva kapısını bırak da vefa kapısına gel. Yaşam gülmeyi, sevgi hak etmeyi, vefa unutmamayı, dostluk sadik kalmayı bilenler içindir, der.

Vefasızlık istenmeyen bir durumdur, öyle ki üzücü yaralayıcıdır. Tedavisi ve tamiri mümkün olmaya bir haldir, hem de zulümdür. En kötü tarafı da vefasızlığa uğrayanın mahzuniyeti ve mağduriyetinden kaynaklanan çığlığın haksızlığa uğraması ve mazlum olmasıdır. Vefasızlığı yapan içinde zalimliktir, haksızlıktır. En hafifi de yanlış anlaşılmaktadır, ama en istenmeyeni de düşmanlığa kadar giderek bu durumda helalleşmeden kul hakkı yemektir ki bu da Allah’ın hoşuna gitmeyen bir durumdur. Bir de içinizi açtığınız her şeyinizi bilen. Boşa geçen yıllar.

Ya hak kavramı ne olacak? Vefa da vefasızlık da insanın içinde, ruhunda, hatta geninde vardır. Varsın vefasızlar fani dünyanın geçici zevklerinde çocuk misali oyuncaklarıyla oyalansınlar. Türünün son örneği de olsa vefayı bir harfle öldürenlerin vefatındansa vefa ile geride bırakılan hoş bir sada daha elzemdir.

Vefayı yaşatmak için çocuklarımıza vefa ismini koymak yöntem midir bilinmez ama ah(i) d vefanın et ile bitişik tırnağı olsa da dostluk, samimiyet de et ve tırnağın koparılmaması gereken hayat damarıdır. Bir nokta bir gözü kör eder misali gelin bir (t) ile vefayı, vefat ettirmeyelim, öldürmeyelim. Çünkü ölüm dünyaya geri dönüşü olmayan bir yoldur.