Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 2

  • Kişisel           : 375652

  • Toplam         : 3396197

Köşe Yazarı › Dr. Ahmet Naci DİLEK › Bir gün ölmektense her gün ölmek mi?
7000 kez okundu
10/09/2016

Dr. Ahmet Naci DİLEK / Bir gün ölmektense her gün ölmek mi?


İdam konusu asıl itibari ile toplumumuz için yeni bir konu tabiki değildir. Tecavüzcülere istenen idam, sık sık cinayetlerin özellikle kadın cinayetlerinin yaşamdığı toplumumuz da halkın tek çözüm metodu gördüğü ve sonuçlanana kadar gündemimizden düşmeyeceği görülen bir realitedir.

Bu anlam da genlerimize işlemiş zira tarihimizin her devrinde uygulanmıştır ve insanın doğasında her zaman ölüme ölümle karşılık verme iç güdüsü mevcuttur, bunların yanın da dinimizin de temel çözüm yöntemlerinden bir tanesidir. Ayrıca insanlık tarihi boyunca neredeyse tüm toplumların, devletlerin hukukların da bulunan çözümdür.
Kısasa kısas bir çıkış yoludur. Bura da ifade etmek isterim ki Allah'ın tavsiyesi affetmemizin günahlarımıza kefaret olacağı gerçeğidir. Ancak burada ki konu kişisel değil toplumsal, vatan, millet, bayrak ve devletin bekası konusudur, ayrıca küresel odaklıdır ve kürseller ve iç mihraklar bunun peşini bırakmayacaklardır. Dolayısıyla idam dışındaki seçeneklerde aşağı da değineceğim gibi iyilikten maraz doğacağı kaçınılmaz bir durum söz konusudur.

Başbakan sayın Binali Yıldırım'ın geçenlerdeki gurup konuşmasında ki satır aralarını okurken bir şekilde bilinç altlarındaki düşünce okumam da bu satırları yazmaya beni sevk etti. Aslında zaten yazmayı düşündüğüm bu konu gurup toplantısından sonra gerekli oldu.
Çok zor şartlardan geçmemizden hasıl karar vermenin hatta idamı tekrar getirmek gibi bir konu da karar vermenin ne kadar zor olduğunu tahmin edebiliyoruz. Ancak diğer taraftan da safların bu kadar netleştiği bir konjöktürde ve ne yaparsanız yapın hatta ağzınızla kuş dahi tutsanız haçlı ordusuna yaranamayacğınız (zaten yaranmakz da gerekmiyor ) bir ortam da fakir acizane millete kulak vermenin gereklilğine inanmakta.

O milletki son tahlil de canıyla, malıyla sonuna kadar milletinin, devletinin, vatanının en önemlisi liderinin Başkomutanının yanın da sonuna dek durmuş ve duracaktır.
O milletki tarihin de hiç affetmeyeceği bir ihanetle karşı karşıya kalmış ve çok acı şeyler yaşamıştır.
Belki de bunu o şehit ailelerinden biri olunca çok daha net idrak edebileceğiz.
Bizlerde hergün ölmenin ne kadar sıkıntılı olduğunu ufacık bir alan da tüm ömrü? boyunca zillet içinde yaşayacaklarını ve yaşadıkça her gün öleceklerini bilmekteyiz. Fakat aynı şekilde affedilenlerin zira ölüm verilmeyince affolmuş oluyorlar er ya da geç ülkemizin başına nasıl bela olacaklarını da tahmin edebiliyoruz, öcalan yanı başımız da işte ; başka misale ne hacet.
Sultan Abdülaliz Hüseyin Avni'yi ve zamanın Şeyhülislamını affetmesinin karşılığını yine onlar tarafından organize bir şekilde bilekleri kesilmek süreti ile öldürülerek ödemiştir. Merhametinin kurbanı olmuştur, yaptığı iyilikten maraz doğmuştur. Onları affetmemiş olsaydı belki de tarihin akışı değişecekti.
Kurduğumuz devletler de bunların örnekleri yeterince bulunmaktadır, nice oğullar, babalar, dayılar, amcalar, kızlar kadınlar bu ihanet çukuruna düşmüşler ve hak ettikleri cezayla cezalandırılmışlardır, bu konu da adaletle hükmetmemizden dolayıdır ki kurduğumuz devletler dünyaya hakim olabilmişler ve masumların kanının dökülmesinin önüne geçebilmişlerdir. Tarihimiz de buna benzer örnekler çoktur.

Bu adamlar yaşadıkça her an başımıza bela olma potansiyelleri vardır bunu hepimiz idrak edebiliyoruz. Arkalarında olan şer odakları tarafından her zaman kullanılıp pazarlık konusu edileceklerdir. Yaşadıkları müddetçe içlerindeki kinle beslenip Allah muhafaza siyasi konjöktürün değişmesi durumun da serbest bırakılıp neler yapabileceklerini tahminim kimse düşünmek dahi istemiyordur ama düşünmek durumundayız. Aslında bunu 15 Temmuz'da açıkça gösterdiler zaten. Ne kadar vahşi olabildiklerini,kan emici yarasa olduklarını, kin irinin de yüzdüklerini, nefret bataklığına battıklarını, ölüm oyunu oynadıklarını, onlardan olmayanlara yaşama hakkı dahi tanımadıklarını ki bu yahudi sapkın dini inanışıdır, deccalin, şeytanın ordusuna mensup olduklarını gösterdiler.

Sonuç itibari ile bu ülke de ağirlaştırılmış müebbetin sonuna kadar yolcusu olan insanı göstermek neredeyse imkansızdır. Bir af furyasıdır alıp gitmektedir memleketi.
Ayrıca bunlar yaşadığı müddetçe sürekli beslenecekler ve bu millete, devlete külfet olacaklardır ve bu eylem milletin çok ama çok ağrina gitmektedir.
Velhasıl millet onların her gün ölmsindense bir gün ölmesini istemekte, ailelerinin ölülerine ve dirilerine sahip olmadıkları bu vatan hainlerinin, ruhlarını deccale,şeytana satmış bu beyinsizlerin bir an önce gebertilmelerini ve tüm iç, dış dünyaya bir ibret mesajı olarak sunulmasını istiyor.

Hukuken bunun çaresinin bulunabileceğini de hepimiz pekala biliyoruz.

Bizi ebedi düşman bilen avrupanın, abd'nin ve diğer şer güçlerin ne düşündüğü nasıl tepki vereceği önemli değildir artık, zira ok yaydan çıkmıştır, bura da önemli olan şehitlerimizin ruhunun şad olmasıdır, ailelerinin teskin olmalarıdır ve milletimizin beklentisidir.

O milletki devletinin arkasın da olduğu müddetçe tüm şer odaklarının korkulu rüyasıdır. 15 Temmuz bunun en son delilidir.

Tüm Yazılar için Tıklayınız