Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 3

  • Kişisel           : 379407

  • Toplam         : 3406323

Köşe Yazarı › Dr. Ahmet Naci DİLEK › Madem ki Savaştayız
3936 kez okundu
29/08/2016

Dr. Ahmet Naci DİLEK / Madem ki Savaştayız


Modern zamanda savaşlar çok yönlü yürütülüyor.

Hepimizin yaşayarak şahit olduğu algı operasyonu, ekonomik savaş, siber savaş, psikolojik savaş, toplum mühendisliği yoluyla savaş, toplumun liderlerini ve kanaat önderlerini itibarsızlaştırarak yürütülen savaş, sosyal medya savaşları, medya savaşları...

Yaşadığımız son hain kanlı darbe ve işgal girişimi asıl amacı böl parçala yönet olmasına rağmen Allah'ın bir lütfu olarak son tahlilde toplumumuzu birleştirdi ve içimizde var olan bir çok cevheri tekrar keşfetmemize vesile oldu.
Bu anlamda tarihte görülmemiş bu hainlik, esas itibari ile özümüze dönmemize de vesile olmuştur.

Zira çocuklarımız, gençlerimiz içleri tamamen boşalmış karton kutu haline gelmişlerdi. Yaptıkları ve bildikleri TV izlemek, sosyal medyanın insani ve ahlaki olmayan boyutuna dalmak, vücut şekillerinin bozulması pahasına oyun bağımlılığı, normal insanın ihtiyacı olan sosyal hayat dışında sanal bir alemde yaşamaları, iki kelimeyi bir araya getirememek, kendini düşüncelerini yazılı ve sözlü olarak ifade edememek ve tüm bunların uzantısı olarak geçmişinden bihaber yaşamak, günümüzden bağımsız yaşamak, dinin, toprağın, vatanın, milletin, devletin, ordunun ne anlama geldiğini bile özümsemeden günlerini heder etmek.

Aile velilerimize gelince onlar tamamen dünyalık peşinde koşmaktan ne kendileriyle, ne evlatlarıyla, ne de eş dost akraba ile hemhal olur vaziyette değiller, bir şekilde onlar da dalmış yukarıda saydığım hastalıkların bir çoğuna, temel meselenin daha fazla kazanma, daha fazla biriktirme, arkasından gelen on nesli kurtaracakmış edasında yapılırken tüm bunlar, sonu olmayan bir yarışın içine girmişler, ayrıca refahın verdiği rahatlıkla yazması acı ama kendi benliklerinden olan herşeyden uzaklaşmış durumdalar.

Yaşlılarımız ise evlatlarının meşguliyetleriyle hemhal, güya onların sorunları ile ilgilenir ve hatta torunlarının işleriyle uğraşır hale gelmişler, zaten yaşlılık kendi başına sorunlar yumağı.
Tüm bu hengame içerisin de zihinlerimizin neresinde din, iman, bayrak, vatan, millet, devlet, dost düşman, ordu, emniyet ve diğerleri.

1992- 1995 yılları arasında hem de modern(!?) Avrupa'nın ortasında Müslüman Boşnak'lara karşı soykırım yapılırken Boşnak'ların bunu Allah'ın bir lütfu olarak görmesi nedendir acaba?
Evet bir lütuf olarak gördüler zira dejenere olduklarının farkına başka türlü varamayacaklardı. Tüm hedefleri dünyanın nimetlerinden faydalanmak, daha çok mala sahip olmak, var olan her şeyini yenilemek, geçmişte 5-6 kere kendilerini soykırımdan geçiren Sırp ve Hırvatlara kız verip almak, içkiyi su gibi tüketmek, yaz geldiğinde tertemiz Boşnak kızlarını denizlere bikinilerle salmak olan bu millet, daha da öteye gidip domuz çiftlikleri kurmaya başlamıştır ve dinlerini kaybetmeye başlamıştır. İşte o zaman Allah'ın lütfu, nimeti, hikmeti yetişmiş ve savaş vesilesi ile onları kendilerine getirmiş kurtarmıştır.

İşte tam bu noktada aziz ve yüce milletimizin Allah yüzüne bakmış, dualarını kabul etmiş ve bu musibeti vermıştır. Mesele bundan bin nasihat çıkarmaktır.

İşte bu noktadan sonra bebeğinden yaşlısına bir seferberlik ilan etmeli ve kendimizi yenilemeliyiz. Evet, kendimizi dinimizin ve vatanımızın kırtulması için yenilemeliyiz.

Yetkililere önerim şudur. Madem savaştayız ve düşman yukarıda saydığım tüm silahlarıyla saldırıyor, bizim teyakkuzda olmaktan başka çaremiz yok.

Bu çerçevede tüm şehirlerimizde her ayın 15'i veya her ayın son cuma günü milletimizi meydanlarda toplayalım. Genci yaşlısı tüm milletimizi toplayalım ve başta Kur'an okumakla ve şehitlerimize duayla başlayıp, vatan şarkılarıyla, ilahilerle, marşlarla, kahramanlık hikayeleriyle, tarihimizden çarpıcı örneklerle, kısa filmlerle, belgesellerle, konuşmalarla, kültür sanat galerileriyle ve içeriği zenginleştirilebilecek ama konusu sadece milli ve manevi olacak faaliyetlerle halkımızın kendisine gelmesini ve daha da güçlenmesini sağlayalım. Hem bu sayede asgari müştereklerde birleşmiş olan halkımızın daha da kenetlenmesini sağlayalım. Görülecektir ki ortak bir çok paydamız var ve bunlar ancak cemaat, bir araya gelme ruhuyla ortaya çıkacaktır.

Fakat özellikle dikkat edelim israfa girecek uğraşlardan kaçınalım, her şey dev ekranlardan ve platformlardan yapılabilir. Mesele dinimizin, bayrağımızın, milletimizin, devletimizin bekası için yapılacak motivasyon, sosyal, kültürel bir faaliyet boyutunda olmalı. İşi şova dökmeyelim, işi parti propaganda meselesi yapmayalım. Tüm halkımızı kucaklayacak içerikler olmalı, dini motiflerden, milli motiflere, müziklerden, konuşmalara her detay sadece ve sadece ülkemizi kuşatacak boyutlarda organize edilmeli.

O gün sadece Türk bayraklarıyla buluşalım.

Madem ki tüm boyutlarıyla savaştayız, işte savaşa psikolojik ve sosyolojik hazırlık.

Tüm Yazılar için Tıklayınız