Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 2

  • Kişisel           : 379478

  • Toplam         : 3406444

Köşe Yazarı › Yücel CAN › PAZARDAN ÖTE
7087 kez okundu
31/05/2016

Yücel CAN / PAZARDAN ÖTE



İnsanı, çok önem verilen değerleri sadece belli zamanlara sıkıştırmak, ya da en çok sevdiklerimizi, kıymet verdiklerimizi yılda birkaç kez de olsa hatırlayabilmek mi?


Bazen düşünürüz, biraz da serzenişte bulunuruz bu kadar çok etkinliğin, bolluğuna. Adeta bazen olur ki aynı günde birden çok, bazen de bir haftada bir ay adedi program kadar faaliyetler arasında mekik dokuruz. Öyle ki takvim yapraklarının vaz geçilmezidir belirli gün ve haftalar. Hani yine mi, yinemi diye bolluğundan şikayet ettiğimiz özel ve anlamlı günler var ya!


Yılda bir kez de olsa, hiç hatırlamamaktansa, anmamaktansa, anıları tazelemek adına da olsa bir gün, belki bir kaç saat da olsa hangi yaşta olursa osun ana kucağına dönmenin özlemini hissetmek özlenen duyguların en güzeli olsa gerek. Hani karnına girdiğimiz andan itibaren bir dert, bebekliğimizde başka bir dert, çocukluğumuzda değişik dertleri fedakarlık olarak gören “Cennetin ayakları altında olanlar”,


Gençliğin çıkmazında yaslandıklarımız,destek aldıklarımız, ta kocaman yaşlarda bile bizleri gözlerinde daha çocuk gören, sevgi yumağının dokuyucuları, desteklerimizin gizli elleri, ta asırlar öncesi Sevgililer Sevgilisinin “insanın en yakını olanlar” diye tarif ettikleri,
Bak sana ta yürekten gelen o güzel, güçlü ve anlamlı o sese, ifadelere, ana- anne sözcüklerine. Tılsım yüklü ifadelerin, hayatın anahtarıdır analar.


Seni tarif etmeye cesaret edemiyorum ana. Hani tanımlama yaparken sözlük, kelime, ıstılahı… anlamı derler ya. Nasıl ben böyle dar bir anlamda sana tanımlama yapabilirim ki? Seni tanımlamakta cimri ve nankör davranmaktan çekiniyorum ana!


İşte bak Sen, hayatının her deminde beni düşünüp kendini ikinci plana atarken, “önce can, sonra canan” demezken ve her zaman çocuklarını düşünürken; Biz, Seni sadece belli zamanlarda bir güne mahkum eder gibi davranıyoruz. Kim bilir hatırlamıyor, hatırlamak istemiyor, ya da başka önceliklerde sıralamaya koymuyoruz seni. Bayramlarda, bildik günlerde bile evlatlarının yolunu beklerken tatillerimiz, deniz sefalarımız, eğlencelerimiz daha öncelik arz ediyor ana. Hani sesini duymak istediğin evlatlarının telefondaki “şimdi olmaz, toplantıdayım, meşgulüm” şeklindeki inceliğe karşı ötelemede ne kadar benciliz bir bilsen.


Ana ana… Hayat okulunun ilk ve başöğretmeni, insanlık sarayının tılsımlı hazinesi, gönül ikliminin muhabbet fedaisi, maneviyat ve ahlak binasının usta, mahir mimarı…


Ey hayat mektebinin üstadı, ey okuma bilmeyen alim, bir o kadar arif anam. Adı gibi gül anam! İnan senin sıcaklığını ve samimiyetini hissedecek şekilde değil hayat. Üstelik zaman senin anlattıkların kadar sıcak, saf ve temiz değil ana. Hani gasptan, zalimlikten, zorbalıktan uzak kal; samimi, dürüst, mert ol, vatanının, milletini kendinden önce bil diyordun ya! İşte şimdi ona güç hakta değil kuvvette diyorlar Şefkat Kucağım. Hem ikiyüzlülüğün adını siyaset koymuşlar. Doğru olmamayı da oyunu kuralına göre oynamak diye açıklıyorlar. Vatan, millet mi; sana mı kalmış, sen kendi işine bak, karnını doyur diyorlar.


Ana takla atmayı zamanında öğrenememenin zorluğuna bir de uyum problemini eklemişler. Samimilere, dürüstlere eldeki kuş, sadık bir insan, ihanet etmez diye baktıklarından hırslarıyla dünyalarını güçlendiriyorlar.


Hem derdin ya sakın zaman değişmiş, asır başkalaşmış demeyin diye! Aynı zamanda, bu asırda kendimi çok garip hissediyorum ana. Hedefe gitmek için hem her şeyi mübah sayıyorlar. Gönül iklimi oda ne, haysiyet nerede, güzellik bahane, bencillik şahane, insanlık sana ne olmuş! Herkes dört duvar arsında robotlaşmış, elektronikleşmiş sanki. Duygular donmuş, insanlık, bencilliklerle dolmuş…


Okuyup vatana,millete, memlekete, insanlığa hizmet edin diyordun ya! Çok okumak acaba marifet mi diye sorar oluyoruz kendi kendimize? Okuyarak cahillikten kurtulundu ama diplomalı uyanık olundu. Baksanıza birkaç okul bitiren, alanlarında uzmanlaşanlar, hele hele yurt dışında bulunanlar hem daha çok uyanık ve demokrasinin açıklarından faydalanıyor oldular. Okuduk ama düne yabancı olduk, duygular sanki daha hızlı köreldi, insanlık medeniyet adına denileşti sanki.


Senin sevginde bile bak kendimizi arıyoruz, bencillik ruhumuza işlemiş gibi. Ah anam ah dürüstlüğün, samimiyetin, doğruluğun, güvenirliğin karşısındaki taviz vermeyen tutuma, o zaman taviz vermezsen olmaz diyorlar. Hem daha çok öğreneceğin çok şey var diyorlar. Aslında bildiklerimize cambazlar bile şaşar ama biz aldatmanın hilesinden uzak bir şekilde gerçek anlamda insan olmaya çalışıyoruz ana. Asıl olan da gerçek anlamda insan olabilmek değil mi?


Bak ana hem de Başkentte türünün son örneği diyorlar. Yemiyorsun içmiyorsun, çalmıyorsun çırpmıyorsun her yere gitmiyorsun böyle sonuca gidilmez, böyle erkek veya erkeklik olmaz diyorlar. Hem bazen kalabalıklar içerisinde çok yalnızım çok. Maharet kalabalıkta değil, sayının ne önemi var asıl olan kalitedir diye dün, tarihteki örnekler ve inancımız kurtuluşumuz, tesellimiz oluyor.


Dün senin okulunda öğrendiğimiz merhamet, muhabbet, hürmet, sevgi, saygı alfabenden çok uzak kaldık diye canavarlaştık sanki. Her zaman özellikle bugün en çok ihtiyaç duyduğumuz insanlık hasletlerine ve sana daha çok ihtiyaç duyuyoruz.


Ana, üstelik istismar ve duygu tüccarları daha çok revaçta. Ehil olmayanlar köşe bucak kapmış üstelik adları Bey, Efendi olmuş. Hem yüksek makam sahipleri olmuşlar.


Hem sevgi ve aşk kelimeleri bile eskisi kadar saf ve masum değil ana. Ama kim ne derse desin ve nasıl anlarsa anlasın benim sevgim ve aşkım dünkü kadar saf, temiz. Çünkü benim sevgimde ve aşkımda Sen varsın.


İklimdeki dengesizlik insana aksetmiş gibi. Defosuz, haysiyetli, samimi, fedakar, bir hayattaki yalnızlıkta kışları çok üşüyor, yazları da bunalıyorum Ana. Bu hayattaki tek tesellim bir kez de olsa seni üzmeyişimi ifade ederek hayırlı bir evlat olarak benden razı olmandır. Benim de en büyük şansım ağzından, gönlünden düşürmediğin duaların ve hayatta var olmandır. Allah sana hayırlı uzun ömür versin ve Seninle beraberliğimizi ebedileştirsin.


Aramızdan ayrılan, ebediyete göçen, vatan, millet ve değerleri için kendini feda eden annelerimizi rahmetle, minnetle anıyorum. Başta Şehit Anneleri olmak üzere, Şefkat ve Gönül Kahramanları bütün Anneler adına Annemin ellerinden öpüyorum. Günleri, sevdaları, gönülleri gibi zengin, mutlu ve huzurlu olsunlar.
yucelcan23@hotmail.com

Tüm Yazılar için Tıklayınız