Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 3

  • Kişisel           : 381124

  • Toplam         : 3410989

Anasayfa » KÜÇÜK:TÜRKİYEDE BÜROKRATİK GELENEK ÇOK GÜÇLÜ…

KÜÇÜK:TÜRKİYEDE BÜROKRATİK GELENEK ÇOK GÜÇLÜ…

Çıktı Al
1147 kez okundu
01 Ocak 1970
KÜÇÜK:TÜRKİYEDE BÜROKRATİK GELENEK ÇOK GÜÇLÜ…





I. Uluslararası Bilim ve Toplum Kongresi kapsamında “İdareci ve Bürokratlar Birliği bürokratik devletten demokratik devlete anayasa paneli”nde idare ve bürokrasi tartışılarak tarihten bugüne bürokrasi ele alındı.

 


Anayasa Hukukçusu Yrd. Doç. Dr. Adnan, küçük Türkiye’de atanmışların üstünlüğünden


seçilmişlerin üstünlüğüne ulaşmanın bir yolu var mı? sorusu ile tarihsel süreçte anayasa ile ilgili olarak şunları söyledi:

“Demokratik devletin temel ilkelerinden birisi de seçilmişlerin üstünlüğü ilksidir. Şayet bir ülkede bu ilke mevcut değil ise, yani siyasi topluma ilişkin temel kararlar, seçilmişlerin belirleyiciliğinde alınamıyorsa o ülkede demokrasinin varlığından söz edilemez. Türkiye’de 1876 yılından bu yana, demokrasi idaresi mevcuttur. Fakat demokrasi yönetimi süreklilik arz edememiştir. 1876 denemesi çok kısa sürmüş; yerini istibdada bırakmıştır. 1908, 1920, 1924 derken yakın tarihimizde 1946’da çok partili hayata, 1950 yılında da demokrasiye geçildi. Başta 27 Mayıs 1961 askeri darbesi olmak üzere devam eden yıllarda muhtelif defalar demokratik yönetimde inkıtalar yaşandı. Bütün bu gel-gitlerin temelinde, atanmışların bir türlü seçilmişlerin iradesine tabi olmak istememesi düşüncesi yer almaktadır.”



Adnan Küçük idare ve bürokrasi alanında da dikkat çekici şu ifadeleri kullandı:

“ Türkiye’de bürokratik gelenek o kadar güçlü ki, şartlar oluştuğu zaman, derhal demokratik yönetime son verilebilmektedir. Askeri bürokrasinin siyasi hayata müdahaleleri, sadece doğrudan askeri darbeler yolu ile olmamakta, Milli Güvenlik Kurulu gibi bazı kurumlar vasıtasıyla da etkili olabilmektedir. Bazen de dönemin şartlarına bağlı olarak kamuoyuna verilen mesajlarla da seçilmişler üzerinde etkili olunmaktadır. Bütün bu etkileme ve salınan korkular sebebiyle, seçilmişlerin büyük ölçüde atanmışlara karşı çekingen davrandıkları, bazı politikaları, bu çekingenlik sebebiyle icra aşamasına geçiremedikleri görülmektedir. Diğer yandan, atanmışların etkinliği sadece askeri bürokrasi merkezli de değildir. Bunu yerel yönetimlerden TBMM’nin kanun yapmasına varıncaya kadar müşahade etmek mümkündür. Bir demokratik sistemde, yerel yönetimler, demokrasinin, yerel ölçekte toplumun kılcal damarlarına kadar yayılması olarak nitelenebilse de, Türkiye’de benimsenen “idari vesayet” denetimi vasıtasıyla, yerel yönetim birimlerinin seçilmiş organları, atanmış bürokrasinin vesayetçi belirleyiciliğine tabi kılınmıştır. Keza, milletvekillerinin yasama faaliyetlerine ilişkin donanımlarındaki zaafiyetler sebebiyle, çoğu kereler kanunlar bürokratlar tarafından hazırlanır, TBMM de, bu kanunları aynen kabul eder. Milletvekilleri bu donanım eksikliği sebebiyle çoğu kereler neye oy verdiklerini bile bilememektedirler. Bu tebliğde, Türkiye’de atanmışların üstünlüğüne dayalı bu sistemden “seçilmişlerin üstünlüğü ”ne dayalı demokratik sisteme geçebilmenin yolları gösterilecektir.”

Bürokratlar Birliği paneli ile yeni anayasanın herkese hitap eden, anlaşılabilir, uygulanabilirliği tartışma götürmeyen, kısa, bürokrasiden ve baskıdan uzak, atanmışların baskısından öte demokratik ve seçilmişlerin üstünlüğüne dayalı bir yapının olması gerektiği vurgulandı.