Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 2

  • Kişisel           : 379053

  • Toplam         : 3405784

Güncel » DOST MECLİSİ KONFERANSININ KONUĞU MUSTAFA KARTOĞLU

DOST MECLİSİ KONFERANSININ KONUĞU MUSTAFA KARTOĞLU

Çıktı Al
1455 kez okundu
31 Mayıs 2016
DOST MECLİSİ KONFERANSININ KONUĞU MUSTAFA KARTOĞLU



İdareci ve Bürokratlar Birliği Derneği bu haftaki “Dost Meclisi “nin konuğu Star Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Kartoğlu,

“Biz gözlemleyebildiklerimizi anlatacağız. Al ver ilişkisi kazan kazanana nasıl dönüşür aslında dış politika dediğimiz şeyde biraz böyleymiş. Bugüne kadar yaşadığımız temel sorunların nedeninde de ben gazetelerin her biriminde çalıştım uzun sürede yöneticilik yaptım. Biz politikayı izledik eski izlediklerimizle bugün izlediklerimiz arasındaki farkı özetlemem gerekirse; biz neye ihtiyacımız olduğu konusunda aşağı yukarı aynıyız yani 20 tane şeye ihtiyacımız varsa bunun 10-15 tanesi ortak eskiden beri devam ediyor. Demokrasi, kalkınma vs diyebiliriz. Neyimiz var sorsunun cevabının verilemediğini ya da bu sorunun hiç düşünülemediğini gördük. Türkiyenin neyi var dış politikada bir etkinliği olsun. Neyimiz var çok eskiden beri konuşulan bir şey vardır benim çocukluğum onunla geçti. Türkiyenin jeostratejik öneminden bahsedildi uzun süre. Coğrafyanın önemi falan diye. Bir bundan bahsedilirdi okullarda bir de bunla dalga geçenler vardı. Bunla dalga geçenlerde dünya küreselleşiyor senin doğuda batıya doğru bir ülkenin önemi yok bunun avunmayın deniliyordu. Bunu bir özellik olarak sahaya sürmeyi düşünmeyin bile komik duruma düşersiniz diye bir algı vardı karşıdakilerde. İki düşünceyi yanyana getirdiğimizde şöyle vbir tablo çıktı. Bugüne kadar o jeostratejik önem dediğimiz şeyden sadece bahsetmişiz onu hiç kullanmamışız. O küçümseyenlerim kim olduğunu söylemeye gerek yok bugüne kadar medyada belki bugünde medyada baya bir söz üstünlüğü ve hakimiyetleri var. Onların deyimiydi bu. Bugüne kadar Türkiye bunu hiç kullanmadı. Kullanmasına da gerek kalmadı. Çünkü herkes bizi baypas etti. Geriye dönüp baktığımızda aslında ilk baypas aslında her şeyin değiştiği zamanı işaret ediyor. Belki de değişme sebebini işaret ediyor. İlk baypas Kızıldenizin Akdenize bağlanmasıyla başladı. O tarihe baktığımızda Ortadoğunun parçalanma sürecinin başlangıcını görüyoruz. Osmanlının parçalanma sürecinin başlangıcını görüyoruz. Oradan bir anadolu baypas edildi. Ardından anadolunun parçası olan Mısır’a kadar olan topraklar koparıldı burası tamamiyle işlevsi hale getirildi. Ticaret yolları anadoludan geçerken tamamiyle Akdenizden geçmeye başladı. Siz köprüyü ördük dediğiniz süre için sizden önceki Medineye kadar yol yapmış her biri sanat eseri köprülerle ve istasyonlarla. Bu bir marifet ancak zaten işniz bu. Batıdan doğuya baktığınızda bu da kesilmiş. Sizin tren yollarınız kullanan bir ticaret yok. Enerji hatları konusuna hiç dokunmamışsınız bile sırtınız ortadoğuya dönmüşsünüz. Sizden orayı koparanlar oranın petrolünü alıp sonra size satmışlar. Siz bedavaya alacağını bir enerjiyi batıdan almışsınız. Doğudan alacağınız enerjiyi batıdan almışsınız. Doğuyu da Arap diye küçümsemişsiniz. Kürt diye aşiret diye küçümsemişsiniz. İlişki kurmamışsınız. Kurduğunuz ilişki Londranın kurduğu ilişki diplomatik bunu görünen fotoğraf bakarak söylüyorum diplomatik ilişkinin dışında bir ilişli değil. Ancak o fotoğrafın arkasında ticaret dünya ticaretinin neredeyse tamamı var. 70’li yıllaradaki petrol krizine kadar dünyayı yöneten sistem o sitemdi. Krizden sonra bu iş petrol ekonomisyle yürümüyor denildi.
Dolayısıyla sadece bir toprak parçası değil batıya doğru giden bugün baktığımızda. Enerji olarakda hava yolu olarak da belki dijital olarak da batıya doğru giden bir toprak parçası. ..Türkiye’nin limanlaşmaya sıfır önem verdiği yüzyıldan sonra bize rağmen çünkü biz bunun için hiçbir şey yapmadık Türkiye’de denizcilik gelişmeye başladı. Belli şeyler yapılmaya başlandı. Şu 10-15 yıldır. Türkiyenin jestratejik önemi diye bizim 80’li yıllarda okuduğumuz küçümsediğimiz bilgi aslında bugün Türkiye’nin kaderini belirleyen bir unsur olarak tekrar tartışılıyor. Türkiye bunun bir önemi olduğunu kıymetini göre göre anlamaya başladı. Piyasanın zorlamasıyla dünya ticaretinin konjonktürünün dayatmasıyla alıcı çok. Bu cografya bize Allahın bir nimeti hemde külfeti. Hem dert veriyor hem kazanç içeriyor. Coğrafya kaderdir derler bizim içinde kaderdir. Coğrafya üzerinde kitleyi belirler. Dizginleyemezseniz üzerinizden atar. Bin küsür yıldır bu coğrafyadayız. Bu kadar yıldır bu coğrafyayı dizginleyen bir millet olarak kendi adımıza bir mutluluk. Hissettiğimiz şey bizi korkutuyor…
Bizden adam olmaz lafı o dönemlerin meşhur lafları bunlar elimizi küçülten kelimeler. Bir algı var bir taraftan batı sizin elinizi zayıflatmaya çalışıyor olanın kıymetini bilmemeniz için çaba gösteriyor değerlerinizi sıfırlıyor bunun içinde etki alanlarını kullanıyor. Bizden bir şey olmaz lafının çok suratına çarpılacağı insan var ancak onu yalanlayan da çok fazla insan var milyonlarca insan olduğunu da söyleyebilirim.
Türkler batıya bir karanlık perdenin arkasındaki bir düşman olarak hiçbir zaman bakmadı. Siz ne yaptınız dünyada şimdi size karşı ne yapılyor. Balkan göçleri yüz binlerce insan hayatını kaybetti . Çoğu çete saldırılarıyla, faşist saldırlarla. O saldırılarla o kadar insan öldü ben hiçbir Arnavutun boşnağın gönderilmiş tekrar Tükiyeye göçmek zorunda olduğu hiç kimseden ağlaklık duymadık.
Göçeedenler göç ettirilenler daha sonra iklimden dolayı gidenler ben onların bir kısmına dünyanın birçok yerinde rastladım o insanlarda onurlarıyla gitmişler Türkten falan kaçmıyor o insanlar savaştan saldırıdan kaçıyor. Savaş olmayan bir yere girmişler. Bir saldırı altında bunlarda kendilerine gidecek bir yer aramışlar.
Siz bugün o durum karşınızdaysa siz nasıl tepki verdiniz neyle karşılaştınız ne yapıldı ve nasıl bir tepkiyle karşı karşıyasınız bu orantılı değil. Bu başka çıkarlara hizmet eden bir davranış biçimi batının Ermeni meselesini kullanmasından bahsediyorum. Dış politikada benim temel gördüğüm sorun düğmenin yanlış iliklendiği yer herkes size alacaklı olarak geliyor sizin ondan ne alanacğınıza dair bir fikriniz yok sizin defterleriniz yanmış herkesin defterei elinde ve o defterde ne yazdığına da inanmanız bekleniyor. Ama kıyaslayacağınız bir defterde yok kimsedede yok.
Böyle bir dış politika olmaz olduğu zamanda sürekli verirsiniz nereye kadar gider işte en son vermemizi istedikleri şeyler için tırmalayıp duruyor. O tırmaladıkları yerlere bakarsanız bir bölgenin ortasından Türkiye Suriye sınırı geçen bir bölge görürsünüz şerit biçimde zamanında zihnimizde Arap kürt şeriat karanlık ortaçağ kavramlarla karartılmış perdelenmiş bir coğrafya vardı şimdi onu fiilen bir toprak parçası üzerinde silahla askerle militanla koparmaya çalışan bir yapı var karşımızda. Haritaya baktığınızda görürsünüz güneyde ne aldıysam kuzeydede onun simetrisini alayım düşüncesi var.
Bu yapılanmanın kime ne etkisi var Suriyeye bir etkisi var mı yok.Suriyeye bir etkisi var mı yok. Alan kazanmanın veya yeni bir harita çizmenin hedefi Suriye değil. Lübnan hiç değil. Irak’a bir zararı yok .Esadın darbesinden beri Rusya var bir üssü var. Bunun hedefi kim bir tane hedefi var bu durum kime ne zarar verdi bir tek biz ezarar verdi Esada zarar vermedi. Zaten kontrol altında olamayacağı bölgeye birileri geldi.Sadece Türkiye için bir değişen durum var başladı geldi Türk konsolosluğunu işgal etti. Türkiye birkaç ay İşide bir şey yapamadı yapamayınca Türkiye işide bir şey yapamıyor denildi.
Niye kobanide bir sürü ışidçiyi öldürmüş pkklılara saldırmıyor ışid. Geliyor kendilerine hiçbir zarar vermemiş Kilisli sıradan vatandaşın bahçesine bomba atıyor.
Bu topraklar sadece toprak olarak değerli değil altı da üstü de değerli havası da değerli.
Dış politikada bütün alanlardaki kıymetlerimizi ve kıymetlendirebileceklerimizi bilmiyoruz. Bu ikisi bu güne kadar hep saldırı oldu.
Ticaretin yönü değişir ama hatlar değişmez. Sonuçta ürünü bir yerde taşıyacaksınız bunu ipek yolu mantığıyla söylüyorum.
Değersizleştirme cümleleri Türkiyeye hitap etmiyor.”