Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 2

  • Kişisel           : 382093

  • Toplam         : 3413702

Anasayfa » Geçmişten Günümüze Bir Bürokrasi İronisi ; “Allah dert verip hekime, dava verip hâkime düşürmesin”

Geçmişten Günümüze Bir Bürokrasi İronisi ; “Allah dert verip hekime, dava verip hâkime düşürmesin”

Çıktı Al
1834 kez okundu
01 Ocak 1970
Geçmişten Günümüze Bir Bürokrasi İronisi ; “Allah dert verip hekime, dava verip hâkime düşürmesin”


twitter.com/burokratlarbrlg


Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının şu aralar bürokrasiyi ve memurları yeniden tanımlama ve yenileme çalışmaları var.  Devletlerin var oluşlarıyla birlikte ortaya çıkan bu alan eskiden beri her zaman için halkın odak noktası olmuştur.

Devlette memur ve bürokrat olmak için insanlar birbirleriyle kıyasıya yarışmışlardır zira herkes “büyük adam” olmanın devlette “ bürokrat” olma ile aynı şey olduğuna kendilerini öyle inandırmışlardır.

Mamafih durum böyle olsa da halkın başı en fazla da bu kesimle belaya girmiştir. Türk Edebiyatına baktığımızda devletin işleyişini sağlayan bu bürokrasi kesimi hakkında bir çok edebi tür vasıtasıyla ilginç bir yergiyle, taşlamayla ve hicivle ciddi ciddi eleştirildiğini de görürüz.

Bürokrasi Fransızca asıllı bir kelimedir.

“Büro” daire, memurlar;” krası” güç iktidar parçalarından birleşip “bürokrasi” adını almışlardır. Büroların saltanatı anlamına gelen bürokrasi'de çalışanlara da “bürokrat” deniyor.

Osmanlıda ise bürokrasiye “Hademi-i Babıâli” veya “Bab-ı Asa-fi” (Paşa Kapısı, Babıâli) denirdi.

Toplumun bütün alanlarını ilgilendiren farklı bürokrasi dalları vardır. Türk Edebiyatında geçmişten günümüze bürokrasi ve çalışanlarıyla ilgili birçok söz, şiir, kıssa ve yazı yazılmıştır. Bürokrasinin ironisi bile yapılmıştır.

Mesela atasözlerinde bürokrasi artık bıkkınlık veren yapısı karşısında şöyle anlatılır:

“Allah dert verip hekime, dava verip hâkime düşürmesin”

Bu ifadelerde hastane ve adliyelerde görülen kötü ve aşağılayıcı tavırlar nedeniyle bir bıkkınlık, bir gariplik ve çaresizlik vardır. Bu kapılarda halk artık ümidini kesse de mecburiyetler karşısında gidilecek olması ihtimali karşısında bu temenni dualaşmıştır neredeyse.

Yine bürokrasi ile ilgili birkaç atasözü şöyledir:

Beylik çeşmeden su içme!

Bal tutan parmağını yalar!

Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste!

Balık baştan kokar!

Davacısı kadı olanın, yardımcısı Allah olsun!

Ancak şu söz arkası kuvvetli, yani torpili büyük olanlar için ne kadar da güzel söylenmiştir: Şımarıklar, kendilerinden çok sırtını dayadıkları zevata güvenenler için söylenmiş muhteşem bir sözdür bilene!

“Ağası güçlü olanın kulu asi olur!”

Mesela yine adalet terazisini doğru tartmayan kadılar için 19. Yüzyıl şairi Everekli Seyrani şu ilginç taşlamasıyla ironin adeta zirvesindedir:

“Mahkeme meclisi icad olduğu /Çeşme-i rüşvetin akmaklığından/Kaza bela ile âlem dolduğu/ Kazların kadıya uçmaklığından” ve “ Dünyadan ahrete gidip gelmemek/ Olmazsa iktiza eder ölmemek/ Balık baştan kokar bunu bilmemek/ Seyrani gafilin ahmaklığından”

Devlet bürokrasisi Mevlana ve Yunus gibi mutasavvıflar tarafından da yerilmiştir.  Zira devlet kademelerinin hak ve adalet ile yönetilmesini, Kur'an hükümlerince hareket edilmesini özelikle ifade ederler. Mesela Yunus Emre'nin şu dizeleri bugünün insanları için hala çok önemli değil midir?

“İlim ilim bilmektir/ ilim kendin bilmektir

Sen kendini bilmezsin/ bu nice okumaktır”

Veya:

“Fukara kalbine her kim dokuna/ dokuna sinesi Allah okuna!” sözleri ne kadar anlamlıdır!  Ve bu üslup Yunus Emre için ne kadar da serttir!

Mevlana ise bürokrasi ile ilgili yergilerini kıssalar biçiminde ele almış ve etrafındaki bürokratların yanlış tavırlarını hiç çekinmeden eleştirmiştir: Mevlana bir gün kendisine danışmaya, öğüt almaya gelen vezir makamındaki Muiniddin Pervane'yi enteresan bir dille ağır bir şekilde eleştirmiştir:

-Kur'an-ı Kerim'i ezberlediğini duydum… 

-Evet Efendim.

-Şeyh Sadrettin'in “Cami-ül Usul” adlı eserini de okumuşsun!

-Doğrudur Efendim!

-Peki, sen Allah'ın ve peygamberin bile sözlerini dinlemeyip halka zulmettikten sonra ben sana ne söyleyeyim? Benim sözümü mü tutacaksın?

Mevlana'nın bu sözlerinin bugün bile kendini bilmez bürokrat için ne kadar önemli bir yanı vardır bilene ve hissedene tabi!

En büyük danışman Allah ve emirleri iken bugün herkesin düzinelerce danışmanının olduğunu hatırladığımızda bu sözler daha da anlamlı oluyor!  Divan şiirinde de devrin bürokrasisi sık sık hicvedilmiştir. Mesela Kanuni döneminin Şair'ül azamı Baki şu dizelerinde ciddi bir ikaz da yapar gibidir:

“ Saltanat tacın giyen âlemde mağrur olmasın/Nice sultan kürkün almıştır beğim bad-ı hazan”

Şehri adlı divan şairi de şu sözleriyle adaletsiz bürokratı hicveder:

Halkı rencide eden âlemde/Kendi rencide olur son demde!

Şair Nabi de bütün varlığı oturduğu saltanat koltuğu olan makam sarhoşu ama makamda büyük, özde küçük(!) İnsanlar için şunları söyler:

“Çok da mağrur olma kim meyhane-i ikbalde/ Biz hezeran mest-i mağrurun, humarın görmüşüz!( o yüksek mevkide çok da mağrur olma, çünkü biz binlerce gurur sarhoşunun başı ağrıyarak, sızdığını görmüşüz)

Nesirde de 17. Asırda Kâtip Çelebi ehliyetsiz ve liyakatsiz bürokratları tayin edenleri şöyle yerer:

“ Ve işin aslı budur ki: Emanet ehline verilmek ve ehliyetsiz gaddarların haklarından gelinmek lazım iken, cümle manasıplar (makamlar) doğrudan doğruya müzayede ile satılmıştır! Satın alan mel'unlar ise o maddeden verdikleri mal-ı habisi ziyadesiyle çıkarmaya ve toplamaya çalışırken zaruret bahanesiyle başka birine daha satar ve yeni alan daha çok zulüm eder

Reaya(köylü) fukarası ise zalimlerin bu türlü zulmüne takat getiremeyip âlem harap olduğuna şüphe yoktur”

Türk Edebiyatının hangi dönemine gidersek gidelim bu türden bürokrat yergileri ile karşılaşırız. Allah hiçbir bürokratı edebiyatçıların diline düşürmesin -veya tam tersini söyleyelim -Allah gerçekleri gören edebiyatçıları eksik etmesin diyelim ve sözlerimizi Darendeli Hulusi Efendi'nin bütün memur ve bürokratlara olan şu nasihatiyle bitirelim:

“ Âlemi sen kendinin kölesi kulu sanma

Sen Hakk için âlemin kölesi ol, kulu ol!

Muhabbetle Kalınız!

Meryem Aybike Sinan- Haber7

Alıntı: http://www.haber7.com/yazarlar/meryem-aybike-sinan/1007691-turk-edebiyatinda-burokrasi-ve-burokratlar

brokrasi