Money Aidat Borcu Sorgulama
Event Etkinlik Takvimi
Survey Anket

Web Sitemizi Nasıl Buldunuz ?

İstatislik Sayfa İstatisliği
  • Online Kişi   : 6

  • Kişisel           : 380961

  • Toplam         : 3410611

Anasayfa » Ahmet SANDAL / Köşe Yazısı

Ahmet SANDAL / Köşe Yazısı

Çıktı Al
1121 kez okundu
01 Ocak 1970
Ahmet SANDAL / Köşe Yazısı


Toplumu bir arada tutmak için öncelikle adalet lazımdır.

Bir insanı, bir aileyi, bir kurumu, bir fabrika ya da şirketi ayakta tutmak için öncelikli olarak nelere ihtiyaç vardır? Bu soruyu sorsak, herkes bir öncelik sırası içerisinde ihtiyaçları sıralar. Herkes hedef ve beklentilerini sayar ve arzuladıklarını söyler. Bir insan için öncelikli ihtiyaçları, “huzur ve içinde yaşayacağı bir aileye sahip olmak, sağlık ve selamet içinde bulunmak ve kimseye muhtaç olmayacak bir kazanç kapısına sahip olmak” şeklinde üç noktada toplayabiliriz. Bir aile için öncelikler, elbette manevi birlik ve beraberlik, maddi refah ve gelir ve ailedeki sevgi bağları noktasında toplanır. Kurumlar da, kendisi için belirlenen misyon, vizyon ve stratejik maksatlar doğrultusunda etkin, verimli ve ekonomik davranmak üzere yapılandırılırlar. Fabrikalar da, üretim yapmak ve kâr elde etmek için kurulurlar. Bu sayılan hususlar, ayakta kalmak ve bir arada bulunmak için öncelikli ihtiyaçlar ve hedeflerdir.

 

Peki, bir toplumun ayakta kalmak ve bir arada bulunmak için ana hedef ve ihtiyaçları nelerdir? Soruyu değiştirerek sorarsak; “Toplumları bir arada ve ayakta tutmak için ne lazımdır?” Soruyu daha da netleştirelim: “Toplumları bir çimento gibi sıkıca birbirine kenetlemek için öncelikli olarak neler sağlanmalıdır?” Şimdi diyeceksiniz ki; “çok şey lazımdır.” Evet, çok şey lazımdır, çok şey sağlanmalıdır da, öncelikli olarak neler lazımdır? Biz öncelikleri belirlemek istiyoruz.
Bu hususta, kendi düşüncelerime geçmeden önce, zamanımızdan sekiz yüz yıl önce yaşamış bir Bilge Kişiliğin söz ve düşüncelerine yer vermek istiyorum. Bu Bilge Kişilik Yusuf Has Hacib’tir. İnsan, devlet ve toplum üzerine çalışmaları olan Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig adlı eserinde, bu çalışmalarından elde ettiği gözlem ve düşüncelerini bir bir saymıştır. Bu düşüncelerin hepsi de faydalı ve gereklidir, ancak bizim bu makale boyunca yaralanacağımız husus şudur. Yusuf Has Hacib Kutadgu Bilig adlı eserinde şöyle bir sıralamadan bahseder: “1- Bir toplumu dışarıdan gelecek tehlikelere karşı korumak ve ayakta tutmak için çok asker ve ordu lazımdır. 2- Askerini beslemek için de çok mal ve servete ihtiyaç vardır. 3- Bu malı elde etmek için halkın zengin olması gerekir. 4- Halkın zengin olması için de doğru kanunlar (adalet) lazımdır. Bunlardan adalet ihmal edilirse, diğer üçü de zincirin halkaları gibi dağılır gider. Adalet olmazsa, halk vergi vermek istemez. Halk vergi vermezse devlet fakirleşir ve orduyu besleyecek gelir bulamaz. Ordu güçsüz kalınca dışarıdan gelecek saldırılara karşı koyamaz. Bu da bir toplumu yıkılışa ve çöküşe götürür.”
Yukarıdaki bu sıralamadan çıkan sonuç şudur: Bir toplum öncelikle içeriden gelen tehdit ve tehlikelerden korunmalıdır. İçeriden gelen tehdit ve tehlikenin en büyüğü de “adaletsizliktir.” Bu tehdit ve tehlikeyle birlikte dışarıdan gelen tehdit ve tehlike bir toplumu çökertiyor.
Bu durumda toplumları ayakta tutmak için lazım gelen birinci hususun “adalet” olduğu hemen anlaşılmaktadır. İster tarihte olsun, ister günümüzde olsun, toplumu ayakta tutmak için adalet lazımdır. Adalet olmazsa, toplumda Devlete karşı bir güvensizlik başlar. Bu güvensizlik toplumda bir yozlaşma meydana getirir. Yozlaşma beraberinde yolsuzluk ve usulsüzlükleri doğurur. Neticede toplumda bir yoksulluk başlar. Yozlaşmanın, Yolsuzluğun ve Yoksulluğun yaygın olduğu yerde güçlü bir Devlet yapısını kurulamaz.
Öyleyse, sözü uzatmaya gerek yoktur. Toplumu bir arada ve ayakta tutmak için öncelikle adaletli bir yönetim lazımdır. Bu olmazsa, neler olacağı hem tarihen sabittir. Hem de çeşitli toplumlar üzerinde yakınen gözlemlemekteyiz. Tarihlerden beri Devletlerin ve toplumların yıkılması dışarıdan gelen tesirlerden önce, içeriden başlayan tesirlerle olmuştur. Derler ya; “ağacı kurt içeriden çürütür.” İçeriden çürüyen bir ağacın ayakta kalması mümkün müdür?
Zaten, Hz. Ömer’e (ra) ait olan bir sözde bu husus vurgulanarak “adalet mülkün (Devletin) temelidir” denmiştir.
Bir toplumu ayakta tutmak için öncelikli ihtiyacın “adalet” olduğu böylece açıklanmış oldu. Adalet olmayan bir yerde hayır ve bereket yoktur. Adaletin olmadığı yerde Allah’ın rahmeti de olmaz.
Yazımızı bir ayet mealiyle noktalayalım: “Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi âdil davranmamaya itmesin. Adaletli olun; bu, Allah korkusuna daha çok yakışan (bir davranış) tır. Allah'a isyandan sakının. Allah yaptıklarınızı hakkıyle bilmektedir.” (Maide Suresi, 8)